ölümcül düşünceler.
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Üç ay sonra;
sessiz ve hüzünlü bir sesle telefonu kapadım.yasaklanmış sözcük gibi dudaklarımda dokunmadan öldürdüklerimi düşündüm.
İçeri girdiğimde beklemediğim,esrarengiz kömür kokusu,ölmüş ceset gibi kokuyordu anlam veremedim
salonun duvarları çağla yeşili ,kalın kadife perdeler aylar önce kapatılmış, kahverengi ince hayali çizgiler hüzünlü
damlacıklar ile karışık dans ediyormuşca ritimli. "Eski, kilim desenli halının üzerindeki lekelerin küf tutmuş olması uzun zamandır ziyaretçi olmadığını gösteriyor."
"Aylardır buradaymış"
Sırtını pencerenin pervazına yaslayıp,kenarları çerceveli tabloların haricinde,kırık tablo dikkatimi çekti
resim belli belirsiz,anlam veremediğim renkler ve kırmızı fon üzerine karanlık gölgeler
Eski gazeteler bir tafara atılmış,daha önce kimse yaşamamış kadar dağınık yatak odası, perdenin yarısı
açık ,karşı binaların gölgesi büyük boyutlarda yaratık gibi .
Sanki bedavaymış gibi,her odada yarım söndürülmüş izmarit pislikleri,su şişeleri, tam da ahır’ı andırıyor.
Tüm anlattığı zamanlar gözümde nasıl canlardırmışsam aynen öyle.hatta anlatmadığı detaylar bile.
Burası şato denilecek kadar büyük ve ürpertici kanım donarcasına etrafı süzmek ürkütüyor,belki bişeyler bulurum
düşüncesiyle her yere bakmalıydım.Hatta bahçeye bile,çiçek serasına girdiğimde, kurumuş hercail,menekşeler ortancalar kuru görüntüleriyle buranın bitmiş olduğunu bir el değmediğini dair çoktan terkedilmiş imajı veriyor.
Herşey planın parçasımıydı acaba?
-Burda bulunması zor bu ortamda,kendimi bukadar yabancı hissetmek ,onun bizamanlar burda yaşadığını düşünmek hayalimi zorluyordu-
Gercekten ölmekmi istedin?
Başka çaresi olmadığını söylüyordu,biz bir araya gelemedikten sonra,yaşamak nefes almak değil bana.
Yaşadığım trajedi,kötü biri olduğumu göstermez,yok olup gitsemde sana ulaşmamanın verdiği korku kadar değildi ölmek.
"Bir ceketten bahsetmişti"oyun oynar gibi, ipucu bırakıyorum sana, komut verdiği zaman,dikkatsiz dinlemiş gülmüştüm.
Sol cebinde bozuk paraların olduğunu.Onu bulmamı söylediğinde şaka yaptığını düşünmüş ciddiye almamıştım.
Hep hüzünlüydü,gelmeyeceğini günleri bildiğinden ,kopacağı fırtınanın zamanını bekliyor geleceksizliğinden
bahsediyor bende teselli ediyordum.
Niçin bukadar zaman kendini çürütmeye bırakmıştı bu kötü yerde ,öldürmek zormuydu ,korktumu acaba ?
Sürekli yaşamdan zevk almadığını belirtip duruyordu son zamanına kadar,yani bana son açtığı telefondan bir ay sonra cesedi bulunmuş.
Haber geldiğinde mektup bırakmış,kimsesi olmadığını size ulaştırılmasını istediğini söylemişti polis.
Bekliyordum bu haberi,ne zaman olduğunu bilmeden heran gelebilecek düşüncesiyle.
Hayatına son verirken acılarının dineceğinide.Bana itirafını anlattığında kanım donmuş iliklerime kadar üşümüş ve acımıştım.Çaresizdi.Ne yapması gerektiğini bilmiyordu.Nereye kaçması gerektiğinide.Gitti.
