TÜRKÇE BİR EKMEK VER BANA
“ Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır…”
Kemal Atatürk
*****************************************************
Şehirde güzel bir gün. Yürüyorum çok sevdiğim bir caddede. Alışkanlık olmuş bende her gördüğümü okumak. Hatta bazen sağa sola bakınırken insanlar yanlış anlar.” Ya Berna önüne baksan ne güzel olacak “ gibisinden ikaz aldığımda hani çoktur.
Yanımda tek İngilizce bildiği kelime okey olan bir arkadaşım var.
” Berna bu ne demek, a burası ne yani “ diyip duruyor. Sanmayın diyip duruyor diyorsam hiçte kızmıyorum ona. Haklı doğal olarak. Neredeyse her üç tabeladan biri yabancı dille yazılmış sallanıyor. Allah ‘ m diyorum.
Gençlerin uğrak yeri olan bir yere oturuyoruz sonra ( bakınız neredeyse cafe diyecektim aramızda kalsın !) .Yan masada ki konuşma aynen şöyle;
_ Body ne habersin?
_ İyidir bab ne olsun?
_Oğlum sürekli oflaynsın
_ E neyse ne içiyoruz ?
_ Ben bir milk shake alım ya…
Buyurun bakalım. Ha konuşmalarda ki yabacı sözcükleri bilerek yanlış yazdım. Bu şekil bir konuşmaya, düzgün bir İngilizce bile fazla.
Dönelim bizim masaya;
_ Milk şek ne kız?
_Sütlü bir içecek canım.
_ E dese ya sütlü soğuk kahve diye.
_ Yok, denmez o zaman Türk’vari oluyor!
_ Haklısın gençlik işte...
_ Bir de bilseler ataları Türkken altı yüz yıl neredeyse cihana hükmetti
_ Aman Berna rica ederim başlama.
_ Kurtaramayacaksın memleketi unutma!
_Ha yani umudum da olmasın öyle mi?
_Yok, canım oy kullanma olsun bitsin.
Bu arada caddede bir müzik kalabalığıdır gidiyor tabi. “ dudağın gamze olsa, yanağın yıldız olsa / bay bay kuzum gidiyorum…”
Bende dayanamayacağım diyorum içimden. Ortaokul yıllarımda bir tarih hocam vardı. Eğer o dersten dayak yemeden ( elini sıranın üzerine koyana gelir dirseğiyle vururdu da ) başarılı olmak istiyorsan; Ana Yasa kitabın cebinde olacaktı. Hatırlayanlar bilirler hani cep kitabı, küçük ve kırmızı… Bu yaşımda sayabilirim size madde, madde. O derece bağlıydı. Bende karar verdim acaba cebimde Türkçe Sözlük ‘ le mi gezsem diye. Belki ihtiyacı olan birine veririm, böylece daha az sinirlenirim.
Evim benim mabedim. Kalk dedim Berna, eve git kendi kendime. Aç güzel bir şarkı hatta şöyle eski Türkçe olsun mümkünse…
Evimin yoluna koyulmuşken köşe bir bakkala girdim. Ben Türkçe olsun diye bakkal diyorum.
_ Bir ekmek lütfen.
_Abla ekmekler küçüldü biliyon değil mi ( biliyorsun değil mi ) ?
_Evet, fark ettim geçen gün. Napalım daha iyi daha az yeriz belki
_İstersen ikilisi de var ha…
_Sımol mu vereyim dabıl mı olsun ?
Yok dedim kendi kendime ama olmaz ki… Nerede yaşıyorum ben?
_Güzel kardeşim. Sen çiftli, tekli boş ver de… “ Bana Türkçe Bir Ekmek Ver “
20 Temmuz 2008
NeNa
YORUMLAR
bağışlayın beni sevgili yazar
-Nena- hangi dil'den ve anlamı nedir?
selam ve saygıyla
Cömert Yılmaz
Teşekkür ederken bir yazım hatası yapmışım, üstelik böyle bir yazının altında ve üstelik yazım ve imla hatalarına dikkat ederken...
artık Türkçe kelime bulmak zordan imkansıza doğru yaklaşmaya başladı. okuldan eve yaya gelirdik arkadaşlarla. yolda gelirken karşılaştığımız tabelalardan en dikkat çekenini paylaşayım sizlerle. kahvaltı salonu veya pastahane yazmak yerine patiseriee gibi bir şey yazılmış. ne okuyabiliyorum ne de yazabiliyorum. güzel Türkçe'mizin suyu mu çıktı da acayip isimle yazıyorlar anlamıyorum.
