YALAN!
YALAN
Şu sanal da ne sanal insanlar geldi geçti yüreğimizden. sanal derken sadece face değil. MSN, Camfrog, Sesli sohbet odaları, web siteleri, forumlar, haber siteleri, face-book, Twitter vs vs.. Hayal meyal hatırlıyorum bu insanlarla dostluk ilişkilerini hepsi yalanmış tıpkı yalan dünya gibiler..
Ha…. yok mu faydası iki elin parmak sayısını geçmez yarım veya tam kurulan dostluklar. Yarım ne? Tam ne? Yarım dediğimiz kendi haline bıraktığımız birkaç arkadaş, Tam ise iyi kötü her zman yanımızda olmaya çalışan yanımızda , yanında olamasakta teknoloji aracılığıyla alo deyip nasılsın dost diyebiliyoruz diyorlar.
Bu gün Sayfalarında 0- 5000 bin kişi ile arkadaş olanlar acaba bu sayı içinde kaç tanesi ile can olmayı canan olmayı becerebiliyor Yalan!. Gerçek hayatta benim 280 arkadaşım yok , yaşadığım il de 280 değil 3 arkadaşım can dediğim dostum yok!... Kısaca insanların kendi ailesinden olan kişiler ile bağı kopmuş biz sanalın ağ bağlantısından dost, akraba arıyoruz Yalan!...
Çok kalıcı değiliz; bize bu alem hancı.
Hepimiz misafiriz, ev sahibi (sanal) yabancı
Osman Onuktav
YORUMLAR
Herkese değer verilen bir kültürde, birey, dostluğunda, verilen değer kadar değer verme refleksine, anlayışına, rahatlığına ve inancına sahip olur...
İçinde yaşadığımız kültür, bu anlamdaki bir çok değeri içselleştiremediği, özümseyemediği ve hatta kurumlaştıramadığı için, birey, değerlilik bilincini bütünlüklü olarak taşıyamaz, yansıtamaz...
Bunun başta ekonomik, sosyolojik ve dolayısiyle politik kaynakları veya nedenleri vardır...
Kısacası, birey, toplumdaki bir çok yarılmaların, uçurumların, hatta eşitsizlik ve adaletsizliklerin bir yansıması olarak, ilişkilerinde bunlardan dolayı tutarsızlıkların, güvenilmezliklerin, inanılmazlıkların öznesi olmaktan kurtulamaz...
Geldiğimiz noktada durum daha da vahim bir hal aldı; bireylerdeki yozlaşmayı görmemek, nedenlerini fark etmemek mümkün değildir...
Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk toplumu, gösterilen idealler yönünde göreceli de olsa 'kaynaşmış bir kitle' olma niteliğine sahipti...
Zamanla değerler çarpıtılır, yozlaştırılırken, kurumlarda başlayan bu süreç, sonunda bütün toplumun dokusuna sindi, ne yazık ki...
Şimdi bunu demokrasi ideali çerçevesinde yapmaya çalışıyor olsak da, dünya gerçekleri karşısında ekonomik, sosyolojik, politik yetersizliklerimiz nedeniyle bir türlü rayına oturtamıyoruz...
Tabii, elin oğlu da boş durmuyor bu arada; Türk toplumunu parçalı bir yapıda tutmak için elinden geleni yapıyor...
Mesele anlaşılıyorsa, yapılacak işler de fark ediliyor demektir...
Özetle, parçalı yapıyı zayıflatan, birliği bütünlüğü geliştirip güçlendiren, duygusal ve beklentili olmaktan uzak bir anlayış, bizi daha tutarlı, mutedil ve güvenilir, inanılır kılacaktır...
Ben böyle yorumladım...
Teşekkürler...
Saygılarımla.
KAFKASİ
Atilla Kardeşim altına imza atacağım yorumunuzla sayfaya renk kattınız.
Doğru tesbitler.
Saygılarımla.
çok doğru sayın hocam..dostluklar riyakarlıklarla dolu ..dostluk diye bir şey bu alemde çok az..amaçlar gayri meşru...çirkin..birine değer veriyorsunuz dahaiki gün geçmeden maskesi düşüyor..tutarsızlık hat safhada...sonsuz saygılarımla sayı hocam...
KAFKASİ
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Filiz hanım öncelikle ben hoca falan değilim. tabi siz yüreğinizden gelen hitap şekli ile '' hocam'' dediğinizi biliyorum. Ben insanları değil bir taş yontucusuyum yani taşa şekil veriyorum, insanlardan alamadığımı veya insanlara veremediğimiz taşa veriyorum..
Dünya da ki ülkeler arasında arkadaş veya dostluk Türk milletinin kültüründe barınmış bu barınma bu gün sizin de dediğiniz gibi yıkıma hüsrana uğramış. Düşünün kişinin öz ailesi bile evladını, babasını, kardeşini hüsrana uğratıyor, bu tavır kendi ailmde olmasa da cevremizde görüyor ve yaşıyoruz. Ha yok mu var tabi öyle kişiler var ki öz kardeşten öte öyle dostlar var ki ebeveyn den öte..
Rabbim bizi samimi dostlukla kurmayı nasip etsin..
Saygılar
Öncelikle uzun zamandır yazılarınızdan uzak kalmıştık bu yazınız özlem gidermek adına önemliydi ve iyide oldu. ama bu arada ilginç bir şey de oldu,oda yazınızın sayfaya düştüğü anda yazıya biran evvel girmek için hamle yaptığımda sayfanızın hemen açılmamasına öfkelenmem oldu.Oysa farklı siyasi görüşlerin insanlarıyız niye sayfanıza biran evvel girmek ve yazınızı okumak isteyeyim ki tuhaf!?
