- 2566 Okunma
- 12 Yorum
- 1 Beğeni
DEVLERİN DEĞİL ,PEYGAMBERLERİN (!) AŞKI BÜYÜK OLUR - EY KURBAĞA KIZI KURBAĞA !! NE DİYE NAK NAK, VAK VAK EDİP DURUYORSUN? -2
Yalancı Peygamberler içinde en renkli simalar Secah Binti Haris ve Müseylemetü’l Kezzab dır.
Burada bir açıklama yapmak gerekiyor. Arapça bir isimde ‘’Bin’’ veya ‘’Ebu’’ geçiyorsa o kişi erkektir. Mesela Osman bin Affan, Ebu Talip gibi isimler şahsın bir erkek olduğunu gösterir.
‘’Binti’’ ya da ‘’Ümmü’’ geçiyorsa o şahıs kadındır. Ümmü Seleme, Secah Binti Haris gibi…
Yani anlayacağanız Secah Binti Haris bir kadın peygamberdi(!)
‘’ Erkekten peygamber oluyor da kadından niçin olmasın?’’ diyerek aslında dünyada belki de ilk feminizm hareketini başlatan kişidir Secah. [Feminst bayanlara önemle duyurulur. Bu hatunu anmak, onun adına etkinlikler düzenlemek feministlerin boynuna borçtur aslında.İlle velakin bu hatunu çooook uzun yıllar sonra aklına getiren, bir ara Başbakanın( Recep Tayyip Erdoğan ) baş danışmanı olan Cüneyt Zapsu’nun eşi olmuştur. Baş danışmanın eşi olan bu hatun ‘’Kadın erkek eşittir’’ parolasıyla yola çıkmış ve topladığı ufak bir cemaatle camide, bir kadını imam yaparak, ama aralarında erkekler de olduğu halde ve erkekler gibi ellerini göbekleri üzerinde bağlayarak namaz kılmak suretiyle yalancı peygamber Secah Binti Haris’in yolunun yılmaz bekçileri olduklarını göstermişlerdi. ]
Neyse…
Peygamberlik kolay iş değil. Hele de kadınsan. Hele de çıtır taze bir dul isen. Ne yapmak lazım? Millete göstermek lazım değil mi?
Yahu fesatlık yapmayın. Göstermek dediysek kastımız mucize…Mucize gösterecek yani.
Uyanık Secah çölün ortasında bir yere bir küp ziynet eşyası gömer. Daha sonra ‘’ Eğer benim peygamberliğime inanmıyorsanız falan yeri kazın bakın. Orada bir küp mücevherat var’’ der. İşin içinde mücevherat olunca bedevi Araplar koşarlar. Orayı kazarlar ve mücevheratı çıkarırlar. Eh o kadar mücevherat çıkar da millet Secah’a ‘’ Peygamberim çok yaşa’’ demez mi? Der…Demesine der de yine de erkek egemen Arap toplumunda ( Bu ‘’erkek egemen toplumda’’ lafına bayılıyorum. Sıkışık zamanlarda çok işe yarıyor. Kadınımız olsun erkeğimiz olsun her yerde bunu kullanıyor… Mesela sivrisinekten mi rahatsızsınız? ‘’Erkek egemen bir toplumda sivrisineklerin sıtma mikrobu taşımasını şiddetle kınıyorum’’ Ya da ‘’ Erkek egemen bir toplumda tabii ki egemenlik kayıtsız şartsız milletin olacak. Başka türlü olsaydı şaşardım ’’ gibi. Ne alakaysa artık.)
Neyse konuyu dağıtmayalım. Erkek egemen bir toplumda Secah nazik poposunu yırtsa da öyle çok taraftarı olmaz. Hele hele bir de aynı anda bir başkası. Yani bir erkek, peygamberliğini ilan etmişse işi daha da zordur.
Evet aynı anda o sıralarda seksen beş yaşlarında olan Müseylemet’ül Kezzap da peygamberliğini ilan eder.