haa sonra 12-20 yaş arasını kapsayan gençlerimizim (bu büyük çoğunluk, diğer yaş gruplarından da var maalesef) kullandığı kelimeler. aslında hangi birini saysam bilmiyorum o kadar çok ki. iyi yerine aradaki y harfini fare yemiş gibi ii yazıyorlar. sonra evet olmuş ewt. neymiş yazması daha kolaymış. iyi de bizim alfabemizde w diye bir harf yok en başta. tamam yerine ok denmesi en sinir bozucu kısmı. yaa ne oku hangi ok? yayla atılan cinsten mi diye espri yaparım :) anlayıp da anlamamak için ısrar edenlerdenmişim. neden karıştırıyormuşum. sen dili bozarken iyi de ben düzeltince mi suçluyum peki?
neyse ben çok dertliyim bu konuda. güzel bir konudan bahsettiğiniz için teşekkür ediyorum.
evet ben bunun için yazılarınızı okumayı seviyorumiçinde "şu an geçmiş ve gelecek var"okuyanlar buralara çekiyor.herkes istediği yere...yeni fikir ve düşünceler doğuyor.ama olumlam ortak bir fikir olarak ortaya çıkıyorçünkü yazılanlar doğru.bu sevgili berna sizin tarzınız ve yaratıcılığınız.dil toplumsal olgunun en canlı dinamiğidir.en tarihse,en günce ve hasas olanıdır.bizler ne güzllikleri bitirmedik ki dilimizide olmaz hallere sokmayalım...özgünüm geçikmeli yorumlar yazıyorum elimden olmadan
sanırım ilerde telafisi mümkün.
saygılarımla
Sevgili Ozan çok haklısın.Ah o kara kutu ( pardon artık renkli hatta rengarek Televole dolu ) televizyonlar yok mu.Avrupa tarzı kültüre sahip diziler.Gençlik neden böyle anlayın işte. Selena adlı diziden bir kesit ; Sayın Melek Selana barda sevgilisi Burak kardeşimizle şarap içiyor . Oh ne âlâ ;
çocuk sorar ;
_anne o ne ?
_vişne suyu evladım.
_niye o bardakta bana da koy...
Kullanılan dilin artık üzerine basmasam iyi olur.Bu dizi tavan ve üçüncü sezonuna girecek sanırım ( bende çaktırmdan izlemişim galiba =) )
Güldane 'm sen bir kitap yazsana...Söz valla ilk ben alacam.Teşekkürler hatırlatmalarına.
Pelin sanırım öğretmensin.Güzel Örnek olabilecek şiirin içn sonsuz teşekkürler.Bu ara da kitabın adını bilerek yanlış yazdım...Tırnaktan çıkart bakim :=)...
Sevgimle hepinize NeNa...
Söz konusu Türkçenin yozlaştırılması ve günden güne eriyip yok olması olunca aklıma hep bir şiir ve söz gelir, izninizle paylaşmak istiyorum.
**************
Karamanoğlu Mehmet Beyi Arıyorum
Göreniniz, bileniniz, Duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı:
Bu günden sonra, divanda, dergâhta,Bârgâhta, mecliste, meydanda
Türkçeden başka dil konuşulmaya diye
Hatırlayanınız var mı?
Dolanın yurdun dört bir yanını,
Çarşıyı, pazarı, köyü, şehri, Fermana uyanınız var mı?
Nutkum tutuldu, şasırdım merak ettim,
Dolandığımız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere,
Gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?
Tanıtımın demo, sunucunun spiker,
Gösteri adamının showmen, Radyo sunucusunun diskjokey,
Hanım ağanın, firstlady olduğuna
Şaşıranınız var mı?
Dükkânın store, bakkalın market, torbanın poşet,
Mağazanın süper, hiper, gross market,
Ucuzluğun, damping olduğuna
Kananınız var mı?
İlan tahtasının illboard, sayı tablosunun skorboard,
Bilgi alışının rifing, bildirgenin deklarasyon,
Merakın, uğrasın hobby olduğuna
Güleniniz var mı?
Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı,
Beldelerin girişindewelcome çıkışında goodbye
Okuyanınız var mı?
Korumanın, muhafızın, ody guard,
Sanat ve meslek pirlerinin duayen,
İtibarın, saygınlığın,prestij olduğunu
Bileniniz var mı?
Sekinin, alanın platform, merkezin center,
Büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final,
Özlemin hasretin,
ostalji olduğunu
Öğreneniniz var mı?
İş hanımızın plaza, bedestenimizin galeria,
Sergi yerlerimizi, center room, show room,
Büyük şehirlerimizi, mega kent diye
Gezeniniz var mı?
Yol üstü lokantamızın fast food,
Yemek çeşitlerimizin menü,
Hesabını, adisyon diye
Ödeyeniniz var mı?
