O SEN MİSİN / YÜREĞİN...
Benim senden anladığım yalnızca buydu…
Çalınmış bir çocukluktan geliyordu gençliğin… Belki de sırf bu yüzdendi anlamsız öfkelenişlerin. Bakardın çevrene zaman ilerlerken… Farkının farkına sarılırken onlarca beden…
İlk aşkın ilk duan gibiydi sana… Ellerini tutunca ellerin kan ağlardı… Hazırdın bir sözüyle ölmeye… Ve belki de bir daha ölüm sana hiç o an kadar yakın olamayacaktı… İnançlarına inanırdın her zaman… Vardı bir bildiğin ki ondan yaşardın ataleti… “ Zaman benim , mekan benim , aşk benim kime ne … Varsın assınlar beni bildiğim sebeplerle . “ Bu cümlelerle başlardın her doğan güne…
Yollar çekerdi seni… Oysa merakın yalnızca kendineydi… Severdin aynada gülümseyen suretini… Bakardın yanardı… susardın … haykırırdı… çünkü senin için hayat ; eski bir medeniyetten miras kalmıştı…
Dinlerdin herkesi… Senin için hayatta herkesin anlatacak bir hikayesi vardı… Gece olunca çökerdi hüzün , yalnızlık, acı, dudaklarında tek kelime “ teker , teker gelin “ derdin…
Dostların mabedindi senin. Yalnızca bir tanesi denizin en altında bir inci olabilecekken , çakıl taşı olabildi… Geriye kalan diğerleri kıymetlindi… Duvarlara yazı yazmak , dağıtmak saçlarını esen rüzgarda dağıtmak ve bir kadın bedeninde doyabilmek kadar hasrettin aşka… Zaman , zamansızlıklarını yakaladı…
Şimdi hasret bir şehirde içiyorsun geleceğine… Yol nere gider bilinmez ; belki de bir kıyı meyhanesinde şu şarkıyı söyler bir kadın sana ;
“ bir an için çıksa hayatında
Yanık tenli omzunda…
Haykırsam maziden uzaklardan
Şu anda yanında
Deniz rüzgara karışmış güneşte
Martı sesleri vardı gülüşlerde
Sen geçerken sahilden sessizce
Gemiler kalkar yüreğimden gizlice…”
Şimdi sen git gidebildiğin yere…
Benim senden anladığımdı bu… Ya zamansız merhaba ya da ansız tebessümlerinle gel bana…
19 Temmuz 2008
NeNa
YORUMLAR
zamansız zamanlara ithaf olsun ozaman bu yorum ;
İlkbaharla taşan, akan, sürükleyen, coşkun dere, beni al ve Karadeniz’ime götür. Ona kat, ona bağla, o yap. Koca denizde, ben bir köpük, soğuk sularında bir arayış, zamanın içinde bir kayboluşum bu sabah.
Yıllar önce tanıdığın birini, yeniden görürmüş, kaybettiğin bir anıyı, tekrar hatırlarmış gibi gözlerini aç sabaha. Kırlarda dolaşırken, deniz kenarında yürürken yaptığın gibi dön kendi içine ve bak, senin anlamın ne?
Seni sen yapan, seni, anlamlı kılan her şeye bir bir bak. Bak ki varoluşunu hatırla. Sen önemlisin ve bu yüzden varsın.
Olan olmuştu artık, direnmek yanlış, haykırmak imkânsızdı. Şimdi beklemek sonsuz, beklemek zamansız bir uçurum…
Gitmek aslında öylesine kolaydır ki, tahammül edilemeyen gidildiğinde eksikliğinin hissedilmemesidir. Aslında size göre olmayışınız dünyanın sonudur, ama aslında bir küçük ayrıntıdır birçoğunun yaşamında. Size felaket diğerine sıradan olabilir.
Bu yüzden gitmek kolay, dönmek zordur. Karşılaşmaktan korkarsın boş bakışlarla ve özlenmemiş olma ihtimali sıkıştırır nefesini.
Uzun zaman oldu görmeyeli seni. Sen uzaklarda hep vardın. Belki değişmeyişin, beklide sonsuz değişimin acıttı beni. Aslında aynıydın, ama bir o kadar da yabancı. Benim diyebildiğim her şey şimdi çok gerilerdeydi. Umutlarım, hayallerim, korkularım. Senden gidince hepsi yok olmuştu sanki. Şimdi sen tanımadığım bir garip zaman, ben seni unutamayan incinmiş bir insan. Daha önce anlamamıştım gerçekleri. Daha ne çok gidiş vardı kim bilir hayatımda ve ne çok dönüş. Ne kadar inansam da farklı olduğuma, gerçek olan hep aynı oluşum. Bir zamanlar benimdin, şimdi benim haricimdekilerin. Yüzler seni bir yerden hatırlıyoruz gibi, ama bakışlar kaçamak.
Öyle durmuş bakıyorum sana, öyle yalnız öyle çelimsiz duruşun. Sanki benim yıllardır hayalini kurduğum değilmişsin gibi. Nefesinin sıcaklığını hisseder gibiyim ve bakışların öyle derin, öyle acımasız.zamansız zamanlar gibi.....üzdüm yine dimiiii... yada hüzün diyarına götürdüm ...üzgünüm bu hale bu moda sen soktun ...
gel...ne olur gel..
ne düşünecek düş kaldı belleğimizde
ne görülecek hayal..
ne ben artık kendimdeyim.
ne de sen doyasıya yaşıyorsun kendini bende..
azad et artık tutuklu hallerimin yosunlaşan hücrelerini
beni tragedyaların mavilliğine sal, kırık kanatlarımla
Sen üzülme,
Yeter ki sen üzülme,
Seni içinden silecek hücreyi, kangren diye alırım
Yarı yolda bırakacak kalbi
akbabaların kirli gagalarına bırakırım gülüm.