Asıl adı Ebu Sümame olan Müseylemet’ül Kezzaba bu adı Hz. Muhammed(S.A.S) vermişti. Müseyleme ‘’ Müslümancık’’ anlamına, Kezzab ise ‘’Yalancı-sahtekar’’ anlamına geliyordu.
İşin ilginç tarafı Müseyleme Hz. Muhammed’in(S.A.S) peygamber olduğuna inanıyor ama ‘’ Ben de peygamberlik işinde sana ortağım’’ diyordu. Günümüzün amiyene tabiriyle ‘’ Hoop birader, sana o peygamberliği tek başına yedirmezler’’ diyordu. Hele de Hz. Muhammed’in artık mescide gelemeyecek kadar hasta olduğunu öğrenince bu peygamberlik işine daha da hız verdi.
Oldukça müthiş bir şair ve hatip olan Müseyleme’nin ırkçı Arap kabilelerini Kureyş aleyhine kışkırtması, dolayısıyla da öteden beri ( Hatta Müslüman oldukları halde ) Kureyş’e diş bileyen kabilelerin onun yanında yer alması, onun peygamberliğini kabul etmesi zor olmadı. ( Peygamberimizin ‘’ ben Arabım ama Arap benden değildir’’ şeklinde bir hadisine uydurma derler lakin ben şu tutumlara bakınca o hadisin uydurma olduğu konusunda şüpheliyim.)
Evet...Müseylemet’ül Kezzab da Peygamberlik işine soyunmuştur ama çok ciddi olmasa da bir rakibi vardır: Secah Binti Haris…
Secah Binti Haris, Müseylemetü’l Kezzab’a bir elçi göndererek ‘’ Madem peygambersin, bana, Allahtan sana vahiyle gelen bir ayet gönder bakalım’’ der.
Müseyleme şair adam. Hemen oturur ve yazar ayetleri (!) Yazdığı ayetler Kurbağa suresinin ayetleridir (!) ve aynen şöyledir:
"ey kurbağa kızı kurbağa!
ne diye ’nak nak, vak vak’ edip duruyorsun?
yukarın suda, g.tün balçıkta.
sen ne suyu bulandırırsın, ne de içene engel olabilirsin.
yarasa sana ölüm haberini getirinceye kadar yerde bekle!"
toprağın yarısı bizim yarısı Kureyş’in
ama Kureyş saldırgan bir toplum.”
Mesaj kendisine gelince mest olur Secah. ‘’ Lan bu gerçekten de peygamber zahir’’ diye düşünmeye başlar. Bir kadın, kendisine kurbağa diyen birine, üstelik de onu hiç tanımadan böylesine aşık olur mu? Surenin (!) sonunda ‘’Toprağın yarısı bizim, yarısı Kureyş’in denmişse olur tabii ki.
Sonra Secah , Müseyleme’ye tekrar elçi göndererek ‘’ Gel bi kahvemi iç hacı ‘’ der. ( Bu kısmı ben uydurdum ama sanırım buna benzer bir şey demiştir çağırırken.) Müseyleme ise ‘’ Gideyim bakalım. Bu Kurbağa suratlı karının derdi neymiş öğrenelim.’’ Der.
Sonunda iki peygamber (!) bir çadırda buluşurlar. Müseyleme bir bakar kurbağa dediği hatun piliç gibi… Secah bakar karşısında ahı da vahı da gitmiş bir herif. Ahı da vahı da gitmiş ama puştun gözler felfecri okuyor. ( Bilmem zamanımızdaki birini ya da birilerini hatırlattı mı?)
Müseyleme başlar lafa ‘’ Tanrı sana ne dedi, ne söyledi?’’
Daha sonrası için az bekleyin. Bir fıkra geldi aklıma onu anlatmazsam çatlarım şimdi.