İki katlı evinizi dubleks,
Üç katlı komşu evini ripleks,
Köşklerimizi villa, eşiğimizi antre,
Bahçe çiçeklerini flora diye
Koklayanınız var mı?
Sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik,
Vurguncunun spekülatör, eşkıyanın mafya,
Desteğe, bilemediniz koltuk çıkmağa, sponsorluk
Diyeniniz var mı?
Mesireyi, kır gezisini picnic,
Bilgisayarı computer, hava yastığını air bag,
Eh pek olasıcalar, oluru, pekalayı, okey diye
Konuşanınız var mı?
Çarpıcı önemli haberler, flash haber,
Yaşa, varol sevinçleri, oley oley,
Yıldızları, star diye
Seyredeniniz var mı?
Virvirik dağının tepesindeki köyde,
Cafe show levhasının altında,
Acının da acısı
Kahve içeniniz var mı?
Toprağımızı, bayrağımızı,
İnancımızı çaldırmayalım derken,
Dilimizin çalındığına, talan edildiğine,
Özün el diline özendiğine,
İçi yananınız var mı?
Masallarımızı, tekerlemelerimizi,
Ata sözlerimizi unuttuk,
Şarkılarımızı, türkülerimizi,
Ninnilerimizi kaybettik,
Türkçemiz elden gidiyor,
Dizini döveniniz var mı?
Karamanoğlu Mehmet Beyi arıyorum,
Göreniniz, bileniniz,
Duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı ...
Hayal meyal hatırlayıp da,
Sahip çıkanınız var mı?
*************
Bir ulusun bütün yönetimi bana bırakılsaydı, ilkin dilini düzeltirdim. Çünkü, dil düzgün olmayınca söylenen anlaşılmaz ve yapılması gereken yapılmadan kalır, böyle olunca töreler ve sanat geriler, adalet yoldan çıkar, halk çaresizlik içinde kalır. İşte bundan dolayı söylenmesi gereken başıboş bırakılamaz. Bu her şeyden önemlidir.
Konfüçyüs
***********************
Sizin de yazınızda bahsettiğiniz gibi artık sokaklarda ne yazık ki Türkçe konuşan insanları bulmak çok zor. Aslına bakarsanız konuştukları dil İngilizce de değil... Kendi ürettikleri ve yine sadece kendilerinin anladıkları bambaşka bir dil diyebiliriz buna.
Okulda bu konuda düzenlediğimiz bir panelde bu dile "Türkilizce" adını vermiştik ve bu konuda ne gibi önlemler alabiliriz diye tartışmıştık. Tartışmadan çıkan en önemli sonuçlardan biri de öğretmenlere bu konuda büyük işlerin düşmesi olmuştu.
Buradan da ağaç yaş iken eğilir sözüne geri dönmemiz gerekir.Tabi bu sadece birisiydi, daha bunun gibi alınması gereken çok önlem var...
Hepimiz bu konuda duyarlı olmalıyız.
Uzattığımın farkındayım ama son olarak şunu söylemek istiyorum ki sizin de tavsiye ettiğiniz Oktay Sinanoğlu'nun "Bye Bye Türkçe" adlı kitabını herkes mutlaka okumalı.
Kaleminize ve duyarlı yüreğinize sağlık...
Evet NENAcığım yine geldim ve bu seferde BİRBİRİYLE KARIŞTIRILAN SÖZCÜKLER'den bir demet aktaracağım , bakın nasıl yanlış kullanıyormuşuz_
BİRBİRİYLE KARIŞTIRILAN SÖZCÜKLER
AKTÖR: SİNEMA VE TİYATRODA ERKEK SANATÇI AKTRİS: SİNEMA VE TİYATRODA KADIN SANATÇI
BİLAKİS: AKSİNE BİLHASSA: ÖZELLİKLE
CEFAKÂR: EZİYET EDEN CEFAKEŞ: EZİYET GÖREN
ÇÖZMEK: HALLETMEK ÇÖZÜMLEMEK: TAHLİL ETMEK
DELALET: YOL GÖSTERME DALALET: DOĞRU YOLDAN ŞAŞMA
DANSÖR: ERKEK DANSÇI DANSÖZ: KADIN DANSÇI
EŞGAL: İŞLER EŞKÂL: ŞEKİLLER (HIRSIZIN EŞKÂLİ)
ETKİN: FAAL, AKTİF ETKEN: FAKTÖR
ETKİN: AKTİF EDİLGİN: PASİF
FOLKLOR: HALKBİLİMİ HALKOYUNLARI: HALK DANSI
HASEB (HASEBİYLE): NEDEN (NEDENİYLE) HESAP: MATEMATİK, ALIŞ VERİŞ İLİŞKİSİ
İRTİCA: GERİCİLİK İLTİCA: SIĞINMA
İSTİFA: KİŞİNİN BİR GÖREVDEN KENDİ İSTEĞİYLE AYRILMASI İSTİĞFA: BİR ALACAĞIN ÖDENMESİ
KABİL: OLABİLİR, MÜMKÜN KABÎL: SOY, SINIF; TÜR, GİBİ
(KABİL-İ TAHAMMÜL DEĞİL: TAHAMMÜL EDİLEMEZ) (BU KABİL İŞLER: BU GİBİ İŞLER)
KATL: ÖLDÜRME İŞİ (KATİL ZANLISI) KATİL: ÖLDÜREN KİŞİ
MAHSUR: KUŞATILMIŞ MAHZUR: ZARAR, SAKINCA
MASÖR: MASAJ YAPAN ERKEK MASÖZ: MASAJ YAPAN KADIN
MATİNE: SİNEMA, TİYATRO, KONSER VB SANATSAL ETKİNLİKLERİN GÜNDÜZ GÖS. SUARE: SİNEMA, TİYATRO, KONSER VB. SANATSAL ETKİNLİKLERİN GECE GÖS.
