- 640 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ALÇAL GÖNÜL…
Yurt tutarsın yücelerde alçakları görmezsin. Kimlik savaşın var benliğinle ne idim ne oldum ne olacağım sorguları idrak edemeden bir hava ile esersin. Ey gönül şan şöhret geçici sevda, met edilme havasına kapılma yükseklerin karı soğuk olur dona kalırsında cismini bulan cisim olmaz. Bir tek hakikati yaşatan O bilir halini…
İnce çizgi zamanda yol aldığımız. Koptuğun an çizgiden özünü kaydedersin. Biz geçici rüyaların renklerini siyah bildik. Aşkın ateşini tutuşturduğumuzda buza kesen gönlümüzü yanışı ile hakikatte beyazı gördük. Nuru fani gözlerimizi kör edipte gönül gözümüzü açtı. Gönül gözüyle seyreyle birde âlemi bak ne diyor.
Ham meyve pişmeden olgunlaşır mı? Dallarda seyreder toprağı, düşünmez birgün o toprağa düşeceğini, düşüşte özünü bulacağını… Zamana yayılır sızısı elif sızısı ser düşürür vav olur. Yanar özde, özgede kıskandıran bir bağ var akılları akıldan eder. Deli hali yadırganmaz onun deli hali faniyedir, bizde bakiye veli hali ayan olur.
Alçakları yurt tut göçerler çevrene konsun. Su gibi sade akıcı ol ki gönüllerin susuzluğuna hayat olsun. Seninle yeşersin tohum, fideler kol versin çiçek versin, çiçekler meyveye dönsün. Hamlık halini kim bilir olgunlaşmadan. Meyveye donanan kolların semaya, toprağa uzansın. Alçak gönül sızın duyan duymayana kulak olsun da meyvelerinin tadına varsınlar. Damaklarında kalan tatla özlerinde yansınlar. Bilsinler ki alçak gönülden yükseklere ulaşan bu meyvelerin arifler bahçesinden sulandığını.
Ey gönül sende hamsın, yan ve olgunlaş ta alçaklardan yer yut seni de deli bilsinler…
Ahmet Faruk Güvenç
20:06_28.01.2010