- 484 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan En Değerli Varlıktır!
Hiç size emeğinizden, çalışmanızdan, bir değer üretiyor olmanızdan ötürü baş tacısınız derler mi? Demezler. Çünkü bu nokta en hassas sömürüldüğünüz yer olmakla unutturulmak istenen bam teli olan yerdir de ondan. Bu nedenle sözler hep hassas noktanın çevresinde dolaştırırlar.
İnsan en değerli varlıktır! İnsan Allah’ın yarattığı en değerli varlık oluşuyla başımızın tacıdır! Sizi kandırmanın, size damardan işlemenin ve sizi Allah ile aldatmanın yanında; sizi, size ve topluma yabancılaştırmanın bir yolu da budur.
İnsanın baş tacı olmasına eyvallah. Allah’ın yarattığı varlık oluşuyla değerli olmasına da eyvallah. Amma böyle olduğu için baş tacı olması, kocaman bir yalandır.
Önce Allah’ın yaratmasında, değerli değersiz olmaz. Bu bir. İnsanın başlı başına yaratılmış olması, doğal süreçler içinde hiç salt başına bir değer ortaya koyamaz.
Kendisi de yaratılmış olan doğa, kendi belirimiyle kendi içindeki olaylaştırdığı süreç durumlarının hiç birini baş tacı edip, bir diğerini ayakaltı etme mantığıyla işlemez. Bunu bu şekil temel bir durum olarak ele almak zorundasınız. Bu da iki.
Bu salt organik doğada böyle değil, ilk ortaya çıkan sosyal yaşam bile bu eksenle ortaya çıkamıştır. Böyle bir eksenle sosyal yapılar asla ortaya çıkamazdıda. Siz hiçbir sağlatma hareketine girişmeden; hiçbir üretim hareketine girişemeden birbirini baş tacı eden sosyo-toplumlar gördünüz mü?
Eğer Allah’ın yarattığı varlıklar olmakla "baş tacı olunacaksa", sinek te, eşekte, çamur da baş tacı olmak gerekirdi. Bu da üç. Çamuru ve irini, caniyi, firavunu Allah yarattı diye baş tacı eden var mı? Konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum.
Eğer illa insanın baş tacı olması gerekiyorsa bu baş tacı oluş, insanlar arası bir ilişkiden ötürü doğan hukukilikten kaynaklanır. Yani "baş tacı olmak" ne yaratılmaktan, kaynaklıdır. Ne de yılanın baş tacı olmaması yılanın Allah tarafından yaratılmamasından kaynaklıdır.
İnsanın birbirine bağıntılarsan olması sürece sosyal yaşamla başlamıştı. Ve toplumsal yaşamıyla da doruklaşmıştır. Sosyal bağıntı ve toplumsal ilişkilersenlik içinde olmayan insanların bırakın "baş tacı olmasını", hiç bir değeri yoktur.
İnsanın ilk sosyal ilişkisi, insanın baş tacı olmasından değildi. Tekil insanın doğa karşısındaki çaresizlik ve yalnızlığı vardır. Bu nedenle insan; sorunlarına, doğadaki dış tehdide karşı büyük olma, güçlü olma türü, nedenle; bir arada ve birlikte ortaklaşan sağlamalarıyla girişmektedirler.
İnsanlar avcılık toplayıcılık içinde olduğu dönemlerde yeme, barınma, savunma, çocuk bakımı vs. türü sağlanmalarını karşılıklı güç birliği; karşılıklı eylem ve karşılıklı çaba harcamanın birleşme yükümlersen liği oluşundan; zorunlulukla bir ortaklaşma ortaya koydular.
Süreç, insanların temel gereksinmesinden kaynaklı olan bu ihtiyaçlarını, sosyal yapılı sağlatma yaptı. Sosyal yapı kendi bağlarsan lığını grubuna; karşılıklı üreten ilişkiler içinde yükümlersen bağ yapmakla, kendi sosyal sağlasan sürecini; toplumsal üreten ilişkiler aşamasına getirdi.
İnsanlar toplum içinde; fırında ekmek, topraktan tuğla, deriden kundura, fabrikada da bilgisayar vs. oluşla bin bir farklı kullanım değeri ve bilgi, teknik, teknoloji, araştırma geliştirme, tasarım yapmak, ya da bunların hizmetlerini vermekle karşılıklı emeklerin kullanım değerlerini değişirler. Baş tacının ana imleyeni ve tek ana sebebi budur. Gerisi, idealize edilmesi bu aşamalardan sonradır.
