Gün Güneş Mevsim İnsan
Bu güneşli havaları kaçırmamak lazım, dedim içimden. Ah ki ah yine ne çabuk geçti, döndü dolaştı yine geldi başladığı yere, yani:kış kapıda!
Gözlerden düşüncelerden kıskandığım güneşi nasıl kendimin oldururdum??? Sonra aklıma güzel bir fikir geldi; aklıma bir şezlong koyup uzatıverdim ayaklarımı güneşe karşı!
Güneş depolamak lazım da nasıl, yürüyüş alışkanlığımız bile yok; yok yani yook!
Öyle bir kısır döngü ki ayaklarım, zavallı gariban ayaklarım düşüncesiz gövdemi taşıyamıyor, hep şikayet ediyor.
Yüreyemediğim için kilo alıyo, kilo aldığım için de yürümekte zorluk çekiyorum.
Ee böyle olunca da hareket olmadığından kilo vermek ne mümkün. Alış veriş yapmamak mı lazım acaba???
ANCAK ÖYLE BİR MEVSİM Kİ O GÜZELİM MEYVALARA ELİMİZ GİTTİĞİNDE HAKİM OLAMIYORUZ KENDİMİZE. ŞİMDİ MEYVEDE DE ŞEKER VAR ONU YEME BUNU YEME!
Ne olacak bunun sonu? Hani Almanların kartoful dedikleri Erzurum’da ne deniyordu bakıyım bi hatılıyayım da yazarım... KARTOL. Onda da şeker varmış.
Oysa Almanlar; bir kaç aileden gördüğüm kadarıyla sofrada ekmek yerine haşlanmış dilimlenmiş patatesi yerler ana yemeklerinin yanında,
ŞiMDİİ ORTAKÖY’DE OLUP KUMPİR yemek iyi olabilirdi...
Yani şimdi alışveriş yapma! Hadi tamam da. Yine de ölmeyecek , hastalanmayacak kadar yemek zorundayız..
Bazen, köylüler zayıftır; neden zayıftır diye diüşünürüm: tek çeşit yerler, meyve de bol bol yerler ama doğada güneş altında ağır işler yaparken tarlada tapanda kilo alacaklarsa bile terle atarlar fazla suyu.
Onlar genellikle yürürler; bağlarını bahçelerini gezer, ürünlerini kontrol eder (yani köyün ihtiyarlarından söz ediyorum. Gençleri hiç sormayın) tarlaya yine kargalar üşüş mü KORKULUK ne halde???
Bazen görürüz doksanında nineler: sütle yoğurtla beslenirler ekmek de hamur da yerler ama çok da kilolu değillerdir.
Yine iş spora düşüyor etten çok sebze yemek gerekiyor. Köyde nerde öyle sık sık et almak etli yemekler yapmak! Ama ah köydeki GÜVEÇ bu son toplantı narin biberler patlıcanlarla ne güzel olur, ekşi kokulu domateslerle...Bir başka olur hani!!! Bahçeden taze sebzeleri topla doldur kocaman bir güvece eti de esrigeme toprak güveci ağzını da hamurla kapa ver fırına...
Hani içi tuğla, dışı toprakla sıvama bahçedeki iptidai fırın; ama barbeküler haltetmiş. Şimdi okumaya daldınız ama akşam yemeğinizi bir kontrol edin susuz kalıp yanabilir yanmasın benim yüzümden.
Her şey ateş pahasında hem de emek vaar, iştahla bekleyenler var: hayal kırıklığına düşmesinler, hiç bir hazır yemek ev yemeğinin yerini tutmaz. Zira ev kadını o yemeğe tuz biber yanında aşkını; masallarını,umudunu hayallerini, şikayet ve sitemlerini en çok da dualarını katmıştır!
Haydin eyvallah!!!
Ne yesem ne yessem; akşama ne yesem...;)
Yüksel Nimet apel
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.