- 1049 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çıplak Ayaklarım Bölüm...4
neyse böyle sohbetli bir yolculuğun ardından istanbul top kapı otobüs garajlarına giriş yaptık otobüste ki yolcuları indirdik iki şoför kadın ve ben baş başa kaldık şoförler kadına bizimle kal dediler ben hemen araya girdim hayır apla sizinle kalamaz bir yere gidecekmiş onu ben götüreceğim dedim şoförler bana sen hiç bir yere gidemezsin önce şu otobüsü temizle dediler ben tamam abla temizlik işi bitene kadar beni bekler dedim şoförler topkapı anadolu otobüs terminalinin arka kısmında otobüs yıkama yeri vardı otobüsü oraya çektiler ben otobüsü temizleyene kadar kadın otobüste oturdu temizlik işi bitti ve kadına gel abla biraz dolaşalım dedim anadolu garajlarının içinde büyük bir kırathane vardı oyıllar da anadolu garajını bilenler bilir o kırathaneye oturduk bir simit aldım birde çay söyledim dedim apla sen bu çayla simidi ye burda beni kekle benim biryere uğramam lazım dedim tamam kardeş dedi ben dışarı çıktım niyetim onu denemekti dedim eğer bu kadın beni beklerse tekrar Elbistan a dönmeyi kabul etmiş sayacaktım yok eğer giderse kadın bana yalan söylemiş sayacaktım yaklaşık iki saate yakın kadına gözükmeden anadolu garajının içinde vakit geçirdikten sonra tekrar kırathaneye geldim kadına baktım ki aynı yerde oturuyordu
beni görünce hemen gözlerinin içi güldü kadın aman kardeşim gelmeyeceksin diye çok korktum yerimden kımıldamadım tuvalete dahi gidemedim dedi zaten koca kırathanenin tuvaleti yoktu yahu bu ne biçim iş hergün binlerce kişinin uğrayıp çay içtiği yerde tuvalet yoktu işte bizim işletme anlayışımız böyle ben ozamandan beri böyle işletmelere çok kızardım türkiye de hangi garaj öyle değildiki mesela baş kentimiz Ankaranın otobüs terminaline binden fazla otobüs yazı hanesi vardı bu goca garajda bir tane umumi tuvalet vardı yoksa vardı da ben mi bilmiyordum. İnsan tuvalet ihtiyacı geldimi hadi umumi tuvalete tabi sıra beklemekten altına gaçırmassa
bu tuvaletmeselesi kitabım da konu sapması yapmasın konuya gelelim kadını umumi tuvalete götürdüm biraz sıra bekledik sonra tekrar kırathaneye geldik aslında bir yemeğe götürecektim ama param yoktu benin bin lira bir harcırakım vardı oda iki simit iki çaya yetiyordu aplaya birsimit bir çay daha aldım dedim apla şimdi ben senin dönüş için biletini almaya gidiyorum sen beni burda yine bekle dedim otobüsün yanına geldim
şoförler otobüsün içindelerdi on binlira para verirmisiniz dedim ne parası harcırağını aldınya dediler ya tamam aldım da bana siz on binlira daha verin aylığımdan kesin dedim şoförlerden zor güç on binlirayı aldım Elbistalılar yazıhanesine gittim orda bilet satan bülent isminde bir katip vardı dedim bülen bey arka taraftan bayan yanı bir bilet ver dedim
bülen Ali arkada bayan yanı yok dedi tek bayanlara otobüsler genelde öntaraftan koltuk verirlerdi ben dedim neyse önden olsun fark etmez arkada olmasını istiyordum arkada olursa biraz sohbet ederiz gelirken olduğu gibi diye düşünmüştüm olmadı öntarafdan bir bayan yanından bilet aldım akşam saat dokuzda otobüsü yolcuları almak için perona çektik kadını yerini gösterdim koltuğuna oturdu ben diğer yolcuların bağajlarını alıyordum şoförün birisi benimle dalga geçmeye başladı halel olsun lan Ali garıyı kendine ayarladın malda iyi ha diye bana şoförün böyle söylemesi benim çok zoruma gitti nerdeyse kavga edecektim vaz geçip sustum neyse yolculuğumuz tekrar Elbistan a başladı ve Elbistan a geldik