MUHABERE: (HABER) HABERLEŞME MUHAREBE: (HARB) SAVAŞ
MUHASEBE: HESAPLAŞMA MUSAHABE: SÖYLEŞİ
MÜRTECİ: GERİCİ MÜLTECİ: SIĞINMACI
MÜTEHASSİS: DUYGULANMA MÜTEHASSIS: UZMAN
MÜTEVAZİ: EŞİT MÜTEVAZI: ALÇAKGÖNÜLLÜ
NÜFUS: İNSANLAR NÜFUZ: SÖZÜ GEÇME, SAYGINLIK, İTİBAR
OLASILIK: İHTİMAL OLANAK: İMKÂN
ÖĞRETİM: BİLGİ VERME İŞİ (2000-2001 ÖĞRETİM YILI) ÖĞRENİM: BİLGİ ALMA İŞİ(ÖĞRENİM HAYATI)
RÂKİP: BİNİCİ RAKÎP: BİRBİRİNDEN ÜSTÜNLÜK YARIŞINDA KİŞİLERDEN HER BİRİ.
TABİİ: DOĞAL TABİ: BAĞLI, BAĞIMLI
TAHRİFAT: BOZMA, DEĞİŞTİRME TAHRİBAT= HARAB ETME, YIKMA
TAKTİR: DAMITMA TAKDİR: DEĞER BİÇME
TANITMAK: TAKDİM ETMEK TANIŞTIRMAK: İKİ KİŞİYİ BİRBİRİNE TANITMAK
TEAMÜL: ALIŞILMIŞ UYGULAMA TEMAYÜL: EĞİLİM
TEFRİŞ ETMEK: DÖŞEMEK TEŞRİF ETMEK: ŞEREFLENDİRMEK
TEHDİT: GÖZDAĞI VERME TAHDİT: SINIRLAMA
TELLAL: MEYDANDA BİR ŞEYİ BİR ŞEYİ DUYURAN KİŞİ TELLAK: ERKEKLER HAMAMINDA MÜŞTERİLERİ YIKAYAN ERKEK
TELLAK: ERKEKLER HAMAMINDA MÜŞTERİLERİ YIKAYAN ERKEK NATIR: KADINLAR HAMAMINDA MÜŞTERİLERİ YIKAYAN KADIN
-ZEDE: ...-DEN ZARAR GÖRMÜŞ KİŞİ (KAZAZEDE =KAZA GEÇİRMİŞ KİŞİ) -ZADE: ...-NIN OĞLU (PAŞAZADE =PAŞA OĞLU)
Sonra tekrar gelebilirim :)))
Bu arada yukarıdaki yorumları da okudum ve onun içinde ufak bir ekleme yapıp öyle çıkayım diyorum sevgili NENA :))) Cezmi Ersöz'den fazlasıyla bahsedilince ben de onu kendi diliyle anlatayım istedim çünkü ne diyor şiirinde ;
Senin sana rağmen bir yüzün var
Herkesin ilk aşkına benzeyen
Beklemek kadar acı , anlamak kadar zor
Nedensiz ölümlerin suskunluğu gibi
Yok karşılığı yüzünün
Senin sana rağmen bir yüzün var
Herkesin ilk aşkına benzeyen
Yaklaştıkça imkansız uçurumlar
Nedensiz hayatların o büyük acısı gibi
Yok karşılığı yüzünün
Tekrar sevgilerimle :)))))))))
Guldane Dal tarafından 7/20/2008 6:52:17 PM zamanında düzenlenmiştir.