Yani toplum içinde bir kesim insan, kendisi için ekmek üreteni, kendi için elbise üreteni bildiği için, o da kendisine ekmek, elbise üretene ve güvenliğini sağlayanlara; araba üretir, sağlık üretir, eğitim üretir vs. Bu yüküm ve çevrim karşılıklıdır. Biri olmadı mı, diğerinin de olmayacağı açıktır. Bunlar olmadı mı, baş tacı olmanın; oturabileceği, konumlanabileceği hiçbir yer yoktur.
İzin verinde şu ironiyi yapayım. Baş tacı olduğunuz için kimse size akıllı telefon üretmez. Eve ekmek getirmediğiniz zaman eşiniz sizi "baş tacı olmanızla", terk etmemezlik yapmaz. Toplumlar böylesi öznel absürt yargılar üzerine oturmaz.
Toplum içinde üreten insan işte böylesine üreten ve karşılıklı bağıntılarsan olan emeğinden ötürü kıymetlidirler. Ve insan toplum içinde bir değer oluşturmakla ancak değer olur. Ve eğer illa denecekse ancak ve ancak insan bu nedenle ve bu üreten, değiştirilebilir olan emeği nedenle baş tacıdır.
Değilse sokakta ölen insan, Afrika’da, Orta doğuda ölen insanlar afaki baş tacı oluşla kimsenin umurunda olmamaktadır. İnsanlık ve insan hakları, üreten emeğin kendi tükettiğinden fazlasını üretmekle; aciz, güçsüz olan durumlara da çeşitli nedenlerle yardımını yapabilmeye başlamıştır.
İnsan üreten ilişkilerin paylaşım aşamasıyla onca birçok yol süreçler ortada iken, köleci üretim süreci içine girdiler. Bu kez de paylaşım süreci ürettirme sürecinin kendisi olmuştur. İnsan sömürüyü ortaya koyarak diğer insanı; “Allah’ın yarattığı olmakla baş tacımdır" demeden önce sömürmeye başlamıştır.
İşte bu eziklik, toplumların seçim yapan demokrasisi içinde ezilen insanın onur ve gururunu okşatmak için iş birlikçilerin; “baş tacı” söylemleriyle ezilenlerin, ezilmelerini uyutup uyuşturma, alkışlanmasına dönüştürmüşlerdir. Bunu alkışlayan insan kendinin sömürülmesini alkışlıyor. Demokrasi içindeki insan Che Guevara’nın dediği gibi bilmezi olduklarından; "az anlayıp, çok inanıyorlar".
Yani insan üreten ilişkilerin artık değer üretmesi sonrasında üretemeyenlere, zorluklar içinde kalana karşı, insanlığımız ve insaniliğimiz hüccet etmiştir. Değilse avcılık toplayıcılık dönemindeki insanlar, tutun ki "insanı baş tacı" saysalar bile diğer dış grup insanlara yardım etmeleri kendi ve doğal ortam zorunlulukları karşısında olanaksızdır.
Kısaca toplum içinde ve sosyal yapı içinde, “bir baş tacı” varsa; işte bu üreten ilişkilerinden ve karşılıklı bağıntılarsan olmasından sonraki gelişme ve artı değerler birikmesinden ötürüdür ki; baş tacı olmak söylemi aldatma olmadıkta ancak bunların üzerine yücelen bir hasleti öznellik olabilecektir.
Değilse girişteki söylem gibi yalancı, sahtekâr ve aldatan oy avcılığı oluşuyla; aklı, bilgiyi, düşünmeyi karartan söylem olmanın kapsamı dışında, bir “baş tacı” olan yoktur.
İnsanın baş taç’lığı, toplum içinde karşılıklı üretime konu oluşla değişilen emeklerin üreten ilişkileri nedenle olduğunu bilmek; kendimize yabancılaşmak olmamakla, değerli ve önemlidir. Bunu bilmek kaydıyla, ancak; "insan Allah’ın yarattığı en değerli varlık oluşuyla başımızın tacıdır" demeniz; bu hali düşünmeyle olasıdır ki bu hal üzerine insanı baş tacı sayabilirsiniz!
05.10.2015
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.