Bana olan tutkusu yüzünden,beni seven adamı öldürmüş olması,zavallı annesiyle yaşayan düşmanımı ,
düşmanım dı evet! beni malı gibi kullanıyor acı veriyor cekip gidiyordu herdefasında
Beni tehdit ediyor başkasıyla olursam öldüreceğini söylüyordu,
Bana aşık olmak seni suçun değildi.Buna zemin ben hazırlamıştım.Lütfen bağışla.
Seninle tanıştığımız ilk gün aşık olduğunu gözlerinden anlamış,Planıma dahil olmuştun.
Tehlikeli cazibemin senide öldürmüş olduğu kaçıncı bilmediğim adamdın.
YORUMLAR
Sıkı bir konu kurgulamışsın. Adım adım finale hazırladın okuru. Finalde şaşırmasak da bir "Şeytan'a bismillah" dedik.
Ortamın atmosferini güzel vermişsin. Tasvirler oldukça başarılı.İnsanın içi kararıyor ara ara.
Cümleler uzun ve kompleks. Böyle olunca, noktalama işaretlerine daha çok dikkat etmek gerek. Anlamada bazen bocaladığım oldu sanki. İki yeri vurgulamazsam sana da kendime de haksızlık etmiş olurum.
Biri, "ölmüş ceset gibi kokuyordu" burada "ölmüş" olmasa daha iyi olurdu. Zira ceset, zaten ölü beden demek.
Diğeri bir soru, "Eski kilim desenli halının üzerindeki lekeler,küf tutmuş olması uzun zamandir ziyaretcisi olmadığını gösteriyor." Burada eski olan kilimin desenleri mi yoksa halı mı? Bana halı gibi geldi. Eğer öyleyse "Eski" kelimesinden sonra bir virgül koymalıydın.
Eğer kızmazsan şöyle daha iyi olurdu,sanki "Eski, kilim desenli halının üzerindeki lekelerin küf tutmuş olması uzun zamandır ziyaretçi olmadığını gösteriyor."
Kalemine, yüreğine sağlık.
Sağlıcakla,
!.sean.!
Çok tşk ederim,iyiki geldiniz ve okudunuz.herzaman değerli yorumunuz.
Hürmetler.
Günün seçkisini ve değerli kalemi yürekten kutlarım.
Sevgilerimle...
!.sean.!
Sevgilerimle..
Gülüm Çamlısoy
Yüreğiniz dert görmesin sevgili arkadaşım.
Nice paylaşımlarda buluşmak üzere gönül gönüle...
!.sean.!
emin olun ki okuyup sizlerden bişeyler kapmak tek dileğim.
kaleminizin takipcisiyim.
Gülüm Çamlısoy
çok güçlü bir kalemsiniz ve estağfurullah ben de asla oldum, diyemem ki.
çok çok uzun bir yol ve öğrenecek ve yapacak ne çok şeyimiz var yeter ki içimizdeki yazma aşkı dinmesin ve bu denli severken ve düşkünken kelimelerin sihirli dünyasına hele ki yürek yüreğe vermişken her daim ses ve nefes oluyoruz birbirimize.
ve hayatın tüm olumsuzluklarını yine el ele verip bertaraf ediyoruz.
iyi ki varsınız ve iyi ki ben de bu güzel ailenin bir parçasıyım.
okumak ve yazmak eşittir aldığımız nefes hele ki sevgi de eşlik etti mi...
çok çok teşekkür ederim ve ben de inanın ki sizden farklı değilim: çok çok uzun bir yol sevgili dostum.
"yasaklanmış sözcük gibi dudaklarımda dokunmadan öldürdüklerimi düşündüm."
Düşündüren bir cümle.
Okumaya başladığımda ilk birkaç cümlesi -virgül nokta karmaşasını saymazsak- çok ilgimi çekti. Fakat devamında anlayamadım. Geç bir vakitti, acaba idrâk frekansları mı kapalı dedim kendi kendime ve tekrar ettim okumalarımı..
