- 1936 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BALKAN GERÇEĞİ-5
Gezimizin beşinci sabahı Gostivar’dan Debre’ye doğru yola çıkıyoruz.
Rotamız öncelikle Kocacık köyünde Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin evi; Başka bir deyişle dedesi Kırmızı sakallı Ahmet Hafız’ın..
Bizim Sapanca Gölünü hatırlatan Mavrovo göleti kıyısından hep bir ağızdan serhat türküleri söyleyerek iniyoruz. Manzara harika. Etraftaki köylerde minareler görüyoruz. Müslüman Arnavut köyleri olduğunu öğreniyoruz.
Daracık ve çok virajlı yollardan zar zor geçiyoruz. Öyle ki, yolun yarısında arkadaşlardan bir grup otobüste içleri dışlarına geçtiğinden, seyahati yarıda bırakıp, bir kilise bahçesinde bizim dönüşümüze kadar istirahat etmek zorunda kaldılar.
Nihayet Yukarı Jupa denilen beldeye ulaşıyoruz. Buradan Kocacık’a otobüsümüzün gidemeyeceğini öğreniyor ve bir minibüs tutup Kocacık’a tırmanıyoruz.
Kocacık İlkokulu’nun karşısında Sabahattin Sezayir öğretmenin kapısını çalıyoruz. 55 yaşlarında gönlü insan ve Türklük sevgisiyle dolu, güler yüzlü bir kişi karşılıyor bizi; dostça, sevgiyle, ilgiyle.
Eskilerde epey büyükmüş köy ama bugün 75-80 haneye kadar düşmüş. Konya Karaman Türklerinin en önemli yerleşim birimi olan Kocacık hakkında bilgiler veriyor bize Sabahattin öğretmen. Ona “Atatürk’ün babasının evi”ni soruyoruz.
Aşağı mahallede imiş ev. Bize eşlik ediyor. Bilgi ala ala ilerliyoruz. Sabahattin öğretmen 18 yaşında çiçeği burnunda bir öğretmen iken bu köye 1966 yılında atanmış. O günlerde yaşları80-90 olan Kocacık’lılardan Atatürk’le ilgili bilgiler almış, onları naklediyor bize. 7-8 dakikalık bir tırmanmadan sonra ev yerine, yerinde şimdilerde yeller esen bir kaya dibine geliyoruz.
“Atatürk’ün babasının evi temel duvarları halinde buradaydı. Aile önce Serez’e oradan da Selanik’e göçtüğü için ev metruk durumdaydı. En son kalan duvarları da yıkarak yeniden yapmak istedik. Üsküp’teki Türk Büyükelçiliğimize defalarca gittik. Bize delil getirin diyorlar; delili biz mi getireceğiz, Türkiye Cumhuriyeti devleti mi? Atatürkçü güya hepsi ama hepsi lafta. Son olarak Dünya Bankası Atatürk’ün baba evini yeniden yapmak için bize 30.000 Dolar kredi açtı, tam yapmaya başlıyorduk ki, kredi geriye alındı. Moralimiz çok bozuk yani. Bu Atatürk’e de, babasına da yapılan büyük bir vefasızlıktır.”
Bu sözler öğretmen Sabahattin Sezayir’e ait.
Sezayir’in yaşlılardan naklettiğine göre “Atatürk’ün dedesinin adı Kırmızı Sakallı Ahmet Hafız” imiş. Oğlu’nun adı da Al Rıza Efendi. Yaşlılar Ali Rıza Efendi’nin köye zaman zaman geldiğini, Atatürk’ün ise geldiğinin hiç hatırlanmadığını nakletmişler.
Atatürk’ün baba evinin yerinde şimdi küçük bir mermer tabela var.
Kocacık’lılar ümitle evi eski haline getirmek için yardım bekliyor.
Kocacık’tan dönüşümüz nedense biraz buruk oldu.
Bir dahaki yazımda sizlerle Manastır’ı; hani o daha önceleri 3. Ordunun merkezi olan ve neredeyse tamamen Türk şehri olan, bu gün ise 2-3 bin Türk’ün hayat mücadelesi verdiği o hicran şehrini gezdireceğim nasipse.
Şimdilik hoşça kalın.
YORUMLAR
İnanası gelmiyor insanın. O terkedilmişliğin resmini çekip bir bir Atatürkçü kurulaşlara yollamak lazım. Belki içinizde uyanan acının bir kısmını da onlar hissedebilir.
Saygılar sunuyorum bilgem....
Allaha emanet ol