- 338 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Marttan Eylül'e
Eskilerden dem vurayım biraz. Eskilerin çayları hala sıcak. Aynı tazeliğini ilk gün ki gibi koruyor.
Tarih, 3 mayıs 2014 cuma, saat 14.30 civarı... Sinemanın dev perdesinde örümcek adam filmi var. Dediğim gibi, örümcek adam, ne kadar duygusal olabilir ki ? New york şehrinin kaderini değiştirmeye çalışan olağan üstü bir kahraman. Son sahne gelmişti. Örümcek adam, sevdiği kızı kurtarmak için kendini koca bir boşluğa bırakıyor. Kız çığlaklar içinde. Kız boşluğun sonuna düşüp ölüyor. Yanımda olan sen, gözlerinden yaşlar süzülüyor üzüntüden. Nedenini sorduğumda, "ya bizde ayrılırsak?" demiştin. "Korkma" dedim, korkma ben seni bırakmam dedim, dediğimi yaptım. Seni o hüzün dolu geçmişinden kurtarmak için elimden gelen ne varsa yapmaya hazırdım. Bu sahnenin aynısı, tarihlerden 29 mart 2014 cumartesi günü yaşanmıştı. Gözlerin öyle güzeldi ki o zaman, bakmadan edemiyordum. Utanıyordun o zamanlar, kafamı çeviriyodun. 29 martın o buz gibi günü, ilk elini tuttuğum an. Ben yaşadığımız gerçek sahneleri başkalarıyla yaşamayacağım. Yaşayamam da. Buna ne ellerim izin verir, ne bedenim, ne de yüreğim. Ama sen mutlusun, o sahneleri tekrar yaşayacaksın başka biriyle. Ben ise oturduğum yerde hala senin yanında olmaya hazır bekliyorum. Karargâh boş, komutan gitti, çatışmak için yeterli mühimmat yok, öyle seviyorum. Tapıyorum sana. Her gece verdiğim çatışmalarda içimde binlerce asker ölüyor. Kurşunlar artık bedenimi ağrıtmaya başladı hissedebiliyorum. Zor nefes alışlarımla uzaklardan sana bakıyorum. Yoksun ama bakıyorum. Bedenim titriyor, görmüyorsun. Öyle iyi değilim ki, babam halimi anlayıp bana sigara parası verdi, gel dertleşelim dedi. Babamla aramın nasıl olduğunu bilirsin. Aynı evde iki yabancı gibiyizdir. Semtte ne yapayım ben parayı ? Paran yoksa vereyim dedi sigaran yoksa git al iç, içini dök dercesine. Ama sen başkasına öyle kör düğüm bir şekilde bağlanmışsın ki, beni görmüyorsun. Sen beni görmüyorsun. Bunu bilmek, bunu hissetmek, bunu görmek ne kadar acı ne kadar ağır biliyor musun ? Tir titriyorum gördüğüm gerçeklere karşı. Benim hayatım,her şeyim dediğim kızı başkasının çenesinin altında görünce kendi çenemi kırasım geliyor dost. Benim boynum bile seni çok özledi. Ellerime bakıyorum, onlar da titriyor. Sen yine görmüyorsun. Göğüs kafesim desen, onlarda üzüntüden çürüdü gitti. Görmüyorsun. Kemiklerimin kırılış haykırışının seslerini duymuyorsun. Özlemekten kalbim yoruldu bunu hissedebiliyorum. Garibimin ritmi bile değişiyor ara sıra. Üzüntüden,özlemekten... Bileğimde ki toka çıkmak istemiyor oradan. Tam çıkartayım artık diyorum, hayır dercesine haykırıyor yüzüme bakıp. Çıkartamıyorum. Çünkü biliyorum o oradan çıkarsa bileğim buz tutar, kan gitmez oraya kan. Ama sen... Görmüyorsun ki yarim. Yemin ederim görmüyorsun. Gece gözlerimden yaş akarken uykuya dalabiliyorum. Ağladıktan sonra o uyku çok ağır, çıkmıyorsun aklımdan. Sessiz sessiz ağlarım ben her gece, sessiz sessiz hıçkıra hıçkıra ağlarım. Yanaklarıma yaş akar, havaya duman. Paramparça etti beni bu katran. İpek tenine, yumuşak ellerine, huzur dolu sesine ihtiyacım var. Ağrısını anlatamam, içimde bin gemi demirlemiş, rüzgarın peygamberi yok. Ne yaptığımın farkında değilim, sende yaprak kımıldasa bende ülke ayaklanıyor. Çayın dibi, sigaranın izmariti arda kalan her şeyin hüznü, bilmem ki neden bir tek benim başımda kışın endişesi. Yıldızların ucu bile benim içime batar, sen mi baktın doğru söyle. Yoksa benim uydurmam mı o kurban olunası gözlerin... Beni duy...
SK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.