Birden ağız değiştirilmiş sonlarına doğru. Çok iyi kurgulanmış bir öykü bekledim çünkü buyur eden cümleler etkilemişti.. Fakat acele midir sebebi tabiî bilemeden böyle bir yorum ne denli doğru olur emîn değilim ama zamana ihtiyacı olduğunu düşündürüyor satırlar. Kalemin tekrar tekrar okuyup öyle şekillendirmesi gerektiğini hissettim..
Çok daha iyisini yazabilirsiniz.. Çok daha iyi düşünebilir çok daha iyi kurgulayabilirsiniz demiyorum, düşüncelerinizi çok daha iyi bir şekilde yazıda seyrettirebilirsiniz diyorum. Derin seyir.. Kaleminiz bunu yapabilir.. Ve yazım için de birkaç çentik gerek sanki..
Teşekkürler emeğe..
!.sean.!
iyi düşünüp iyi kurgulamayı şekillendirmek için zamana bırakmalıyım evet bende dediğim gibi 2. kez yazıyorum öykü. daha gayret sarfetmeliyim..
Teşekkur ederim.analiz için ve odaklanmam gerektiğini belirttiğiniz için.
Sevgilerimle, herdaim..
gotik, karanlık öyküler gibi başladı, "öldüren cazibe" ile bitti. :)))
açıkçası şöyle birşey bekledim sonunda;
"bana aşık olmak senin suçun değildi. asırlardır bu diyarda yaşayanlar benim tehlikeli cazibeme kapılarak yaşamlarını heba ettiler. ve ben, fani aşıklarımın sevgisiyle günden güne gençleşen ben, artık bu durumu bir lanet yerine ekmek ya da su gibi bir ihtiyaç olarak görüyordum."
dorian gray gibi, elizabeth bathory gibi bir hatun canlandı gözümde :))
elinize sağlık, benimkisi latife, olduğu gibi güzel. saygılar.
!.sean.!
Esrarengiz karanlik baslayip ,cazibeli ask yada ölum nerden cikti:)simdi..
Herkaranlik islerin ardinda bir kadin vardir. Deyip siyrilayim bari..
Olumlu olumsuz her elestiriye acigim,
Acemiligim torpulenir sayenizde..
Tskler kiymetli yoruma..
grafspee
'' Yaşamak ,başkaları tarafından muhasara altına alınmak, yavaş yavaş boğulmaktır ! ''
Bir anda içimdeki isimsiz sıkıntıların çözülmesi, küçük-büyük sıfatsız ,bedensiz cesetlerin üzerinde çiğ düşmesi gibi...Zihnim bilmem kaç zamandır tükenişleri uyku aralarında sayıklarken ölümlere nefer aldırır gibi… Şimdi o büyük salonda, o soğuk odada yola bakan camın tam karşısında buğulu bir nefes … Seni yazdığım yer, sana baktığım yer, seni gördüğüm yer… Ve o buğulu camın üstünde kısa bir not benden : -Seni severek öldürüyorum, sen içimde ölürken ben bedenimi feda ediyorum .
Ölümün en kısası , uzun bir nefese kısa bir ölüm. Tembel ruhum, temiz sözlerim ve ben… Gidiyorum üşenmeden… Ellerimi tut ve son bir sigara dudaklarıma tutuştur…
Not: Okuduğundan eminim. Daha çok kitap okumak başka başka hayallerin içinde seni kaybedecek…Ölüm dahi dahice bir sona seni beyaz kağıtlar üzerinde götürecek..
Tebrikler
Sevgiler…
finali okuyunca bi tırstım ne,yalan söyleyeyim. hakkaten ne yalan söylesem :D
!.sean.!
Bidahakine. Artik
ciddi ciddi okurken sonra yazı ilerlerken gülesi geliyor insanın. komik bir yazı değil, olmayabilir tabi ama klasik bu toprak evlatlarının genel söylemlerini kapsayan bir düşünce işte.
!.sean.!
yazarlık konusunda tecrubesiz oluşumun etkisi klasikliğim.
sizide beğenerek okuyorum .çünkü çok iyisiniz hikayelerde.
teşekkürler ..
