- 617 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Günışığını Ararken
nereden başlayacağıma emin değilim. yazmaya başlar başlamaz beynimle değil kalemimle düşünüyor olmam teselli ediyor beni. öylesine bir blog olmalı şu an yazdıklarım insanların gözünde. benimse kalbimin her perdesinden sökülmüş sözcüklere yazılan bi’ mektup oysa bu..
ardarda dönen bi iki sönük şarkı var aklımda. hoş bi tını dilimden düşmeyen.. hepsi bu gibi geliyor bazen ama öyle olmadığını biliyorum. evet çok fazla düşünce inletiyorum odamda. uzayın, evrenin, kainatın sonsuz bucaksız sınırlarını merak eden insanları anımsıyorum birden. neden ben de öyle olamıyorum? kendi zihnimle kendi dünyamla boğuşuyorum sürekli.
çocukluk oyunlarım geliyor aklıma, gülüp eğlendiğim anlar değil lakin. düşüp dizim kanadığındaki ağlayışım.. neden, neden tekrar aynı masumiyet yok içimde. ağlayamıyorum. kozasına sığmadığını bildiği halde yaşamaya çalışan böcek gibiyim. kurtartılmayı beklemiyorum.
aynı şeyleri düşünüp durmak sıkıntılı geliyor insanlara. benimse hayatta kalma tarzım bu. ironiler üzerine yaşıyorum.. koskoca şehrin verdiği yapayanlızlığım , kendime eğlence diye sunduğum işkenceler.. hepsi, hepsi aynı. ama hepinizin içinizde benden bi’ parça var bunu biliyorum.
hediye paketlerini düşünüyorum bir de. süslü püslü jelatinlerinden sıyrılmış, içine çok anlam yüklediğini düşünüp hiç bi’ anlam ifade etmeyen boş bir hediye(!). hayat garip..
ve ben, kendimi kendime hediyorum bu doğumgünümde..
zaman çok az.. eğer tanrı’ya inanıyor olsaydım, şimdi, işte şu an, dua ederdim.
sevgiyle kalın
~dreamcatcher