"ARTIK Y A Z M A Y A C A Ğ I M"
Vedalaşmaya gittiğimde erkeksi bir hoyratlık vardı , feri kaçmış gözlerinde. O, kocaman parlak gözler terk etmişti Fahri’nin sandalyedeki bedenini.
-“A r t ı k y a z m a y a c a ğ ı m “dedi .
-Sinirlendim.
Bu durumlarda aklıma hep Adalet Ağaoğlu’nun “Ölmeye Yatmak “ romanı gelir . Aysel’in kendini sorgulamak için, bir otel odasına ölmeye yatması ,çok farklı boyutta da olsa , çağrışım işte…
Acizliği ,güçsüzlüğü kabullenemem.
-Hadi dedim, ölmeye yat istersen. Doğruyu bulacağından eminim.
-Tabi senin için hava hoş der gibi dikti gözlerini. Söylemesi kolay……
********
Hep Eylülde rast gelirdim hayatımdaki önemli olaylara, oysa şimdi Mayıs. Mayıs bahar başlangıcı, yeni bir semte taşınalı ancak bir ay oldu. Değişik yollardan eve gitmeyi severim. Hem aynı yerlerden geçmenin sıkıntısını yaşamaz hem de çevreyi daha çabuk tanırım.
O akşam üstü de ,eve birkaç blok ötedeki dik bir sokağa saptım. İki yanı ağaçlı bir sokak . Oradan merkeze çıkacak bankamatikten para çekecektim.
Sokağın ortalarına doğru bir çift kocaman, pırıl pırıl göz yolumu kesti. Öylece bana bakıyorlardı.
Alnı açılmaya başlamıştı, siyah saçları ensesindeydi. Uzun favorili , koyu kahve gözlü , top sakallı, kaslı kolları ile dikilse kapı gibi bir delikanlıydı. Leylak rengi gömleği ve kravatı, ütülü , gri pantolonu ile sevgilisiyle buluşmaya hazırlanmış gibiydi.
Önünde küçük seyyar bir tezgâh, üzerinde de kitaplar. Hepsi düzgün dizilmiş, arka kapakları üstte.
“Kitaplarım, şiir yazıyorum , “dedi gözler. Satın almamı bekleyerek. Çantama gitti elim para yoktu ki. Küçük göze baktım zar zor beş lira denkleştirdim. Utanarak sadece bir kitap alabildim.
Kitabın arka yüzünde “ elveda dostlarım “ ibaresi yazıyordu.,
Birkaç gün sonra bu defa ters yönden girdim aynı sokağa, arkadan sarıldım o gözlere. Benim sevgi dilim dokunmaktı çünkü. Şaşırdı Fahri . Arkaya attı kafasını olabildiğince.
Sana sarılabilmek için neler vermezdim diyordu gözler .
Bir anda yakınlaşıvermiştik . Ben yüzünü okşuyordum bir çocuk sever gibi . Fahri öpsün istiyordu her yerimi, konuşuyordum , arada bir de eline, koluna dokunuyordum Fahri’ nin . İçimi bir sıcaklık kapladı . uzun zaman ayrı kalmış iki sevdalı gibiydik.
Sokakmış , arada tekerlekler varmış ne gam.
O gün olabildiğince uzun kaldık sokakta .
Avuçlarımda Fahri ‘nin sıcaklığı ,akşamın serinliğinde evin yolunu tuttum.
Ayrılmak, sanırım benden çok Fahri’ye zor geldi. Bıraksalar peşimden gelecekti kelimelerce.
**********
“Altmış yaşım ne tez geldi dedi Gülsabır. Daha genç olsam dener miydim dedi kendi kendine. Sadece başıyla yaşayan biriyle yaşam sürdürmeyi göze alabilir miydim. Duygu yoğunluğu çözer miydi her sorunu. Ya da sevgi.
Yok dedi benim yorgun ruhum bunu kaldıramaz. Yirmi yaş farka rağmen olacak iş mi .”Kafasını iki yana salladı. Olmayacak işlere kalkışma der gibiydi.”
*********
Engelli bir insanın seks yönünün olduğunu hiç düşünmemiştim, aklıma bile gelmemişti . Onları yok saydığımız gibi, en doğal iç güdülerini de yok saymıştık.
Şaşkın , karmaşık duygular içinde kalmıştım.
Eve geldim soyundum.