O gece yangın yeri gibi, gözlerim , upuzun bir yolculuğa çıkmış , (…) yakalamaya uğraşan bir hal almıştı. Yokluğun, hiçliğin öyküsü şimdi başlamıştı. (…)im ölüm uykusu başlarken benim sessiz çığlığım arşın öteki yüzünde yükseliyordu. Zamanı göğsümde yakmaya çalışırken an, o rezil hal yandı içimde. Unutarak, unutturarak giden koca bir hayat. Şimdi kendini bağıra bağıra affettiren o acımasız kelimeleri ama o Bütün Kelimeleri Yakıyorum …
Aşkın nice tarifini yazanlar, çizenler, haykıranlar neden sustu bir an’ ! Hani Çelişkileri içinde barındıran mana ? Hani hiç bitmez, hani hiç tükenmezdi anlatanlar …Hani çalıntılar diyarında sahipsizliğe volta vuranlar… Hani (…), hani sevdiğim …’’ Yedi Bela Hüsnü’yü’’ andıran edepsizliğime düşen deliliğim… Asıl hikayem,asıl öyküm asil bir roman kadar… Suratsız bir diyara sürüklenirken yine her şey hiçliğe göç ediyordu.
Tam onu sevmeye başladığımda o amansız hastalığın pençesinde, o amansız edepsizliğn ellerinde bulmuştum onu. Alzheimer ! Biliyorum ,bilmiyorum, düşünmek daha da istemiyorum. Aşkın düştüğü o acımasız hastalığına yakalanan o, şimdi ardına bakmadan giden o… Kimdi, neydi, neye benzerdi ? Hiç birine cevap vermeden gidiyordu. Kim yakalayabilir, kim durdurabilir ki? Yıllar önce izlemiştim bu filmi. Bir ezik ve çiğnenen duyguların yeniden yeşermesini oynuyordu Monte Kristo Kontu. Evet yıllar sonra geri dönmüştü. Yıllar sonra aynı değildi. Yıllar evreni değiştirmiş, aşk o ıstırap günlerinden kurtularak bambaşka bir halde geri gelmişti. Birileri hiç ederken, birilerini öldürmüştü.
Yolculuğumuz daha yeni başlıyor ve hiçliğe göç ölümden sonra başlıyor. Kim bilir aşk bu yolculukta ne tarafta ! Ya önümde ya arkamda ya solumda ya da sağımda.. Sobe !
O ŞİMDİ Alzheimer hastası , onun adı aşk !
Ve hep bana söylediği o söz aklımda ’’Seni duygularımla büyütüyorum’’
Büyüdüm, büyüdüm, büyüdüm !
!.sean.!
"Yo! Hiç de değil..."Hiçde değil dedi!"
Gözlerini tavana dikerek,bilseniz eskıden ne düşler kurmuştum.
"Gözünden bir damla yaş süzülmüştü.
"Ya ben! ah!Çok acı çektim!
Neden diye sordu?
"Nedenmi dedi,duraksadı.Emma
"Sizi cok sevmiştim de ondan"
üşüdü üşüdü öldü !
Bütün Kelimeleri Yakıyorum ...Usul usul..Ve bütün kağıt gemiler batsın !
(...)
Aşk çanları tüm renkleri siyaha boyarken
çığlıklar yaprak yaprak dökülürken
sözcükler hoyratça sökülürken
pençe pençe yalanlarla parçalanırken
düşünceler düşünceler ve âşk hiçleşirken (BirGün)
Eskiden, çok eskidendi. Yüzümü yasladığımda bedenime sevinirken, üzülürken, yalnızken ağlamazdım. Şimdilerde gördüğüm Bir mezar tası, öncesini bilmem ama şimdi koca bir hiç’ti ! Onu bir aşk var etti. Annesinin ,babasının tutkusu,günahı,sevabı ve kim bilir hangi duygusu. Ama onu var eden aşk ve onu yok eden ölüm. İki dudak arasında iki devir ortasında onu yok eden şimdi hiç’ti .
(...)
Lütfen öldürme !
!.sean.!
deniyorum dosttum bilmediğim yerlerden:)