Üniversitede hocanın biri ‘’ Anfideki kız öğrenciler tamamen çıksın. Erkeklere bir şey anlatacağım’’ der. Kızlar çıkınca erkeklere ‘’ Delikanlılar. Yarın bir gün hepiniz evleneceksiniz. Evleneceğiniz kıza dikkat edin. Eğer dudaklarını büzerek konuşuyorsa onun vajinası küçük olur ve bu size ilişki anında çok zevk verir. Bu arada siz de konuşurken ağzınızı yaya yaya konuşun. Çünkü ağzını yaya yaya konuşan erkeklerin de penisi büyük olur ‘’ der.
Hoca bu konuşmayı yaparken meraklı bir kız kapıdan içeriyi dinlemektedir. Konuşulanları duymuştur. Erkekler dışarı çıktığında gözüne kestirdiği birinin önüne geçer ve dudaklarını büzerek sorar: ‘’ Hoca size ne dedi, ne söyledi?‘’ Erkek ağzını yaya yaya cevap verir ‘’ Heeeeeeçççç’’’
Aynen böyle bir durum vardır Secah ve Müseyleme’nin buluştuğu çadırda. Müseyleme’de yaş seksen beştir ama iş bitmemiştir henüz.
Secah cevap verdi:
-Önce erkeklerin konuşması gerekmez mi? Asıl sen söyle Tanrı sana vahiyle neler söyledi?
Müseyleme Bu sefer Kadın Suresinden ayetleri okumaya başladı ( Okuyucuyu yanıltmayayım. Bu surenin adını bulamadım aslında ama olsa olsa kadın suresi demiştir diye düşünüyorum)
-Baksana Rabbine, hamile kadına ne yaptı,
vahşice vuruşların peşinden yılan gibi akan canlı bir varlık çıkardı.
Secah kikirdedi:
-Eeee daha sonra?
Müseyleme devam etti ayetlerine (!)
- Allah kadınları öbek öbek yarattı
Erkekleri onlara eş yaptı
Onlara bir şey geçiririz
Dilediğimiz zaman da çekip çıkarırız
Bizim için yavru imal ederler.”
Secah mesajı gayet net bir şekilde anladı ve ‘’ “Senin peygamber olduğunu şehadet ederim!” dedi.
Müseyleme ‘’ Üf anammm. Yavru tava geldi’’ diye düşündü garanti ve hemen atıldı: ‘’ Matmazel bana verir misin elini’’..Yok yahuuuu. Elin Arabı ne bilsin matmazeli. Hem de o devirde. Kısaca ‘’ Benimle evlenir misin?’’ dedi.
Secah kikirdedi.
-Evlenirim evlenmesine de yüz görümlüğü, mihir? Onlar ne olacak? Ne vereceksin yüz görümlüğü ve mihir olarak?
Müseyleme coşmuştu.
-Mihir senin köpeğin olsun yavrummm. Bundan kelli sabah ve yatsı namazlarını kaldırdım. Nasıl beğendin mi?
Beğenmez mi? Bayıldı Secah. Onlara tâbi olan başta Beni Teymime olmak üzere diğer mürted ( dinden dönen) kabileler de bayıldılar peygamberlerinin( ! ) dinde yaptıkları bu muhteşem reforma.
Sonra?
Yok artık…Gerdeği de mi anlatayım? Ulan arkadaş etmeyin eylemeyin. Habib( Ansızın) siteden atar valla. Zaten yeterince erotik oldu. Bir de pornoya bağlamayalım işi.
Evet oldukça erotik ve hatta pornografikti iki peygamberin(!) buluşması.( Erotik ve pornografikti ama bazı konuşmaları ben zamanımıza göre kurgulasam da olay aynen böyle cereyan etti.)
