hatırlar mısın liseye giderken üzerinde poet yazan heykel büstlü defter-kitap kaplarım olmuştu.Contemporary English adlı kitabı ve Mirjam’ın hediyesi cilti edebiyat defterini bu kapla kaplamıştım. Resimde en iyi olan Burcu da bu cover’a hayranlığını belirtmişti. Benim de sevdiğim bir düzenlemeydi bu, şimdi ki aklım olsa saklardım. Antik çağlardan kalma bir ören yeri gibi belleğimde.
bu ingilizce poet kelimesi bana hemen po nehrini çağrıştırıyor. Bir nehir gibi akıp giden hayatımda tramvayıyla uzayıp giden İstiklal caddesini bir de. Üniversite yıllarında caddede yürürken poet bir çocuk şapkasıyla şiir kitabımı alır mısınız diye seslenirdi. bana da. Hep basiretim bağlandı. Sanki çocukken mikrofona şiir okurken şair de olabilirim diye düşünen ben değilmişim gibi. Öyle alakasızdım ki.. Hukuk dünyasının gerçeklerine fazla kapılmış, Buket Uzunerle 2. sınıftaki karşılaşmamla kalmıştım. Onun BİS adasında buluşma teklifini unutmuştum. İmzaladığı kitabını Beyazıttaki Görme Engelliler Kitaplığına bağışladım, orayı BİS adası görmüş olabilirim. gözleri miyop ve başkalarının bana okuması hiç de fena olmazken Sapho’nun şiirlerinden seslendirdim bir gün. Buket Uzuner’in Şairler Şehrinde yaşıyormuşçasına Zeytinburnuna uzanıp şair de olan Doç. Hasan Mırsal ile tanıştım sonra. Ona İlyada hediye etmiştim.
Geçen sene ölen Robbin Williams’ın Ölü Ozanlar Derneği de bi kaç kez izlediğim bir filmdi. Cemre ve Nagihan kadar tutkunu olmasamda.
Bugün şiirle en fazla bağlantım yeni yayınevinden çıkan Duygu Aydoğdu’nun "Yenilmeyen Yalnız Harfler" adlı o ruhuma işleyen kitabı, şirinceden aldığım buzdolabındaki şair şirin magneti ve bu internet sitesine yazdığım şiirler..
Şiir gibi bir dünyada bedenimizle kısmen köle olduğumuza katılıyorum. "Kölelik anı gelip çatınca insanın Yüce Zeus yarısını alır aklının."( Odysseia, 17.322)
Yarım aklımla yazmaya çalışıorum.
ömür zeynep çelik