Arap kökenli bir Türk vatandaşı olmama rağmen, bu konu beni inanılmaz ölçüde rahatsız ediyor... Kökenim ne olursa olsun, benim ana dilim Türkçe...
Dilimizin o kadar çok sorunu var ki; en başta Türkçe konuşmayı, yazmayı bilmiyoruz! ''Ben şairim'' diye dolaşanların büyük bir çoğunluğunun şiirleri imla hataları ile dolu... Vazgeçtim, ana haber bültenlerin alt yazılarını okurken sinirimden çıldırıyorum! Ama mazur görüyorum: SHOW, STAR, FLASH, FOX tv'ye takılıyoruz biz...
Artık açılan dükkanların isimleri İngilizce... Türkçe isimli bir mekan adı gördüğümde çok ilginç ve ''otantik'' duruyor!
Duyarlı yazınız ile dikkatleri bu yöne çektiğiniz için teşekkürler...
antakyalı ozan tarafından 7/20/2008 6:42:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
antakyalı ozan tarafından 7/20/2008 6:43:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
"Bir milleti bitirmek için ne darbe ne başka bir şeye gerek var. Dilini bitirdiğiniz an millet zaten kendiliğinden biter.
Yours faithfully. ( Saygılarımla. )"
Sevgili Ansızın ince bir ironiyle tamamladığı yorumun da sanırım kısaca açıklamış mı herşeyi...Evet açıklamış sanırım.
Sevgili Rubya...Cezmi Ersöz yazar hemde yazdımı bir yazar ki yetişilmez hızına.Hatta en koyusundan tutar tartışır seninle.Bir keç duyarlı insandan biridir.Bazı çevrelerce hep yanlış anlaşılmıştır.Oysa asıl yanlış" bırakın özgür kalsın herkez" diyende değil.
Ne diyeceğimi açıkçası inan bilemiyorum.Eminim okuyacak akşam bu yazıyı ve bir yorum yapacaktır.Size ileteceğime emin olabilirsiniz .
Sevgilerimle NeNa
"Bana Türkçe bir ekmek ver..." Bu cümleyi ilkin Cezmi Ersöz'ün aynı isimle baskıya verdiği kitabın önyüzünde görüyoruz...Ama orda kullanılan dil yılarca yasaklı kılınmış Kürtçe'ydi...Bir ananın bakkalın birinden ekmeğini bu cümleyle istemesi ağrımıza gitmişti ve bugün aynı ismi taşıyan bir başka yazı gözüme ilişiyor ama ne canımı acıtma rolünde bu yazı ne de bir başka duyguya sebep...Sahi ülkemizde hala Kürt kaldı mı? Dilini korumanın mücadelesini vermiş bu halkı neden kimse duymaz da duyurmak için zindanlara işkencelere maruz kalır?...Ne deyim ki:
*Şen olasın Ey Sevgilim Türkiye...
*Yusuf Hayaloğlu'nun şiirinden alıntıdır...
"Unutlumamalıdırki o göklere çıkarılan osmanlıda "türkçe" sadece halkın kullandığı bir dildi,yazı,sanat ve saray dili arapça ve farsçaydı,herşeyine gebe kaldığımız batının dilini almışız çok mu?
Herkeste bir özenti almış başını gidiyor,kızlarımız avrupalı aktirist ve şarkıcılara,erkeklerimiz futbolculara adate tapıyor,bu ülkede en çok kullanılan iki dil(kürtçe ve türkçe) dünyada en çok konuşulan diller arasında 31 ve 33.sıradalar,gerçek olan bu.benim iki dili konuşuyo olmam(kürtçe-türkçe) hiçbirşey ifade etmiyor ne yazık ki,çünkü uluslar arası geçerliliği yok iki dilinde. "
Demiş N.Erdim ...
Unutulmamalıdır ki halk dili denen bir olay hala var günümüzde...Hani şu şive meselesi.Ben burada ki "o göklere çıkarılan Osmanlı " tümcesini yanlış buluyorum.Saray dilinin Farsça ve İbranice olmasının sebebi çok geniş topraklara hükmetmiş olunmasıdır. Bilindiği kadarıyla Lalalar da genellikle Arap ülkelerindendi.Bakınız bir Astroloji , bir tıp bilimi nereden geldi biz Türklere. Gerçi tARİH ÇOK DERİN BİR KONU...Ben bu açılımı Alisevket ' e soralım derim.Her neyse konudan fazla uzaklaşmadan ...
Gel Güldane 'm Gel. Başım gözüm üstüne...