Çıplak bedenime baktı m bir süre. Göbeğime, pörsümeye yüz tutmuş bedenime. Biraz parfüm sıktım kekremsi bir koku yayıldı. Sadece şort vardı üzerimde. Havva incir yaprağını örttüğünden beri hamamda bile el kadar da olsa külot giyeriz ya, onun hesap. Kendimi daha bir dirileşmiş hissederek kapıyı usulca açtım.
Bıyıklarını , top sakalını düzelterek beklediğini zannetti m Fahri’nin. Nasıl düzeltecekti bendeki de akıl işte . Kollarının ucunda umarsızca rastgele açılan parmakları onu dinlemiyordu ki.
Fahri’nin bakışları vücudumda gezindi.” Açım “dedi . Bu açlık yavaş yavaş öldürüyor hareketsiz bedenimi.
Yanına yaklaştım dokundum kollarına. Hala ütüsü bozulmamış pantolonuna, bacaklarına baktım, garipsedim.
Müthiş bir duygu hissettim damarlarım da. Sanki ışık içindeydim.
Nasıl davranacağımı bilememenin şaşkınlığında sarıldım .
Kollarım dedi , Fahri kör olasıca kollarım sarmıyor seni.
Gözlerine değdi bakışlarım, birer kor parçası idiler.
İçimden sarılıyorum sana , zihnimle emin ol bundan . Gözlerim ,gözlerim sana anlatmıyor mu her şeyi.
Bedenim duygu yüklüyken bir şey yapamamak nasıl bir şey bir bilsen .İnsana böyle zamanlarda koyuyor en çok bu sandalye. Diğer şeylere alışıyorsun zamanla.
Ama sevmek istiyorum ben de. Sadece gözlerimle sevmek yetmiyor ki. Sıcaklığını hissetmek istiyorum , koklamak, sıkmak kollarımda. Ama y a p a m ı y o r u m.
Sen sarıl ne olursun , dokun bana, her yerimde ellerini hissetmek istiyorum.. Beni sevdiğini böyle hissedebilirim. Sev beni ,ben mutlu olmak istiyorum. Seni de mutlu görmek istiyorum hem de çook .
Ben onu yatağa nasıl yatıracağımı düşünürken. “Merak etme dedi, sen benim sandalyeme konuk olur sun ……”
*******
Sanki biri seslendi, Fahri olmalı dedim , kan ter içinde kalmıştım. Çok susamış bir halde açtım gözlerimi . Kalktım yataktan . Çevreme baktım kimse yoktu bana seslenen.
Ne zaman nasıl gitmişti, hiç duymadım.
Gelmiş miydi ki . Aynaya bakarsam bilirdim.
Tuhaftım doğrusu ,beşinci katta, asansörsüz bir apartmanda oturduğumu anımsadım .
Balkona çıktım. Gitme Vakti adlı kitabının sayfalarını çevirdim.
“ yağmur yağıyor,
Tepeden tırnağa ıslanmışım.
üşümüyorum.
Vücudumda üşünecek yer bırakmadın ki.”
Diyordu.
şiir fatih arslan
YORUMLAR
Engelli bir insanın seks yönünün olduğunu hiç düşünmemiştim, aklıma bile gelmemişti . Onları yok saydığımız gibi, en doğal iç güdülerini de yok saymıştık.
Şaşkın , karmaşık duygular içinde kalmıştım......ben de aynı karışık duygulara kapıldım. Duyguları aktarışınız çok güzel. Kaleminize sağlık.
artık yazamadığına göre bir tarafı ölmüş demektir. oysa onu yazmaya iten taraftaydı bütün enerjisi. şair olmak bu yüzden önemli. öykünüz harikulade güzeldi. kurduğunuz cümlelere ve kurgunuza hayran kaldım. çok tebrik ederim.
mymartin
Her şeyiyle güzel bir öyküydü; güne geleceğini tahmin; tahminden de öte umut ediyorum.
Tebriklerimle.
mymartin
Fahri'nin şiir yazıyor olması, onun sadece şairliğini değil, bu eylemiyle tüm diğer normal insan faaliyetleriyle kurduğu özdeşlik aslında. Şiiri bırakması, yaşamı bırakması bir anlamda.
Paralize bir insan çok eksiksiz, çok güzel tasvir edilmiş.
Duygular oldukça yoğun hissettirilmiş okura.
Akıllıca bir kurgu ve final harikulade.
Kaleminize sağlık