- 1029 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Karanfil bed renk olur...
Evvelki gün, akşam üstü rutin şehir yürüyüşümüzden sonra öğretmenevine uğramıştık.Yaşları altmışla seksen arasında değişen emekli öğretmenler, o ihtiyar delikanlılar,aşina yüzler,maarifin yılmaz neferleri beni gördüklerinde hep yaptıkları gibi: "Ooo… Deli oğlan gel, hoş geldin, neler yapıyorsun gari?" babından girizgahlar yaptılar, çaylar söylediler.
Emekliler hiçbir yerde dinlenmemenin hüznüyle, ancak birbirlerine dert döküyorlardı.Yeni birini yakaladıklarında onun hiçbir şansı yoktu, olanca öğretmenlik anılarını beş on dakikaya sığdırıyorlardı…
Laf lafı açtı, sohbet muhabbet gırla.Tıpkı öğrencileri gibi hepsi aynı anda konuşmaya çalışıyor, ben arada sert öğretmeni oynuyorum:"Yavaşın bre muhteremler, kafam karıştı teker teker konuşun, aaa!" diyorum.Bu defa da suçlu çocuklar gibi yüzlerini yere çevirip susuyorlar.Hallerine otur ağla...
Derken yine bir çocuk merakıyla elimdeki karanfil torbacığına gözleri ilişti.
"Mehmet Hocam hayırdır, bu ne kadar karanfil böyle, ne yapıyorsun bu kadar karanfili?"
"Valla söylerim ama sizi ilgilendirmez, hem biraz da ayıp."dedim, hınzır bir gülümsemeyle.Zokayı yutmuşlardı, bu defa iyice işkillendiler:
"Yahu hagget neyse de bre, merak ettik."
"Öğretmenim kem küm, bu şey içindir."
Hep bir ağızdan "ney!"
"Yahu malum yaşlanıyoruz, iyi geliyormuş, fanfinifinfon da, anlayın gari…"
Amanın vay kâfir gominisler, hepsinin de gözleri parladı:
"Nasıl yani, karanfil he, o işe he, iyi geliyormuş he?"
"Aynenconvayne janım"
"Nasıl kullanacagız hele bi deyive bakem"
"Diyeceğim, ama önce kullanımla ilgili bir hikâyem var onu dinleyin."
"Tamam dinleyoz."
"Efendim bendeniz, bir zamanlar eczacı çırağıydım.Sizin hesap, bir gün ablanın biri geldi."
"Eeeee.."
"Dedi ki: "Aman eczacı bey oğlum kulun kurbanın olayım, on çocuk doğirmişem, hâlâ doğurirem,itin olam oğul bana bir ilaç, bir çare gösteresen. Yeter, Toros tünellerine döndü içim dışım vallah."
“Sen de artık uzak dur amcadan teyzem ya?
“Olmaz oğul Allah’a ne derim sonra, kocanın karı da hakkı vardır , kırıklık mı yapsın adam bu yaştan sonra, ne yapak katlanacağız artık, Allahın emri.
"Tamam teyze, bak şu ilacı ilişkiden önce rahimin ağzına koyacaksın, tamam mı, anladın mı? dedim.Teyze, çocuk oyuncağı o iş deyip sevinerek gitti."
"Eeeee ?..."
Eeee’si şu: Kadın ikinci gün damladı eczaneye, boynunu büktü:
"Oğul be Rahim denen namıssız ilacı ağzine almir, vallah avrat tadı çok acı di..."
Ben gülmekten yerlere yatıyorum.
"Ne amcanın ağzına mı koydun ilacı?
"Koydum da ha bu namıssız Rahim, benim herif, çok acı diye yalamadı ilacı..."
* * *
Anladınız mı devrimciler?
Bizimkiler hikayeyi tutmamış olacaklar ki hiç gülmediler, ha babam karanfille ilgileniyorlardı.
“Yahu hoca deyiver nasıl kullanacağız bunu.”
Çiğneyeceksiniz öğretmenim, çiğneyip yutacaksınız, bak bakalım ortalık Kel Ali’nin bağına dönüyor mu dönmüyor mu?
“O derec e yani?”
“Eeeee…Ne zaman yiyelim?
“Hemen şimdi, hazır bir yığın da elinize geçmişken davranın!”
Onlarca yaşlı adam kütür kütür karanfil çiğnemeye başlamıştı, oy gariplerin gözlerinden yaşlar gelmeye başladı...
“Yani memet hocam diyorsun ki bu gece dam üstünde dam kalmayacak!”
“Kalır mı be hohoyt!”
Karanfil ihtiyarların ağzını gözünü iyice uyuşturmuş, artık dudaklarına hakim olmaz hale gelmişlerdi.
“Yahuuuuu meeeeeeeemmmeet hoooooooooooooca..aaaaghhu”
Gariplerin dili dönmez olmuştu.
“Bakın, yarın yoklama alacağım, bakalım kale fethetmeden gelen olacak mı?
“Seeeen biiize güüüüvvveeeennnnnnnnn…”
“Haydi Allah’a ısmarladık yiğitler, gazanız mübarek ola!” deyip çıktım, pencereden bir daha baktım hâlâ ağlaya sızlaya çiğniyorlardı acı karanfilleri…”
İkinci gün ihtiyarlarla işin şaka olduğunu fian anlatmaya gittim.Daha kapıdan girer girmez bir alkış tufanıdır koptu.
---Hay Allah senden razı olsun Memet Bey oğlum, valla unutmuştuk, biz eskiden bir şeyler yapardık ama ne, diye hep sorardık hanımla birbirimize, hatırladık, hem de ne hatırlama…
---Şaka yapıyorsunuz...
---Valla be ya, ne şakası, ikişer kilo karanfil ısmarladık Aktar Hacı Hasan’a
---Babana dedene rahmet olsun, avuçladığın altın olsun Memet Bey oğlum, oh be dünya varmış, yengenin de selamları var hasseten…
İyice aptallaşmıştım, yahu bu kekolar psikolojik olarak mı güçlendiler nedir, ne yapar karanfil adama be?..
Çaylar içildi, sohbetler edildi, teşekkürlerin biri bin para…Tam vedalaşıp gidiyordum kasadaki delikanlı:
“Mehmet Hocam hele gel, bak ne diyeceğim?
“Buyur Nihatçığım.”
"İhtiyarlar iki saattir seni işletme planları kuruyorlardı, ne yaptılar?"
Nihat olan biteni öğrenmiş, bir bir anlattı.
Vay namıssızlar, işin aslı anlaşılmıştı; meğer yengeler bunlara zerre yüz vermemiş, iyice bir fırça yemişler, onlar da erkekliğe şey sürmemek için beni kandırıyorlar güya…Ülen beni bilmezler, haftaya Maraş biberi fantezisini yutturayım size de aklınız başınıza gelsin…
Mehmet Binboğa
Eskişehir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.