Uzatmayayım nihayet sayfanıza girebildim ve yazınızı okudum. Acaba Osman hocam söylediklerinde haklı mıydı? Bu sayfalarda ki dostluklar sanal mı gerçekten!? Sonra da düşündüm eğer sanalsa niye dostumun yazısını ve ismini görünce keyiflendim? Teknik nedenlerden ağırlaşan sayfasına hemen giremeyince niye öfkelendim? Bunun birçok nedeni ve açıklaması olabilir. Ama sanırım en önemli nedeni yüz yüze görüşmesek de kelimeler yoluyla iletişim kuruyor olsak ta yinede ortada bir dil var yani gönül dili kendi adıma söylüyorum sizin gibi kaliteli bir insanla kelimeler yoluyla irtibat kuruyor olsam da doğrusu oda bana yetiyor. Emin olun dostum bazen insan sanal olmayan yaşamda burada kurduğu iletişimi en yakınlarıyla bile kuramaya biliyor. Daimi olmayabilir ama burada kurulan dostluklar da nicelik boyutuyla çokta sanal değil. Kısacası dostlukların samimiyeti tartışılabilir ama işin içinde duygu varsa yalan yok demektir.
Saygı sevgilerimle
KAFKASİ
Serhat bey kardeşim. Dün gece sitede yaşanan talihsizlikler haliyle bizide gerdi.. Demek ki kurulan dostluklar arkadaşlar arasına internet bile engel oluyor.
Gelelim konuya güzel şeylerden bahsediyorsunuz yaklaşımlarınız olumlu. Ben genel olarak hem kendi başımdan hemde gözlemlerimden yola çıkarak böyle bir serzenişte bulundum.. Toplumumuzun en büyük sıkıntısı dürüst olmamak, samimi olmamak, eee haliyle samimi olmayan bir toplumda dostlukların baki kalması uzun sürmez.. Çıkar ilişkilerine dayalı arkadaşlıklar dostluklar kısa vadede biti veriyor.
Sanaldan bahsedelim az , üye olduğunuz bir sitede üyeler ile iletişime geçip aylarca, hatta yıllarca sohbet ediyoruz , bir birimizi şahsen değil gıyaben tanıyoruz, telefon sohbetleri etmeleri başlanıyor gel zaman git zaman yüz yüze görüşmeler başlıyor aa bir de bakıyorsunuz ki sanalda tanıyıp kahraman ilan ettiğiniz zat sizin sırtınızdan yararlanmaya başlıyor. Veya gün gelirde üye olduğunuz siteden ayrıldınız, ara verdiniz dost dediğiniz kişiler sizin yokluğunuzu fark etmiyor, etmiş olsalar telefona kaydettiği arkadaşını arayıp hayır mı şer mi sorar. Demek ki sanal daki arkadaşlıklar sitede başlar sitede biter… Bu internetteki tüm sosyal ağ siteleri için geçerlidir..
Gerçek ortam zaten anlatmaya değmez.. Kendi düşüncem yalnız kalmak bu devir de en güzeli, dik durmak, yalakalık, yandaşlık, eğriye doğru demek, bizim tarzımız olmadığından ya öteleştiriliyoruz ya da biz öteliyoruz ..
Sehat kardeşim her merhaba değimiz kişiye arkadaş, dost dersek arkadaş ve dost kelimesini çiğnemiş oluruz. Yok mu uğruna ölebileceğimiz dost, arkadaş var tabi.
Gelelim siz ile aramızdaki iletişime hakkınız da ne dersem yalan olur , yazılar bazen insanın aynasıdır yazılarınızdan, yorumlarınızdan yola çıkarsam sizde ben gibisiniz. İnşalalh bir gün yüz yüze görüşmemiz nasip olur da daha detaylı konuşur cemalimizde ki mimikler ile samimiyetliğimiz yansır yürekelere.. Tabı bu yukarıda yazdıklarım ne sizin yorumunuza yeterli ne de benim anlatmak istediklerime , Bu konuyu anlatmak değil yaşamak lazım..
Saygılarımla..
Serhat BİNGÖL
Osman hocam; Öncelikle açıklayıcı cevabınıza teşekkür ederim. Sözünü ettiğiniz dün yaşanan talihsiz olayla ilgili bir bilgim yok. Ancak kendi payıma şunu söylemek isterim. Gerek sanal da gerekse gerçek yaşamda ki dostluklara çok fazla yüklemde bulunmamak gerekir. Acizane ben böyle düşünüyorum. Çünkü dostluklardan çok büyük beklentiler oluşturunca maalesef hayal kırıklıkları da büyük oluyor.
Muhtemelen hepimizin geçmişten bu güne mazide kalan onlarca dostluklarımız olmuştur ancak bugün pek azıyla görüşürüz. Bu durum ne onların nede bizim vefasızlığımız dan kaynaklanır. Hayatın durağan olmayışının dolayısıyla da yaşamın bir biçimi ile bizleri bir yerlere savurmasının sonucudur. Öyle ki bu dostlarımın içerisinde, birlikte gözaltına alınıp, on metre karelik hücrede birbirimize can olduğumuz insanlarda vardır. Ama bugün ya bir düğünde ya da bir cenazede bir araya, ya gelebiliyoruz, ya gelemiyoruz. Yapacak bir şey yok sanırım buda yaşamın bir doğaldır.
Umarım bir gün bir araya gelir dediğiniz gibi bu konuları etraflıca konuşuruz. Hani bir söz vardır ya ‘’Gönül ne kahve ister ne kahvehane gönül sohbet ister kahve bahane. Şu gök kubbede bir hoş seda bırakabiliyorsak ne mutlu bizlere sonuçta yaşam gösterdi ki hiçbir zaman yanlışını görmeyeceğim tek dost yüce ‘’ALLAH’’(cc) dır
Saygı selamlarımla.