Seksen beşlik peygamber(!) genç ve taze peygamberle(!) o iş dediğimiz, konuşmasını hep ayıp saydığımız şeyi ne derece yaptı bilmemize imkan yok tabii ki lakin bundan sonra artık Müseyleme’ye vahiyler sağanak gibi yağmaya başladı.(!) Secah’a ise Müseyleme’nin yukarıdaki suresinde(!) belirtildiği gibi giren girmiş olduğundan artık peygamberlik ondan çıktı. Bu zifaftan sonra bir daha vahiy almaz oldu. Hem ne gerek vardı ki aslan gibi (!) kocasına bol bol geliyordu nasılsa, ikisine de yeterdi gelen onca vahiy(!)
Haydi buyurun şimdi o vahiylerden(!) bir kuple geçelim.
FİL SURESİ ( Bunu daha önceki bir yazımda da yazmıştım)
Fil
Öyle ya
sen filin ne olduğunu nereden bileceksin
onun uzun bir hortumu var!
EKİN SURESİ
Ekini ekenlere
ürünü biçenlere
daneyi savuranlara
un öğütenlere
ekmek pişirenlere
tirit yapanlara
donmuşunu da erimişini de silip süpürenlere and olsun
Yüncü bedevilere ve sizden önceki medenilere üstün kılındınız
Arkadaşınızı koruyun
Yardım dileyeni barındırın
İsteyenin işini görün.”
Bu sureler (!) İbnî Kesir’in El Bidaye adlı eserinde mevcuttur.
Sonra?
Sonrasında Müseyleme Müslümanlar ile oldukça şiddetli savaşlar yaptı. Bayağı bayağı bela oldu. Hatta Kur’anı ezbere bilen pek çok hafızı öldürdü. Hz. Ebubekir’in Kur’anı toplatıp bir kitap haline getirmesinin sebebini bu hafızların oldukça fazla şehid edilmesine bağlayanlar olmuştur.
Daha sonra?
Daha sonra Müseyleme’nin üzerine ‘’Seyfullah (Allahın kılıcı) unvanlı Halid bin Velid gönderildi. Halid Bin Velid Arabistan’ın doğusunda Yemame denilen yerde Müseyleme ile karşılaştı. Yapılan savaşlarda önce Müseyleme başarılı oldu. Bunun üzerine Halid bin Velid ordusunu gayrete getirmek için ‘’ Bakalım ensar mı yoksa muhacir mi Allah yolunda savaşta daha gayretli?’’ diyerek ordusunu ensar ve muhacir grubu olarak ikiye ayırdı. Bu taktik fayda sağlamıştı. Müseyleme ve adamları duvarlarla çevrili bir bahçede kıstırıldı ve Vahşi Bin Harb adlı sahabenin attığı mızrakla öldürüldü. ( Mayıs-Haziran 633)[ Vahşi, Uhud savaşında Hz. Hamzayı şehid eden ama sonra Müslüman olan, Müslüman olduktan sonra ölünceye kadar tüm savaşlara katılan büyük sahabelerden biridir.)
Her ne kadar bazı kaynaklar Müseyleme’nin kaçarak canını kurtardığını ve 150 yaşına kadar yaşadığını söylerlerse de bu çok zayıf bir ihtimaldir. Sonradan uydurulan bir efsanedir.
Secah?
Halid Bin Velid Secah’a dokunmadı. Rivayete göre o Müslüman olmuştu çünkü. Yine rivayetlere göre daha sonraki hayatını bir Müslüman kadın olarak yaşadı.
Başka sahte peygamberler oldu mu peki?
Olmaz mı. Başkaları da vardı. İlk sahte peygamber Esved el Ansi’den günümüze kadar yüzlercesi gelip geçti. Bu arada pek çok mehdi(!), Hz. İsa(!) da geldi geçti. Öyle ki Hasan Mezarcı adlı bir eski millet vekili ile Mehmet Ali Ağca bile kendilerinin Hz. İsa olduğunu söylediler. Mehdiler(!) ise artık neredeyse her köşe başında bir tane. Daha peygamberimiz hayatta iken ortaya çıkan bu sahte peygamberlere binlerce insan inanmışsa bu günün sahtekarlarına inananları aslında çok da kınamamak lazım.
