- 670 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
CAHİDE GÜNAY KALEMİNDEN
Hani ruh ikizi derler ya, öyle işte...
YAZAR CAHİDE GÜNAY KALEMİNDEN
İnsan doğru olanı arar durur hayatında ve binlerce kalabalık içerisinde. Çoktur belki etrafta, herkes vardır fakat yalnızdır “ruhu” kalabalıklar içinde.
Gün gelir ki; kimsenin kendisini anlamadığını düşünür, yara alır yüreği kendisine yapılan haksızlıklarla. İşte böyle bir zamanda daha çok ihtiyaç duyar kendi gözleriyle hayata bakan bir başka insanın varlığına. İşte o birdir, tektir hayatında ve yerine kimseyi koyamayacağıdır, yerini başkasıyla dolduramayacağı. Hiçbir şeyle satın alamayacağı. O, bir yürektir, bir kuş gibi ürkekçe ellerinde. O, bir limandır, fırtınalardan çıkmış gönlünün sığındığı, sakin ve asude…
Kapıları kapatmak ister o zamanlarda dış dünyaya ve sığınmak bu sıcacık, sevgi dolu yüreğe…
Hani ruh ikizi derler ya, öyle işte...
Nedir sevmek öyleyse?
O, bir tek olanı aramaktır binler içerisinde…
Seçebilmektir, sevmek en seçkin olanı, yüreğine..
Kâinatın esrarlı perdelerini birer birer indirebilmektir birlikte. Sorgulamaktır cesurca soru işaretleri bırakanları beyninde. Şifreleri çözmektir belki de, çözebildiğince…
Sevmek, sevdiğini hatalarıyla, yanlışlarıyla birlikte kabul edebilmektir, ama öylece bırakmak değil. Kendini düzeltebilmektir O’nu düzeltmeğe çalışırken bile. “Seni bu yolun sonuna kadar seveceğim” demek değil, diyebilmek sonsuzluğun sonuna kadar seninleyim ve sevginle. Ve sonsuzluğu en güzel yaşayabileceği şekilde çaba göstermektir birlikte.
“Ben, seni böyle seviyorum, hangi boşluğu dolduruyorsan da hayatımda.. Belki annemsin, babamsın. Belki evladım belki dostum, arkadaşım. Belki de sevgilimsin.”
“Ben, seni böyle seviyorum. Bir kez tanıdımsa seni ve sevdiyse yüreğim, seçtiyse. Biliyorum ki; sen benimle ebediyetten beri varsın ve sonsuza kadar var olacaksın.”
“Sonsuz bir hayatı paylaşmaksa gayem, elbet elimden geldiğince seni de düzeltmek isterim doğru bildiğimce ve kendimi düzeltmeliyim önce.
Sevmek, ömürlük değildir. Ömür dediğin nedir ki; sonsuz olanın yanında..
Sevmek, bu dünya ölçüleriyle tartabileceğim bir kavram değil, nasıl anlatayım ne kadar çok sevdiğimi.”
Sevmek dua etmektir belki de; hiç kimse duymadan, bilmeden sessizce…
“Yarabbi! Çarelerin tükendiği yerdeyiz, çareler lütfet yüce lütfundan, imkânların yetmediği yerdeyiz, imkânlarımızı genişlet vuslatınla…
Aklımıza gelmeyen yerden rızıklandır bizi Rezzak isminle. Bize ve tüm sevdiklerimize… Amin!”
Sevmek, her an birlikte olmaktır uzaklardayken bile. Bir tren garında gözyaşları sel olur akar eller sallanırken, hüzünle. Fakat asıl ayrılık değildir bu görünen. Bedenler ayrı olsa da yürekler hep çarpar o sevgi ile.
“Sen benim diğer yarımsın”, diyebilmek. Birlikte olunan her saniyenin keyfe dönüşmesi. Aynı şeyleri düşünmek ve aynı sözlerin dökülmesi dudaklardan. Beraber olabilmenin verdiği huzur ile feda edebilmek özel zevkleri. Oturup maç izlemek birlikte, hiç sevmese de, sevdiği seviyor diye. Bir mezar ziyaretinden alınan manevî hazzı paylaşmak. O’nun haberi yokken sevdiklerinin mezarı başında ağlamak.
Masum bakışlarla sevdasını anlatmak. Anlayabilmek gözlerinden anlatamadıklarını…
İstanbul’un altını üstüne getirmektir el ele sevmek. İskelede balık ekmek yerken gülümsemektir. Piyer Loti’de çay içerken Haliç’i seyretmek. Ve gözlerinin rengine benzetmektir yüreğindeki okyanusları.,.
Üsküdar Eminönü Vapur’unda giderken yarılan dalgaların bembeyaz köpüklerini beraberce yaşlandığını düşlediği sevgilinin enselerine inen saçlarına benzetmek..
Sevmek, her şeyi göze almaktır ve yüreğinden emin olmaktır. Karşılıksız da olsa.. O’ndan gelen her cefaya razı olmaktır tereddütsüz. Huzur bulmaktır gözlerinde. Teselliye muhtaç yüreğinde çare aramaktır sözlerinde..
Öyle ihlasla istemektir ki, O’nu mutlu etmeyi, tren seferleri ertelenmeli. Her şeyin görünen yüzüne değil, sadece Allah’ın yüce kudretine içten inanarak elinden geleni yapmaktır. Ve dua etmektir, yüreğinin bütün saflığı, içtenliği ile içindeki en yüce duygularla, O en yüksek makama engellerin dize gelmesi için..
Diller değildir konuşan beraberken, yüreklerdir, ahenkli nağmeler fısıldaşır dururlar aynı tellerde..
İşte o bir olandır, özeldir hayatında. Tektir ve en kıymetlidir kendi tarafında. Bu eğer bir dostsa O’nun yeri bambaşkadır. Sevgisi başka. “Arkadaş seçilmiş kardeştir”, sözüne binaen, bazen kardeşten ileri bir sevgi oluşabilir karşılıklı iki tarafta.
Annedir, babadır, zaten fıtraten doldurulmazdır yeri. Yaradan özel yaratmıştır. Kardeştir, kaç tane olursa olsun her biri özel yaradılışta ve özel kimliktedir. Evlattır anneyseniz, sizin için bu ayrı bir duygu mutlaka.
Bir de sevgili vardır. O tek yardır. Eşiniz, arkadaşınız, dostunuz, aşkla bağlı olduğunuz varlık olmalıdır. Sevgisini daima gönlünüze nakşetmiş olan ve özlediğiniz insan. Dünyayı ve ahireti beraberce cennete çevirebileceğiniz. Eğer gerçek sevgiyi anlayabilmişseniz, bu sevgi için emek vermişseniz, karşılıklı fedakârlıklara katlanabilmiş ve her şart altında inanmışsanız yürekten..
“Biz seninle hayata meydan okuruz”, diyebilmek değil midir, sevdanın bir adı da…
O zaman sevmeli insan yürekten. Dost arıyorsa önce dost olabilmeli ve çıkar hesaplarını bir kenara bırakabilmeli. Sevgili istiyorsa kendisi sevgili olabilmeli önce. Kıymetini bilmeli sevdaların, basit kavgalarla ve ucuz dünyalık düşüncelerle tüketmemeli.,.
"Sevmek dua etmektir belki de; hiç kimse duymadan, bilmeden sessizce”
(YAZARIN EN ÇOK SEVDİĞİM YAZISI) PAYLAŞMAK İSTEDİM.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.