Seni unutmak tanrıya isyandır,canım
Bil ki ben sana şah damarından bile yakınım
Şimdi çöl ortasında ki bir serap çılgınlığına
Uyak düşüyor gözlerim.
Gel.
Ne olur gel.
Tanrı; nın kutsal saydığı tüm kitaplar üstüne
Seviyorum seni
Gel
Yine bir ezan sesinde bekleyeceğim seni
Çoban yıldızı veda etmeden ayın şavkına,
Gel
Yakamozlar saklanmadan denizin dibinde
İçindeki yarını bana taşıyarak,
Gel
çok güzel çalışmaydı nena..yüreğine selamlar
yazıyorsun.....yazdırıyorsun..............aspendos
izninle bazı yazılarının çıktısını alıyorum ve çalışma arkadaşlarıma okutuyorum,bir nevi yazım tekniği,mühteva
ve o içten ve duygu yoğunluğunun güzel bir yalınlıkla anlatılması vb...noktalarda tartışmalar yürütüyoruz.
bu yazına arkadaşlarımın ortak duygularını aktarıyorum.
"NENA her yazısında biraz daha edebi derinliğe ulaşarak hayranlık uyandıran bir yaratıcılık sergiliyor.
tarzı ve uslubu mükemel.çok içten duygu yoğunluğunu yakalıyor.
daha bir çok tespit.....
yine harika bir yazı
saygılarımla
Güzel bir nağme vardı, inliyordu sanki. Bir ney'den çıkan kudsi bir sesti haz veren. Duygular sevecen ve vefalı olmasına rağmen, karşılığında bir vefa görememişsiniz anlaşılan. Şu anda gözle gördüğün aldatmasın seni. İnşaallah dileklerin kabul olur. Hazreti süleyman A.S. Asasına benzemez beklentiler. Saygılarımla. Güzel yazınız için tebriklerimi bıraktım sayfanıza.
sevgi yuregınden sevgı sozcuklerı yuregınden eksık olmasın..
Çek derin duygularda dolşır gemı dalgalara aldırmadanhiç bir seyı gormeden sadece sevgi duyguları için hep yaşıyor..İçi dısına vuruyor..bu sevgı çok yuce hiç engel tanımıyor.Varmıdır gerçek hayatta sevgıyı bu kadar hısseden yaşayan?
Kalemine saglık....
Sevgiler...
İlk aşkın ilk duan gibiydi sana… Ellerini tutunca ellerin kan ağlardı… Hazırdın bir sözüyle ölmeye… Ve belki de bir daha ölüm sana hiç o an kadar yakın olamayacaktı… İnançlarına inanırdın her zaman… Vardı bir bildiğin ki ondan yaşardın ataleti… “ Zaman benim , mekan benim , aşk benim kime ne … Varsın assınlar beni bildiğim sebeplerle . “ Bu cümlelerle başlardın her doğan güne…
--------------------------------------------------------------------------
Canım canımmmmmmmmmmmm harikasın.Sabah sabah ruhumu doldurdu yazın.İlk aşk,ilk yanmak,ilk acı ataletli bile olabilmek uğruna,dua gibi görmek yaaa sen birtanesin .
Canı gönülden kutlarım kraliçem Nena farkıyla yine akıcı,aşkın bu kez ilk olanına dair anatonomisini çıkarmışsın.Beğeniyle okudum.
Dünyanın en güzel Gülleri yüreğine en içten sevgilerimle.
aşkın neresinden başlarsa başlasın insanlar hep aynı noktada buluşuyorlar biz de bunlara yazılar yazıyoruz anotomisi , yaşanmışlıkları ,yaşananları hep ortak noktada buluşuyoruz aslında aşkın dili hep aynı kalıyor...
ben yazarımızı kutluyorum içinden geçenleri ruhunu bu kadar güzel satırlarla bizlere yansıtıp paylaştığı için...
anladık yada anlamadık aşkın dili hep aynı paylaştıkça...
tebrikler dostum...
…ve
kendim yapardım oyuncaklarımı,
düşlerimi gizlerdim babamdan
kavak ağacından tekerlekleri
ıslığımdan kornası olurdu,
usulca sürerdim çatlak topraklarda
ne çok devrilirdi
senden yoksun arabam.
ne petrol tanıdım
ne asfalt,
terimle doldururdum çukurları
avuçlarımda toprak
ağzımda su;
kalbimde seni taşırdım
incinmesin diye bileklerin
yollarını tırnaklarımla kazırdım.
en güzel oyuncağımla buluşurdum altında güneşin,
vura vura çevirirdim
kollarım yorgun
bacaklarım ağrılı
tükenirdi nefesim,
yine de uçardım
beni uzaklara götürürdü o paslı halka.
ve yuvarlak olduğunu
öğrettiğinde
öğretmenim
ondan da umudumu kestim
çemberimi taşlarla ezdim
ben bu dünyayı düzgün bilirdim.
ne dam gördüm
ne yetim hane,
evim engin ovalar
yatağım topraktı,
saçlarımı her kestirdiğimde
umutlarım uzardı.
bakmayın öyle kesmeyim
bıçak gibi,
ürkütmeyin yine;
kötülüğü kötülere çoktan attım,
yılana bile kendi suyumu veririm
kararıp düşmüş omuzlarıma
yele gibi saçlarım.
kükreyemem.
büyüyemem
ben
çocuğum işte...
NENA,
Yazarken kanadımı parmakların bilmem ama
Benim yüreğim sızlıyor şimdi…