1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1690
Okunma
Elmanın iyisi.
Tarlanın iyisi.
Arabanın iyisi.
Palavranın iyisi.
Kötünün iyisi…
İyi, karşıtı kötü. Kara, karşıtı beyaz. Az iyiler, pekiyiler, griler de var elbette.
Türler kendi üstünlüklerini dayatıyor olmalı birbirlerine. Mesela insan türü “necip”tir/üstündür, hatta dünyada ne varsa onun hizmetine sunulmuştur, der durur bazı odaklar. Belki karıncalar da aynı kafada, sivrisinekler de…
Yani türler kendilerinin iyi, en iyi olduğu zannıyla mutlu olma peşinde.
İyi, karşılığı (tamı tamına olmasa da) yararlı.
Kötü, karşılığı (tamı tamına olmasa da) zararlı.
Bu tanımı yansız ve yaratılış gerçeklerine, türlerin rastlantısal gelişimine göre yapmış oluyoruz.
Oysa çok daha etkili ve yaygın iyi-kötü anlayışları var. İnanç, öğreti, yanılsama ve dayatmaya dayanan iyi-kötü anlayışları gibi.
İnsan türü diğer türlerden iyidir.
Benim ırkım diğerlerinden iyidir.
Benim dinimdekiler diğerlerinden iyidir.
Benim hemşerilerim daha iyidir.
Benim babam diğer babalardan iyidir.
İyi yararlı olan, kötü zararlı olan
Kime göre..?
Merkezdekine göre, kendine göre, her birimin kendine göre.
Çıplak egoya göre mi, kolektif egoya göre mi..?
Yararlı olmayana ve zararı olana iyi demiyoruz.
“Birine yararlı olan bir başkasına zararlı oluyor” dediğimizde, iyi kavramının tanımında hataya düşüyoruz. Düşüncede basit-ilkel kalıyoruz.
Evrensel “iyi” var, bir de “bize göre iyi” var. Evrensel iyi mutlak iyi yani her durumda ve herkese-her şeye göre yararlı/iyi iken; bize/bir kesime iyi/yararlı olanın bir başkasına/başkalarına zararlı/kötü olabilmesi söz konusudur.
İnsanın iyisi hangisidir veya nasıl olmalıdır?
İnsanın iyisi türüne yararlı olandır. İnsanlığa katkısı olandır.
Etliye-sütlüye karışmamak, herkese mavi boncuk dağıtmak, birinden çalıp diğerine vermek, karıncaezmez şevki olmak, dilenciye sadaka vermek, insanlara tanrılarına ulaşmada aracılık etmeye kalkışmak, tarla korkuluğu gibi ibadet yerlerinde boy göstermek, talkım verip salkım yutmak İYİ İNSAN belirtileri değildir.
İnsanlar farklı farklı.
İnsanları birbirinden farklı kılan bedensel, ruhsal ve düşünsel özellikleri, oysa öz aynıdır. İnsanda öz temizdir, güzeldir, iyidir. Sorunlar özden uzaklaşıldığında ortaya çıkıyor.
“İyi olmak”; açları doyurmakla, düşeni kaldırmakla, zorda kalanın yardımına koşmakla tanımlanıp, sınırlandırılmamalı. Her sadaka dağıtan insana iyi diyemeyiz. Topluma sadaka kültürünü aşılayanlar/ almaya alıştıranlar kötüdür.
İyiliği dışa vurmak, birilerinin gözünde iyi görünmeye çalışmak, çıkar veya ego tatmini için karşısındakine boyun eğdirmekten başka bir şey değildir.
“İyi” kişiden kişiye değişen bir kavram olamaz.
İyi görünmek için rol yapan insanlar kötü.
İyi’ olmaya, bilinçle ve içtenlikle yönelen ve bunu özümseyenlerdir iyiler.
İyi insan; bilgisini, zekasını, diplomasını, parasını, kültürünü karşısındakini ezmek/yermek için değil; ülkesini ve milletini iyileştirmek, güzelleştirmek, yüceltmek için kullanan insandır.
Kendisine ve çevresine yararlı olan insandır.
Hiç kimse cahilliğini, tembelliğini, maddi güçsüzlüğünü, yorgun dizlerini bahane olarak göstermesin. Eğer haksızlığın, hukuksuzluğun, bozuk düzenin karşısında keskin bir kılıç gibi duramıyorsan; “ben iyi bir insanım” diyemezsin.
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyene biri iyi olamaz.
“Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmam” diyene iyi denmez.
İnsan ön yargılardan kurtulur, bilmediğini öğrenmeye çalışır, anlamadığını sorgularsa kendine güvenli, başkalarına ve ortama saygılı olur. İyiyi-kötüyü ayırt eder. İçgüdüsü onu iyiliğe yönlendirir.
“Besle kargayı oysun gözünü”
“İyilikten maraz doğar”
“Ağzınla kuş tutsan yaranamazsın”… gibi felsefelerle devir tüketen ataların ne denli bilemezlik içinde olduğunu fark etmemiz, ulaştığımız bilinç berraklığı açısından büyük şanstır.
İyi insan olmak; sağlam bir eğitim almakla/sağlıklı bir düşünce yapısına sahip olmakla kolaylaşır. Burada görev, evde temiz ahlaklı/prensipli/bilinçli annelere babalara, okulda “fikri sağlam” eğitimcilere, sokakta ve her yerde-her fırsatta düşüncesi berrak, yüreği ferah insanlarımıza düşüyor.
Bilinmelidir ki; iyi yetiştirilmiş insan, tüm olumsuzlara/olumsuzluklara rağmen iyi kalır, iyilik için savaşır.
“İyiler hep kaybeder”, “iyi insanlar kolay kandırılır” düşüncesinde olanlar fesatlar, fırsatçılar ve kötülerdir.
İyi insan olmak, kullanılan insan -yumuşak huylu insan olmak değildir.
İnsanın iyisi aklın, bilginin, vicdanın gereklerinden taviz veremeyeceği için gerektiğinde sert, gerektiğinde acımasız olacaktır.
Güçlü olacaktır. İyi zaten dananım gücü sonucu oluşur.
İnsanın iyisi en sert, en güçlü savaşçıdır. Düşmanı insan değil cehalet ve onun getirdiği kötülükler yumağıdır.
Müsadenizle