- 910 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
SİNEMAYA İLK GİDİŞİM
Yıl 1981...12 yaşındaydım. Yenimahalle’den Kızılay’a gitmek için ilk kez tek başıma belediye otobüsüne binmiştim.Kızılay’da indim. Büyük ve genişçe caddeleri vardı. Kalabalıktı. İndiğim yeri unutmamak için sağıma soluma baktım, aynı yolları dönüş için kullanacaktım. Çünkü eve gitmek için başka durak bilmiyordum. Kaybolmak ihtimalini de düşünmüştüm.En azından hangi semte gideceğimi biliyordum. Başka Yenimahalle yoktu ki.Birinci durakta da insem, son durakta da insem evi bulurdum. Kızılay’da camekanları seyrede seyrede yürüyordum.İlk kez bir film afişi görüyordum. ’İki film birden ’ yazıyordu.’Sinema’ diyorlarmış adına. Gişe yazan yerin önünde durdum.Sabah matinesi, öğlen matinesi, Çarşamba matinesi yazılarını okudum. Matine ne demekti ki? Bir de suare yazıyordu. Aman dedim, neyse ne. Zaten param yoktu sinemaya girmek için. Sıraya giren, biletini alıp, içeri giriyordu. Çok merak etmiştim. İçerisi nasıl bir yerdi acaba? Paramı denkleştirip o hafta sonu sinemaya gittim.Öğrenci olduğum için bileti de indirimli aldım.Film başlayalı 5 dakika olmuştu. Bir ağabeyin elinde el feneri vardı. ’ Beni takip et ’ dedi, ettim. Aydınlıktan, karanlık geniş bir yere girdik. O ışık tutuyordu, yer gösterdi. ’ Buraya otur ’ dedi ve elini açtı. Anlamamıştım ne demek istediğini. Bahşiş vermek adettenmiş, bilmiyordum. O bu kez ışığı gözüme gözüme tuttu. Sinema salonundaki ses düzeni o kadar açıktı ki, mecburen bağırmak zorunda kaldım.’Oturdum ya ağabey’ dedim. O da sesini yükselterek,’ Yoksa sen ilk kez mi geliyorsun sinemaya ’ dedi. ’ Evet ’ dedim.Söylene söylene gitti.
Geniş bembeyaz bir perdede film oynuyordu. Kafamı kaldırıp baktım. Tozlar içinde rengarenk hareket eden bir ışık demeti dikkatimi çekti.Işıkları gözümle takip ederek son bulduğu yere baktım. Bu rengarenk tozlar demek ki sinema perdesine yansıyordu. Bu kez kafamı geriye ve yukarıya çevirip ışığın çıktığı başlangıç yerine baktım. Bir küçük delik açılmış, oraya bir alet konulmuştu ve biraz kulak kabartınca harıltıyla çalışan bir ses duydum.Demek ki, bunun adı film makinesi gibi bir şey olmalıydı. İçeride bir gölge belirdi. Demek ki bu makineyi bu amca idare ediyordu. Acaba bu çok güçlü ses nereden geliyordu?Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama, aniden ışıklar yandı. Film kesildi. Beyaz perdede ’ 10 dakika ara ’ yazısı belirdi. Demek ki, filmin tamamı bitmeden ara verilirmiş.Dışarı, salona çıktım. Kimi tuvalete gidiyor, kimi patlamış mısır, gazoz alıyordu. Demek ki bunlar burada parayla alınırmış. Yol paramdan başka param yoktu. Tuvalete gidip musluktan kana kana su içtim.Filmin ikinci yarısı başladı. Dikkatimi yeni yeni çekmişti. Sinemada çıt yoktu. Demek ki sinemada gürültü olmazmış.Sonra bir ara daha verildi. Ardından ikinci film başladı. Filmdeki konuşma sahnelerinden o kadar başım ağrımıştı ki, bir an önce film bitse de dışarı çıksam diyordum.Film bitti,dışarı çıkarken gözlerimi kırpıştırıyordum.Günyüzüne alışmam da zor olmuştu.Sonraki zamanlarda sinemaya alıştım, gazoz bile içtim.
Vecdi Murat SOYDAN
14/10/2015- Isparta
(Anılarım)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.