NENA tarafından 7/20/2008 6:11:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
Konu Türkçe olunca ben de iki kelime yazmak istedim ama yazıdan çok ben sadece bir alıntı eklemek istiyorum , biraz uzun olabilir ama ben yine de affınıza sığınarak ekliyorum ;
TANITIM; DEMO,
SUNUCU; SPİKER,
GÖSTERİ ADAMI; SHOWMAN,
RADYO SUNUCUSU; DİSCJOKEY,
HANIM AĞA; FİRST LADY
DÜKKAN; STORE,
BAKKAL; MARKET,
TORBA; POŞET,
MAĞAZA; SÜPER, HİPER, GROS MARKET,
UCUZLUK; DAMPİNG
İLAN TAHTASI; BİLLBOARD,
SAYI TABELASI; SKORBOARD,
BİLGİ AKIŞI; BRİFİNG,
BİLDİRGE; DEKLARASYON,
MERAK, UĞRAŞ; HOBBY
BELDELERİN GİRİŞİNDE; WELLCOME,
ÇIKIŞINDA GOOD-BYE
KORUMA, MUHAFIZ; BODY-GUARD,
SANAT VE MESLEK PİRLERİ; DUAYEN,
İTİBAR, SAYGINLIK; PRESTİJ
ALAN; PLATFORM,
MERKEZ; CENTER,
BÜYÜK; MEGA,
KÜÇÜK; MİKRO,
SON; FİNAL,
ÖZLEM, HASRET; NOSTALJİ
İŞ HANI; PLAZA,
BEDESTEN; GALLERİA,
SERGİ YERLERİMİZ; CENTER ROOM, SHOW ROOM,
BÜYÜK ŞEHİRLERİMİZ; MEGA KENT
YOL ÜSTÜ LOKANTAMIZ; FAST-FOOD,
YEMEK ÇEŞİTLERİMİZ; MÖNÜ
HESAP, ADİSYON
İKİ KATLI EVİNİZ ; DUBLEKS,
ÜÇ KATLI KOMŞU EVİ ; TRİPLEKS,
KÖŞKLERİMİZİ ; VİLLA,
EŞİĞİMİZ ; ANTRE,
BAHÇE ÇİÇEKLERİ ; FLORA
SEVİMLİ ; SEMPATİK,
SEVİMSİZ ; ANTİPATİK,
VURGUNCU ; SPEKÜLATÖR,
EŞKIYA ; MAFYA,
DESTEK, KOLTUK ÇIKMAK ; SPONSORLUK
MESİRE, KIR GEZİNTİSİ ; PİCNİC,
BİLGİSAYAR ; COMPUTER,
HAVA YASTIĞI ; AİR-BAG,
PEKALA, OLUR ; OKEY
ÇARPICI, ÖNEMLİ HABERLER ; FLASH HABER,
YAŞA, VAROL SEVİNÇLERİ ; OLEY OLEY
YILDIZLAR ; STAR
Aslında liste çok uzun ama ben kısa yazayım istedim :)))
İstenirse şayet diğerlerinide ekliyebilirim , sevgilerimle NENA, yine güzel bir konuya değinmişsin, kutluyorum seni canım benim . Bu arada keşke kendi ana dilim olan kürtçeyi de bilseydim diyorum :(
Sayfana her an gelebilirim yeni bir listeyle :)))))
Unutlumamalıdırki o göklere çıkarılan osmanlıda "türkçe" sadece halkın kullandığı bir dildi,yazı,sanat ve saray dili arapça ve farsçaydı,herşeyine gebe kaldığımız batının dilini almışız çok mu?
Herkeste bir özenti almış başını gidiyor,kızlarımız avrupalı aktirist ve şarkıcılara,erkeklerimiz futbolculara adate tapıyor,bu ülkede en çok kullanılan iki dil(kürtçe ve türkçe) dünyada en çok konuşulan diller arasında 31 ve 33.sıradalar,gerçek olan bu.benim iki dili konuşuyo olmam(kürtçe-türkçe) hiçbirşey ifade etmiyor ne yazık ki,çünkü uluslar arası geçerliliği yok iki dilinde.
Millet olarak herşeyi abartmakta üzerimize yoktur...Türkçemizi bırakıp tek dil yabancı dil bilmediğimiz halde işyerlerine yabancı isimler koymak gibi...Evet yabancı dilde mutlaka hatta çok gerekli bir şeydir hatta birden fazla dil bilmek çok harika bir şeydir...Ama Türkçemizi de bir kenara atmamak kaydıyla güzel di anlatımın tebrikler Nena
'''Yok dedim kendi kendime ama olmaz ki… Nerede yaşıyorum ben?
