33
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2091
Okunma
“ Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır…”
Kemal Atatürk
*
Şehirde güzel bir gün. Yürüyorum çok sevdiğim bir caddede. Alışkanlık olmuş bende her gördüğümü okumak. Hatta bazen sağa sola bakınırken insanlar yanlış anlar.” Ya Berna önüne baksan ne güzel olacak “ gibisinden ikaz aldığımda hani çoktur.
Yanımda tek İngilizce bildiği kelime okey olan bir arkadaşım var.
” Berna bu ne demek, a burası ne yani “ diyip duruyor. Sanmayın diyip duruyor diyorsam hiçte kızmıyorum ona. Haklı doğal olarak. Neredeyse her üç tabeladan biri yabancı dille yazılmış sallanıyor. Allah ‘ m diyorum.
Gençlerin uğrak yeri olan bir yere oturuyoruz sonra ( bakınız neredeyse cafe diyecektim aramızda kalsın !) .Yan masada ki konuşma aynen şöyle;
_ Body ne habersin?
_ İyidir bab ne olsun?
_Oğlum sürekli oflaynsın
_ E neyse ne içiyoruz ?
_ Ben bir milk shake alım ya…
Buyurun bakalım. Ha konuşmalarda ki yabacı sözcükleri bilerek yanlış yazdım. Bu şekil bir konuşmaya, düzgün bir İngilizce bile fazla.
Dönelim bizim masaya;
_ Milk şek ne kız?
_Sütlü bir içecek canım.
_ E dese ya sütlü soğuk kahve diye.
_ Yok, denmez o zaman Türk’vari oluyor!
_ Haklısın gençlik işte...
_ Bir de bilseler ataları Türkken altı yüz yıl neredeyse cihana hükmetti
_ Aman Berna rica ederim başlama.
_ Kurtaramayacaksın memleketi unutma!
_Ha yani umudum da olmasın öyle mi?
_Yok, canım oy kullanma olsun bitsin.
Bu arada caddede bir müzik kalabalığıdır gidiyor tabi. “ dudağın gamze olsa, yanağın yıldız olsa / bay bay kuzum gidiyorum…”
Bende dayanamayacağım diyorum içimden. Ortaokul yıllarımda bir tarih hocam vardı. Eğer o dersten dayak yemeden ( elini sıranın üzerine koyana gelir dirseğiyle vururdu da ) başarılı olmak istiyorsan; Ana Yasa kitabın cebinde olacaktı. Hatırlayanlar bilirler hani cep kitabı, küçük ve kırmızı… Bu yaşımda sayabilirim size madde, madde. O derece bağlıydı. Bende karar verdim acaba cebimde Türkçe Sözlük ‘ le mi gezsem diye. Belki ihtiyacı olan birine veririm, böylece daha az sinirlenirim.
Evim benim mabedim. Kalk dedim Berna, eve git kendi kendime. Aç güzel bir şarkı hatta şöyle eski Türkçe olsun mümkünse…
Evimin yoluna koyulmuşken köşe bir bakkala girdim. Ben Türkçe olsun diye bakkal diyorum.
_ Bir ekmek lütfen.
_Abla ekmekler küçüldü biliyon değil mi ( biliyorsun değil mi ) ?
_Evet, fark ettim geçen gün. Napalım daha iyi daha az yeriz belki
_İstersen ikilisi de var ha…
_Sımol mu vereyim dabıl mı olsun ?
Yok dedim kendi kendime ama olmaz ki… Nerede yaşıyorum ben?
_Güzel kardeşim. Sen çiftli, tekli boş ver de… “ Bana Türkçe Bir Ekmek Ver “
20 Temmuz 2008
NeNa