Allah her şeyin, özellikle de peygamberin, Mehdinin ve Hz. İsa’nın sahtesinden korusun bizleri…Amin.
YORUMLAR
Merhaba Sami Hocam, senin yazilarina okurken ilkokuldaki Din Dersi Hocamı hatırlıyorum. O da sizin gibi masal anlatır gibi ders anlatırdı ve hic sikilmadan hocamızı dinlerdik.
Hatta gelecek dersi iple çelerdik, tıpkı senin yazılarin gibi.
Din konusu ve sahte peygamberlik ilelebet sürüp gidecek.
Sen yaz, biz okuruz.
Tebrikler
sami biberoğulları
Dediğin gibi sahte peygamberlik ilelebet sürecek. Zaten bu yazının yazılma sebebi de bir vatandaşın beni ( Evety yahu hem de beni) bir sahte mehdiye bağlamaya kalkmasıdır.
Adam kafayı yemiş. Yanlış kayaya çatmış.))))))))))
Selam ve sevgilerimle
güldüm mü evet güldüm
ancak daha çok için acıdı, "akletmezseniz üstünüze pislik yağar" diyor ve son din son peygamber diye açık seçik ifade ediliyor daha ne peygamberi diye düşünmez mi insan
şimdi düşünüyor mu ki o zamanlar düşünsün
"insan azacaktır"
azdıkça belasını da buluyor kurunun yanında yaş da yanıyor yazık
sağ olasın hocam
saygımla
sami biberoğulları
Bu yazılar niçin yazıldı biliyor musun?
Vatandaşın biri beni Mehdi Resul ( Yanlış okumuyorsun. Hem mehdi, hem resul (!) İskender Evrenosoğlu'na tabi olmaya teşvik etti de ondan yazıldı.
Garibim nereden bilsin çook yanlış adama çattığını? Mehdisine mürid bulayım derken eldekileri de kaybedecek ))))))))))))))
Selam ve sevgilerimle
Filiz Şahin.
salaklığına douar mı bilmem de sizin yazdıklarınızı anlar da yanlıştan döner
saygınla
Filiz Şahin.
salaklığına douar mı bilmem de sizin yazdıklarınızı anlar da yanlıştan döner
saygımla
Sami Kardeşim,
Şu hayatı dalgaya alan yönün yok mu, işte ona bitiyorum.
Sevgiler Kardeşim.
sami biberoğulları
Bu yazılar niçin yazıldı biliyor musun?( Bu seri ve '' El fil-u mel Fil, Hortumu Tavil'' başlıklı iki yazım)
Vatandaşın biri beni de Mehdi Resul(!) İskender Evrenosoğlu'na tabi olmaya teşvik etti de ondan yazıldı.
Garibim nereden bilsin çook yanlış adama çattığını? Mehdisine mürid bulayım derken eldekileri de kaybedecek )))))))))))))
Selam ve sevgilerimle
Her yerde olduğu gibi günlük uğrak mekanımız facede de cirit atıyor bu sahtekarlar.
Takriben altı ay kadar önce Evrenosoğlu'nun bir müridi özelime şahsa biat etmem için bir mesaj bırakmıştı.
Dinimizden uzaklaştıkça bu sahtekarlara daha sık rastlayacağız. Allah onları ıslah etsin, bizleri de şerlerinden korusun.
Emeğinize sağlık.
sami biberoğulları
Bu yazılar niçin yazıldı biliyor musun?( B seri ve '' El fil-u mel Fil, Hortumu Tavil'' başlıklı iki yazım)
Vatandaşın biri beni de Mehdi Resul(!) İskender Evrenosoğlu'na tabi olmaya teşvik etti de ondan yazıldı.
Garibim nereden bilsin çook yanlış adama çattığını? Mehdisine mürid bulayım derken eldekileri de kaybedecek ))))))))))))))
Sanırım aynı kişi...İsmi B, soyadı A...Doğru mu?