_Güzel kardeşim. Sen çiftli, tekli boş ver de… “ Bana Türkçe Bir Ekmek Ver “''
**********************************
Bir kitapta okudugum yazı aklıma geldı...."Türkiye'yi küçük Amerika yapacağım" Vaadi buydu...Evet onun belki fazla bir katkısı olmadı ama bu sozun kullanılmasından 40 sene sonra bu hale geldı.Teker teker her seyımızı kaybetmeye basladık..Herşeyi kabullenıyorum ama kültürümü ve dilimizi kaybetmek çok acı veriyor..Ve maalesef ki gün geçtikçe kaybedilmesı için hersey yapılıyor.Artık biz yabancılasıyoruz.
Duyarlı yüreğine ve kalemine saglık sevgili dost...
Sevgiler....
Cezmiiii çık hayatımdan...Şaka şaka elbette...evet güzel bir kitabıdır dostumun.Tabi o siyasete dalar ben de nerde o bilim.SİYASAL HUKUĞU BİTİREMEDİM.Bende şiddetle tavsiye ederim okumanızı.Ha bir de BAY BAY TÜRKÇE adlı kitabı elbette.
Teşekkür ederim Yakamoz 'um teşekkürler Betül iki kişilik.
Ve Cezmi Ersöz telif hakkı isteme tırnak içine aldım...:=)
sevgilerimle NeNa
"Bana Türkçe bir ekmek ver" uzun zaman oldu Cezmi ERSÖZ'ün beğeniyle okuduğum bu kitabını.Yazınızın başlığına da çok yakışmış sevgili Nena. "Bir milleti parçalamak istiyorsanız işe önce dilinden başlayın"demiş Konfüçyüs.
Türkçe nefes almak ve Türkçe bir ekmek almak dileğiyle...
betülcük tarafından 7/20/2008 1:21:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
betülcük tarafından 7/20/2008 1:22:07 PM zamanında düzenlenmiştir.
Dilimiz konusundaki haklı ve yerinde bulduğum aynı düşünceleri paylaştığım yazını kutluyorum öncelikle.Böylesine önemli,milli sorunu gündeme getirdiğin içinde ayrıca teşekkür ediyorum.
Evet bende çok kızıyorum.Öylesine doğal olmuş ki artık bye,ok,hello,ful resmen bu tür yabancı kelimelerle konuşmanın kendilerine üstünlük,çağdaş bir kimlik kazandırdığı inancı hakim gençlerimizde.
Birde olayın medya,ve sosyal hayatta cereyan eden boyutları var.Dışarı çıkıyorsunuz etrafınızda gördüğünüz alışveriş merkezleri ,Satış noktaları hep yabancı isimle buna ne buyurulur.
Yazılı ve sözlü basında bunu teşvik eder derecede sürekli dil ihlalli yayınlar mevcut.
Bence sistemli bir şekilde dil kullanılarak ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar olduğunu düşünüyorum. Fırsat vermeyelim derim.
Öyle kızıyorum ki oysa ki dünyanın en güzel,en zengin diline sahibiz.
Hepsinden önemlisi bir milletin dili,milli kimliğini belirleyen en belirgin unsurudur.Dili olmayan her millet yok olmaya mahkumdur.Dilini kaybeden,kimliğini kaybeder,kimliğini kaybeden herşeyini kaybeder.
Ses bayrağımıza sahip çıkalım derim bende.
Bu anlamda Sevgili Nenacım güzel yazından dolayı seni kutlarım.Senin gibi duyarlı yürekler varolduğu müddetçe
hiç kimse amacına ulaşamayacak.
Tebrikler canım.Yine çokbaşarılı güzel bir esere imzanı atmışsın.Beğeniyle okudum.
Sevgilerimle .Yakamoz
İşte bunu seviyorum.Konuya farklı bakış açısından yaklaşılmasını takdir ediyorum.Bazen ince mesajlar saklamayı seviyorum yazılarıma.Hele ki kanayan bir yara parmak basıyorsam bunu kesin yaparım.Dünya da üç büyük güç var ; biri beyin gücü,ikincisi siyaset,üçüncüsü ise medya..."Savaşmak sırf silahla olmuyor. Kalemle kağıtla da oluyor" demişsiniz katılıyorum efendim.Ve amin zeval vermesin
Sizin yazınızda ilginç bir şey gördüm. O da arkadaşınızın sadece oy ver demesi. Burada bir koyunlaştırma siyasetinin bir örneğini görüyüruz. Bir banka var. Sloganı, "Dünyanın yerel bankası". Ben globalleşmeye ve dinlerarası diyalog gibi emperyalist mantığa doğrudan veya dolaylı olarak katkıda bulunan herşeye istisnasız karşıyım. Hepimiz birer fert olarak, birer şahsiyet sahibi bir birey olarak birşeyleri değiştirebiliriz. İnsanların milli kimliklerine sahip çıkmamaları bence korkutucu birşey. Siyonist düşünce yapısında şöyle bir düşünce düzenlemesi vardır "İlk önce bir ülkeyi ele geçireceksen, o ülkedeki milli varlıkları ve potansiyel milli milis kuvvetleri halk nezdinde küçük düşür (Bu bizde Kuva-yi Milliye ruhu oluyor). Sonra o ülkede farklılıkları sorun etmeyen, ortak bir ülkü varsa bunu ortadan kaldır (Bu bizde Atatürk Milliyetçiliği oluyor). Sonra dilleri yamult ki, insanlar kendi benliklerine sahip çıkmaktan aciz kalsınlar (Bu da bizim Türkçe oluyor)."... Siyonist düşünce yapısı tüm dünyayı hedefleyen bir yapı. Sizin işaret ettiğiniz olay ABD'nin dünyayı beş komuta bölgesine ayırıp yönetme idealinin zeminindeki Siyonist düşüncenin bir etkisi sadece. Olay düşündüğümüzden büyük. Savaşmak sırf silahla olmuyor. Kalemle kağıtla da oluyor. Bu konudaki mücadelenizde başarılar. Allah Milletimize zeval vermesin.
