Erguvanlı MOR kadın
Erguvanlı mor kadın
ERGUVANLI mor KADIN
Kendisini Erguvanlı mor bir mevsim olarak düşleyen kadını düşlerken, ona ne giydirsem ki terddüdünde önce turuncu; evet turuncu dediysem de vazgeçtim.
Turuncu şımarık, mavi gitgide çeliğimsi bir hal alan üşüyen ama yine de parıltısını kaybetmeyendi Soğuk soğuk parlamasına üşütmesine izin veremezdim. Yeşil dedim. I,ıh o da değildi, kadın gençti ve de yas tutmadığına göre siyah da olmazdı; ama siyah asildi, siyahla beyaz arasında kaldım ki yine mütereddittim.
Çok sessiz sakin ağzı var dili yok bir hatundu.
Gerçek olmayıp düş olduğu içindi şirinliği. Henüz daha canına okuyacağımın farkında değilken onu her kalıba her renge boyayacağımdan, ama asla mora sadaktsizlik yapmayacağımdan habersiz mutlu gibiydi
Düşlerinden düşlediklerimden farklı olamazdı o Eguvanlı mor kadındı, mor da soğuk bir renkti ama, mesela bal köpüğü; kahve köpüğü az da olsa üşüyen içini ısıtabilirdi.
Düşlediklerini bana fısıldadığının farkına varmayan, düşlerimden habersiz cılız bir ihtimalle de olsa hayalimde yaşamaya ve yaşatmaya çalışırken merhamete geliyorum!
Üşüyen düş, eflatun, mor kadına azar, azar azar; turuncu zerk ediyor, çeşitli nüanslarla mizansen yaratıyordum.
Ta ki altında oturduğum ağaçtan mor bir dutun tepemden aşağı düştüğü ana kadar.
Ancak mevsimi geçmişti.
Belki Böğürtlen. Dağ armudu, Çocukluk yemişimiz Dağdağın, alıç kızılcık ve dağ çileğinde hayat belirtisi olabilirdi. Kuşburnu, bunun yanında adını bilemediğimiz şifalı yemişler patikalarda, köy yollarında, dar geçitlerde mezralarda biz burdayız bizler buradayız; ve dağ çileği iştah açıcı rengi ve kokusuyla: en güzel reçel benden yapılır, kokumuz hiç bir meyvede yoktur der miydi diye düşünürken içimi tatlı bir his kapladı ve bir an duyguların rayihasını hissettim.
Görsellikleri ve kokularıyla mevcudiyetlerini hatırlatabilir,
hazan kırmızısına sarıya, yeşile inat sürpriz yapabilirlerdi.
Düşündüm de ne kadar zengin ve donanımlıydım, hayallerim düşlerim, anılarım acı, tatlı her şey insan olmanın faydaları, insana bahşedilen güzellikler her şey vardı da bir tek hoş görü yoktu. Var olanı türlü çeşit kılıklara sokar akıl süzgecinden geçirmeden çeşitli renklere, kokulara bulayıp, düşleyebilirdik olmasa ne kadar tatsız olurdu kimbilir hayat
Yüksel Nimet Apel
06/Ekim/2015/Salı/Bodrum
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.