- 917 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ANLIK MUTLULUKLAR!!!
Şehrin, kalabalığı ve yıldıran trafiğinden kaçıp birkaç yıldır İstanbul’un Tuzla bölgesinde yaşamayı seçenlerdenim.
Bilenler aşina buralara, küçük bir balıkçı kasabasıymış gibidir adeta. Hafta içi genelde sakin ve huzurlu. Hafta sonu ise dışarıdan gelen ziyaretçiler ile dolu. Çünkü sahil boyunca dizili, köftecileri, balıkçıları ile meşhur yıllardır.
Merkeze uzak gibi gelse de hem şehrin dışında hem içinde gibisinizdir. Aracınız varsa zaten sorun yok, ama yoksa o da önemli değil. Çünkü dilediğiniz an neredeyse her bölgeye sık işleyen otobüs ve minibüsler mevcut.
Dört beş ay kadar önce bir de yat limanı yapıldı. Adı “Tuzla Viaport Marina” Burası aynı zamanda kocaman bir açık hava AVM’si ve Eğlence merkezi olarak, vakit öldürülecek güzel bir alan.
Neyse!!! Bu kadar gönüllü reklamdan sonra gelelim esas anlatmak istediğime…
Oturduğum yere 2-3 km. Mesafede oluşu dolayısıyla bu marina, market alışverişi için deniz kenarında oturup yapılacak bir çay kahve keyfi için veya yürüyüş yaparken, “Windows shopping” yapmak için (yani mağazaların vitrinlerine aval aval bakıp geçmek demek oluyor, (zira içleri artık keselere zarar cinsten) sık uğradığım bir yer oldu.
Geçenler de yine yakın arkadaşım, Gülşen ile rutin ziyaretlerimizi yapmaya gittik. Tüm mağazalar, puplar ve kafeler açık alanda yer almakta. Gülşen de buraya gelmekten o yüzden mutlu. Zira vazgeçmeyi beceremeyen bir sigara tutkunu. Her 5-10 dakika sonrasında gel, şurada bir oturalım nefes alalım der durur. Zira dumanını etrafa savuracağı daha bir sürü sigarası paketinde durur. Hatta aman biterse diye bir yedek paketi ille ki olur.
Aslında nefes almak mı, yoksa nefes yollarını biraz daha tıkamak mı onun bu yaptığı, anlatsan da anlamaz, o derece elindeki merete bağımlı.
Bu nedenle fazla dolandığımız da da yorulur. Bu arada verilen molalar biraz da dinlenme isteğindendir. Ama sorsanız her daim kendince bir bahanesi vardır. Ya uykusunu alamamıştır gece, ya da yorgundur çünkü pek bir işler yapmıştır evde. Duyda inanma misali.
Her neyse!!! Ben yine gelemedim esas anlatmak istediğim yere…
Evet, ne diyordum....
Gülşen ile yemiş, içmiş her türlü keyfimizi yapmış, sonra bu beş dakikalık molalardan birinde, oturmuş orta şeritteki banklardan birine, dinleniyorduk. Sağımızdan, solumuzdan yürüyen kimi eli paketlerle dolu, kimi bizim gibi öylesine vitrinlere bakan bir sürü insan, dolanıp durmakta ortalıkta.
Gülşen sigarasını tüttürürken havaya, hem sohbet ediyoruz, hem bakınıyoruz etrafımıza. Bizim dağarcığımızda konu boldur. Hiç sıkılmayız geldiğimizde bir araya. Dalmışken yine böyle koyu bir sohbete, yerlere paspas yapan bir bayan görevli belirdi önümüzde. Kendini işine kaptırmış dolanıyor öylesine.
Gülşen beni dürttü birden, " Billur, şu kadının hallerine, bak” dedi “ Resmen kafayı yemiş bu!
Hakikaten de kadın bir garipti. Etrafına aldırmadan paspasını savururken bir oraya bir buraya, başı önünde söylenip duruyordu kendi kendine. Arada bir de gülüyordu garipçe.
" Kim bilir kime kızmış? Yazık ya!” dedim. “Para kazanmak hiç de kolay değil işte! Şükür ki biz atlattık bitti o süreleri.“
Gülşen; “Deli olmasın sakın bu!” dedi. “İster misin şimdi bindirsin paspası kafamıza ne bakıyorsunuz diye ?”
“Yahu kadını işe almışlar çalışıyor gördüğün gibi” dedim. “ Kim bilir ne kadar sorgu sual ettiler onay vermeden önce, deli olsa burada çalışmasına izin verirler mi?”
Etrafı seyri bırakmış kadını izliyoruz, acıyoruz bir yandan hallerine. Dikkatli bakışlarımız sonunda onun da dikkatini çekmiş olmalı ki, paspası bırakmadan, yerleri sile sile yanımıza yanaştı ve sessini alçaltarak konuştu.
“Yok!!! Deli falan değilim!” dedi. “Kameralar bizi izliyor, telefonla konuşmak yasak! Alenen yapamıyoruz bunu.”
Elini başındaki kepine götürüp kulağındaki aparatı gösterdi. “ Biz de böyle bulduk çareyi.” Sonra kocaman bir gülümseme hediye edip bize, uzaklaşıp gitti yerleri silerek kare kare….
Demek ki kulağı telefonda iken bile Gülşen’in dediğini duymuştu. Bu arada biz de vidalar haliyle fena halde gevşemişti. Gül Allah, gül tutamıyoruz kendimizi. Belki de şu anda etraftan bakanlar bizi sanacaklardı deli. O derece kaptırmışız yani!
Bu akıllı temizlikçi kadın, resmen şenlendirmişti giderayak günümüzü.
Son olarak, yaptık market alışverişimizi ve tuttuk evimizin yolunu. İnsan hayatında ne çok anlık mutluluk dolu!!!
***
YORUMLAR
yazılarınızın çoğunu okudum enfes bir tarz biliyor musunuz siz bir roman
yazarısınız ciddiyim sizin roman yazmanız gerekiyor...sevgimle.
Billur T. Phelps
Beğenmene sevindim...
iki tanesi basılmayı bekliyor şu anda. Hazır olduğunda,
haberdar ederim inşallah...
Sevgiler,
leyla dündar
İstanbul'u bilmeyen biri olarak, gözümde canlandırabildim. Adeta sahneleri kaleme alıyorsunuz, tebrikler. Keyifliydi...
Billur T. Phelps
Çok teşekkür ederim..
Detay vermeyi seviyorum sanırım :)
senin kaleminin sıcaklığı satırlara yansımış her zamanki gibi canım arkadaşım. güzeldi gülümsetti :) yüreğine sağlık sevgilerimle...
Billur T. Phelps
Gülayşe'cim,
Çok teşekkür ederim güzel yorumuna.
Uzun zaman sonra burada yeniden buluşmak da iyi geldi.
Sevgiler,
Merhaba Billur, bu yaz başında İstanbul'a geldiğimde Tuzla'nın hemen kenarından geçtim. Bahsettiğin gibi sakin görünüyor kenardan ama merkezini görmedim.
Alışveriş bahene, kafa dengi bir arkadaşın varsa gerisi teferruat. Az önce Gümüldürlü arkadaşım beni ziyarete geldi çok mutlu oldum.
Dedim ya, bir dostu olmalı insanın birlikte kahkaha atmak için.
Güzel gecen günüzun güzel bir yazıya vesile olmasına sevindim.
Sevgilerimle.
Billur T. Phelps
Bir düzine yerine, birkaç adet has arkadaş ilaç gibi insana.
Son zamanlar da daha da anlıyor insan bunu.
Sevgiler,