ALİ RIZA DUMAN tarafından 7/20/2008 1:01:10 PM zamanında düzenlenmiştir.
tüm arkadaş sohbetlerimizde konuştuğumuz ama önüne geçemediğimiz bir konudur bu....belki bazı inasanalrın özenti kaynaklı ,bazılarının kültür veya popülerlik sevdası yada entelelktüel gözükmek adına başvurduğu sırıtan ve anlaşılmayan davranışlardır..
her dilin güzelliği özünde saklıdır..anlattığı ve anlaşılacağı kelimelerin düzgün vurgulanmasında saklıdır...
türkiyenin hemen her yerini gezdim çok değişik şive de konuşan insanlarla tanıştım...bazı yerlerde türkçe konuşmalarına rağmen sanki çince konuşuyorlarmış gibi anlayamadığım bölgeler oldu..
açıkçası ben türkçeyi sonradan öğrenmeme rağmen türk dili türk gelenek ,görenekleri ile büyümüş kişilerden çok daha iyi konuşabildiğimi ve hatta yazdığımı düşünüyorum:))
demekki formül sonradan öğrenmek türkçeyi::))
yazan yüreğin dert görmesin nena..keyfiliydi...bu konuda da yazılacak çok şey var....
sevgilerimle.................................aspendos
aspendos tarafından 7/20/2008 11:31:41 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bu bizim ezeli dertlerimizden!...Ne demek bu?Biliyorsunuz Orkun Abidelerinden önceki dil maceramızdan çok fazla haberimiz yok.Şahsi kanaatim.Orkun Abidelerini kaleme alan bir şahsın,şahısların arkalarında ciddi bir dil medeniyeti olmasaydı o sözleri yazamazlardı.Üslup ve dil olarak şaheser niteliğindedir.İçeriğinden daha ağır basar bu yönü.Sonra kurulan devletler ve devletçiklerde,uzun süre Farsça hakim dil olmuş,sonra Farsça ve Arapça birrarada yürümüş uzun zaman..Bunları dilimize çok şey kattığı muhakkak ama,yazı dili olarak,kendi dilimizi ıskalayarak öne çıkmaları çok anlamlı değildir.Hiç bir açıdanda böyle bir mecburiyet gerekmez.Dinimizde dahil her şeyi öyrenip zihni faaliyette bulunmamız için öncelikle kendi dilimizi en iyi bilmek zorundayız.Kendi dilimizi bilmezsek zaten diyer dilleri de anlamamız çok mümkün olmaz.Bizim yabancı dillere karşı başarısız kalışımızın neden iyi bir türkçeye sahip olmadığımızla doğru orantılıdır.Dilimizi bilmiyoruz ve çok fazlada farkına varıp sevdiğimiz,önem verdiğimizde söylenemez.Ben de bir anımı anlatmaktan geçemeyeceğim.Yüksekokuldayız;çocuk yanıma geldi,'Abi silgi olayın var mı?' dedi.Bir daha söyler misin dedim?Abi silgi olayı demiştim,dedi.Buyur edip masama otutturdum.Uzunca sohbet ettim.İkna oldu ama,neye yarar..Çocuk hayatını ikiyüz kelimeyle yaşıyor ve yüksekokul okuyor...Ben iyi bir dile sahip olamadığım için hep kendime kızmışımdır.Çok çaba verdim ama,yanlışımız o kadar çokki...NeNa,bu bir onmaz yaradır ve tarihi kökleri vardır.Konya 'da Mesnevi Farsça yazılmıştır ötesi var mı?Neden oldun iki kelam ettim.Yürekten kutlarım.Selam,saygı..Yazının tamamına yürekten katıldığım bilinmeli...