Selam ve sevgilerimle
Hocam çok ilginç bir yazıydı soktu çıkardı ayetini okudu peygamberliğe kendisi kondu bu zamana kadar hiç okumamıştım bu sahteleri sayenizde okumuş oldum emeğine sağlık saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Bu zamana kadar ben de bilmiyordum bunları.
Sahte peygamberlerin adlarını biliyordum ama marifetlerini bilmiyordum. Vatandaşın biri beni zamanımızın sahte mehdilerinden birine bağlamaya kalkınca başladım bu sahte peygamberleri araştırmaya ve karşıma bunlar çıktı:
Beğenin için çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.
hocam işin kötü tarafı vahşi'ye kızıyosun, ama sonra bakıyorsun dört dörtlük sahabe. ebu sufyan'la hind'e muaviye'ye kızıyosun, hepsi peygamber aşkından ölüyorlar. bunlar gibi secah'a gülüyoruz dalga geçiyoruz ama sonraki hayatı belki bizi 5'e 10'a katlar. yanlış anlaşılmasın sadece sizin yazınızda değil ben de yapıyorum bunu, sizin ki latife. velhasıl ne oldum değil ne olacağım demeli. elinize sağlık hocam.
sami biberoğulları
İşin doğrusu bu yazıyı yazarken senin şu yorumunda yazdıklarımı düşünmeden edemedim.
Öyle ya Sahte Peygamberlerden Tuleyha sonradan tevbe etti ve pek cihada katıldı. Hatta Nihavent savaşında şehid oldu bir rivayete göre.
Secah da Müslüman oldu ve müslüman olarak olarak yaşadı.
O halde Secah hakkında bu kadar acımasız bir dil kullanmak doğru muydu?
Allah affetsin...Ben onun peygamberlik iddiasında bulunduğu dönemleri yazdım. Yazdıklarım müslüman olduktan sonraki dönemleri ile ilgili değil elbette.
Bu bir mazeret midir? Hayır.
Aslında sen çok haklı bir noktaya temas etmişsin lakin böyle bir yazı yazmamın bir başka sebebi daha vardı.: Vatandaşın birinin beni Sahte mehdi İskender Evrenosoğluna tabi olmaya davet etmesi.
O kızgınlık ve gazla sahte peygamberlerle ilgili ne varsa dökeyim derken biraz fazla kırdım döktüm...
Selam ve sevgilerimle.
Enteresan bir konu.
İlgi ile okudum.
Hiç bilgim yoktu bu konuda.
Merakım da.
sami biberoğulları
Bu zamana kadar ben de bilmiyordum bunları.
Sahte peygamberlerin adlarını biliyordum ama marifetlerini bilmiyordum. Vatandaşın biri beni zamanımızın sahte mehdilerinden birine bağlamaya kalkınca başladım bu sahte peygamberleri araştırmaya ve karşıma bunlar çıktı:
Beğenin için çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
ne kadar gerçekçi bir yazı, hayat böyle bir şey işte..kendi isteğine göre ayrılıp gidemiyorsun da...
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
Hocam biraz espirili anlatsanız da işin gerçeği her devirde bu tür olayların olduğu.Şimdilerde kendini medhi sanan da çok.Aslında her devirde Allahın davasını anlatanlar kadar bu işe su karıştırmak isteyenler hep olmuş.Sanırım burada yine akıl sahiplerine mesaj var.Neyi neden nasıl inandığımız ve ne kadar anladığımız çok önemli.Kaleminizin ustalığına diyeyecek yok,sanırım tarih derslerini de öğrencilere espirili bir dille anlattınız yıllarca...kutladım efendim.selamlar,sygılar...
sami biberoğulları
Evet buyurduğunuz gibi derslerimi de hep böyle esprili anlatmaya çalışırdım. O yüzden de öğrencilerim Tarih dersinden hep büyük zevk almışlardır. ( Tabii ki onların karşısında dah derli toplu daha edepli olurdum ))))))))))))
İlginize tekrar tekrar teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle