- 839 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ay Parçası Emine / 2
- Merhaba, günaydın !
ayaklarınız ıslanmış üşüteceksiniz neden ağlıyorsunuz !
-önce sinirli bir bakış baktı kadın
sonra başı önünde yutkunarak cevap verdi
-ayaklarımı düşünecek halim mi var
-hayırdır nedir bu perişan haliniz
belli ki bir sıkıntınız var
-Eczanenin açılmasını bekliyorum
kızım için ilaç alacam
Mihrimahın Fatma hanımla ilk tanışması
ayaküstü kısa bir sohbetle başlamıştı
sonrası ise sıkı bir kanki olacaklardı kızı ay parçası Emine’siyle
Kırıkkale den belki bir şifa ümidiyle
kızı Emine’sini alarak çıkmıştı bu umut yolculuğuna
umut biter mi elbette bitmez umutsuz da yaşanmaz ki
umutsuzda değildi
Emine’ye bel kemiğindeki şikayetinden dolayı kanser teşhisi konmuştu
iyi bir hastanede tedavi olması gerekti
devamlı kontrol altında tutulması gerekiyordu bu yüzden
Ankara Onkoloji hastanesine gelmişler
tedavisi için umut arıyorlardı
Emine henüz dört yaşlarındaydı
tatlımı tatlı gülüşüyle
ay parçası yüzüyle hayata öyle kar beyaz bakıyordu ki
tam olarak algılaya masada bir şeylerin ters gittiğini anlaya biliyordu
küçüktü küçücüktü ama çektiği acılara rağmen yüreği büyüktü
.Anakara’nın onlara “umut” getireceğini düşünürken
bahtı kara bir yara olacağını düşünemiyorlardı
üstüne birde yoksulluk girince
çekilmez oluyordu hayat
her şeye ihtiyaçları vardı
Paraya, giysiye, yiyeceğe,
aklımıza gelecek her şeye, sigortaları bile yoktu
eksik ihtiyaçlarını temin etmeye çalışacak kimseleri yoktu
hallerini kimseyle paylaşamayacak kadar da
mağrurlu ve gururluydular
olsun ya diyordu Fatma hanım
kızım iyileşsin topraktan yatak
yaprak dan yorgan olurum
yeter ki iyileşsin
her kezin içinden yaşadığı
bir yerlerden bir yerlere geçiş dönemi vardır ya mutlak
işte tamda bu uçurumların dönüş noktasında
nasıl kurtuluşa geçilir düşüncesini yaşayan Mihrimah
Eminey le bu karanlıklardan
aydınlığa geçiş yapacağını
kurtulacağını hissetti
kader sankİ onları birlerine yardımcı olması ı için
yollarını kesiştirmişti
ne vardı Emine de
ne yoktu ki Emine de
ne umdu Emine de
ne buldu Emine de
hepsi film şeridi seyri halinde beyninden geçiriyordu
hastanede eğitimde veriliyordu
ona boyama kitapları
okuma kitapları götürüyordu
her defasında aralarında sıkı bağlar kuruluyordu
Emine gün geçtikçe büyüyordu
hastalığı da onunla büyüyordu
zaman hızlıca akıyor
yaralarını büyüterek deliyordu
tam ondört yaşına gelmişti
akranları bundan büyük duruyor
koşuyor eğleniyor
geleceğe hayaller kuruyordu
Emine ise artık tekerlekli sandalyeye bağlı kalmış
olmasına rağmen gülüyor etrafa neşe saçıyordu
her şeye rağmen hiç şikâyetçi olmuyordu
hayatı ve insanları ve kendini
olduğu gibi kabullenmeyi çok güzel öğrenmiş
yaşam tarzım bu benim diyordu
benden başka EMİNE YOK
benden bana benzeyen bir ben de yok
ben bana benzerim
benlerimden gene bir ben çıkar
gene ben diye bana döner
nasıl bir başkası olayım da
kendimi kabul etmeyim
o aynı zamanda öğretmeni olmuş
ondan çok şeyler öğrenmişti mihrimah
oysa dedi yutkundu
ben öğretmeliydim ona her şeyi
küçük yaşta olmasına rağmen
kocaman bir yüreği vardı
bu nasıl bir şeydi ki
hiç isyankarlık da yapmıyordu
annesine teselli veriyor
-biz inançsız
imansız sabırsız şükür süz değiliz ki
isyan edelim diyordu
annesi hayretler içinde kalıyor
zaman zaman
bütün bunları nerden öğreniyorsun
nasıl biliyorsun diye soruyordu kızına
sanki birileri özel ona teselli veriyor
ne yapması gerektiğini söylüyordu
sanki gecesinden saklı kalma
onunla konuşan melekleri vardı
devam edecek ...
Gülay Göktürk
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.