yolculuk boyunca bu çalıştığım otobüsten ayrılmayı çok düşündüm çünkü bana yaptıkları içime dokunmuştu bir zavallı kadına benim gibi sahip çıkmamışlardı ve otobüs Elbistan garajlarına girdi dururdurmaz hemen arka kapıdan indim kadın önden iniyordu koştum elini tuttum gel abla dedim Elbistanlılar otobüs firmasının müdüriyetine doğru kadını götürken arkamdan şoför kızarak bağırdı heyy yolcuların bağajını indirsene diye bende aynı şekilde dönüp bağırdım kendin indirlann diye
Elbistanlılar otobüs firmasının müdürü bizim köylüydü Mehmet karpınar İsmin de çok değerli hatırı sayılır bir insandı kadınla beraber Mehmet abinin yanına girdik ve selamdan sonra ben bu durumu Mehmet abiye anlattım ve bana dedi ki oğlum Ali şimdi seninle gururduydum bir köylüm olarak çok güzel bir iş yapmışsın dedi Mehmet abi kadına hangi köyden kimin kızı olduğunu sordu kadın köyünü ve babasının adını söyleyince Mehmet abi hanım kızım senin babanı ben tanıyorum dedi ve şaşırdık bende kadında sevindik Mehmet abi dedi Ali oğlum sen bu kızcağızı kurtarmışsın götürüp babasıyla barıştırmakta bana düşer barıştırayım da bir iğdeli olarak şu otobüs camiasında beraber gurlanalım dedi birde bu çok önemli çok sevap bir iş dedi ve Mehmet abi ben ve kadın bir taksiye bindik kadının köyüne gittik ama kadın çok korkuyordu babasından bunu her haliyle belirtiyordu köylerine girdik kadın bize evlerini gösterdi kapılarının önüne taksi durdu babası kapının önünde birşeylerle uğraşıyordu bizi görünce yahu Mehmet senin n işin var burda dedi ve kızını da gördü adam kızına sen anayın yanına git kızım dedi o kadar adam bizi başka bir odaya aldı amma yan odadan feryatlar geliyordu anasından kızım güzel kızım diye takside Mehmet abi bize tembihlemişti istanbula gitme hikayesini hiç açmayın diye Mehmet abi kadının babasına kardeşim kızın bana geldi kocası ile geçinemediklerini anlatı beni babama götür dedi bende aldım getirdim senden ricam kızına kızma yapmış işte bir cahillik dedi
kadının babası Mehmet abiye söz verdi hiç birşey sormayacağına dair ve şöyle söyledi Mehmet kardeşim biz biliyorduk kocasından çok çektiğini ama bize kendi gelip hiç birşeyini anlatmadı bizim sözümüzü dinlemedi adama kaçtı o yüzden bizde gidip sormadık sizden ALLAH razı olsun bana kızımı getirdiniz dedi bukadar kolay bir barışma oldu ikram ettikleri çay kahveden sonra vedalaştık ordan ayrıldık
yolda gelirken şoförlerle aramda geçen tatsız durumu anlatım Mehmet abi bana hak verdi ama dedi şimdi işinden olma ben onlarla konuşurum işine devam edersin dedi ben hayır Mehmet abi onların yanında çalışmam için benden özür dilemeleri lazım dedim ama onların umrunda mı benim işten ayrılmam yerime başka bir mavin tutmuşlar bile aynı gün dört yıldır çalıştığım işimi kaybetmiştim otobüsten eşyalarımı aldım eşya olupta bir kaç tane kirli çamasırım vardı
Elbistanda bir yekta oteli vardı oraya gittim cebimde bir gecelik yatak parası vardı dedim şu otelde güzel bir uyku çekeyim çok yorgun bitgin bir halim vardı otele girdim bir oda tuttum odama çıktım bir du ettim ya rabbim iyi niyetim yardım severliğim yüzünden işimden oldum bu yaptıklarımı sen görüyorsun yarın beş parasız neyapacağım kime gideceğim kimsem yok yarabbim sen bu iyi niyetimi karşılıksız bırakma bana yardım et diye yalvardım
benim işten ayrıldığımı simsar Sagup Bahattin usta vardı ona anlatmış niçin işten ayrıldığımı Bahattin usta şimdi nerde bu çocuk diyor Sagupta yekta oteline gittiğimi söylüyor otelde kalacağımı Sagup abiye söylemiştim Bahattin usta geldi beni yekta otelinde buldu otelin lobisinde oturduk bana olayı anlatmamı söyledi bende anlattım Bahattin abi bana bak alim senin evin yokmuş bu otelden sana bir oda tutacağım bir yıllık parasını peşin verceğim burda yatar kalkarsın aylığını harcırağını eski çalıştığın yerden fazla vereceğim benimle çalışırmısın dedi
yüce rabbim o duvamın ardından bana rızkımı göndermişti tabi yok çalışmam denirmi hemen kabul ettim Bahattin abi dedi alim yalnız senden bir ricam var dedi bende buyur Bahattin abi dedim alim benim otobüsüme param yok deyip de kim binerse para sormayacaksın o yolcunun yolda karnını doyurmadan bırakmayacaksın eğer aç bırakırsan babalım boynuna senden yolda indir bindirden aldığın paraları sormayacağım ne kadar verirsen okadar alacağım dedi
indir bindir parası deyip geçmeyin bir otobüsün asıl gazancı indir bindirden kazanılırdı Bahattin abiyle anlaştık bana büyük sorumluluk yüklemişti çok mutlu olmuştum ALLAH IM daha bir gün geçmeden bana başka bir rızık kapısı açmıştı işime başladım aradan bir ay geçmişti o yardımcı oluğum abladan haber aldım babası on beş gün içinde köyünden temiz bir insanla evlendirmiş bunu duydum çok sevindim ALLAH bir daha yuvasını bozmasın diye dua ettim.Bahattin abiyle çalışmaya alışmıştım Bahattin abi çok iyi yürekli dinine düşkün bir adamdı yolda durduğumuz mola yerlerinde hemen mescide koşardı namaz kılmak için ben Bahattin abiye çok imrenirdim namaz kılmak isterdim ama kılamazdım sanki beni engelleyen bir güç vardı ayağımda bir diken önümde akan bir sel beni engelliyordu sanki birgün Mersine gittik kaldığımız otelde Bahattin abi namazını kıldı geldi ben ALLAH kabul etsin bahattin abi dedim Bahattin abi sağol alim ALLAH razı olsun dedi bahattin abinin sanki o gün yüzünde bir nur vardı yada ben öyle sandım ama beni bu durum heycanlandırdı Bahattin abi bana alim dinle bak sana biraz dini konulardan anlatayım dedi bana çok güzel dini konular anlattı anlattığı şeylerden çok etkilendim adeta bana durma rabbine yürü diyordu ve orda Bahattin abiye bir şiir okudum o gün ne geldiyse aklıma okudum bu güne kadar hiç bir kelimesini değiştirmedim halen okurum.
Rabbine Yürü
Unut artık geçen dünü,
Dön kibleye yönünü,
Çıkar ayağından dikeni,
Durma rabbine yürü.
Onda senin umudun,
Kurusun ister dudağın,
Yansın közde ayağın,
Durma rabbine yürü.
Korkutmasın dağ dere,
Aldırma akan sellere,
Derman verir o, dizlere,
Durma rabbine yürü.
Çağırıyor gel diye,
Günahlarını dök diye,
Olmaz bundan büyük hediye,
Durma rabbine yürü.
Olmaz ki, dünya bâki,
Cennet duruyor sâhi,
Mevlâ çağırıyor hadi,
Durma rabbine yürü.
Baska yolu var mı, söyle,
Haydi yükünü, yükle,
Huzurun senedi, Kıble,
Durma rabbine yürü.
Ali Sahin (Elbistanlı) devam edecek