- 353 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
YOK OLAN BAŞARI
Yıllar sonra liseden bir arkadaşıma rastladım. Adı Tülay… Tanımakta zorlanmadım değil. Göz göze gelince o da beni tanıdı. Tatlı tatlı gülümsedi. Hemen yanına koştum, sarıldık. Yanında duran, iri kıyım adam, bakışlarıyla birbirimize sarılmamıza müsaade etmediğini hissettim
Gözleri ağlamaklı oldu. Yanındakini tanıştırdı:
"Eşim" dedi Tülay. Tokalaştık. Ben de kendimi tanıttım.
“Nasılsın arkadaşım?” dedim.
“İyiyim.” Dedi Tülay.
“Ya sen?”
“Ben de iyiyim.”
“Çoluk çocuk var mı?”
"Bir kızımız, bir de oğlumuz var.”
"Ne iş yapıyorsun?"
"Çalışmıyorum, evde çocuklarımla ilgileniyorum"
O anda ölçmeden biçmeden ondan hesap sorarcasına: "Nasıl olur!” dedim, “sen ülkenin en iyi üniversitesini en iyi bir dereceyle kazanmıştın. Hatta ben seni, ‘ya siyasi hayatta veya bilim adamları arasında bir gün yer alacaksın’ diye düşünmüştüm.
Yanakları al al oldu. Gözleri yine doldu. Yutkundu, cevap veremedi. Kocası araya girdi: "Hadi, Tülay geç oldu!" dedi, sonra bana dönerek:
"Sizinle de tanıştığıma memnun oldum" dedi.
Tülay’la vedalaşmamız apar topar oldu. Yangından mal kaçırırcasına elinden tuttuğu gibi uzaklaştırdı yanımdan Tülay’ı. Ne telefonunu alabildim ne de nerede oturduğunu öğrenebildim. Öylece arkasından bakakaldım. Birden aklıma anılarımız geldi. Şok etmişti beni, onun bugünkü hali. Ne kadar da değişmişti! O lise yıllarındaki gözlerinde zekâ fışkıran, her konuştuğunu bilimsel verilere dayandıran, intizamla giyinen, arkadaş canlısı Tülay gitmiş, yerine kocasının tutsağı, tahsilini ve bilgi birikimini köreltmiş ve arkadaşından kaçırılan zavallı klasik bir ev hanımı gelmişti. Oysa o sınıfımızın değil, okulumuzun hatta ilimizin en başarılı öğrencisiydi. Şimdi ise dilsiz, aptallaşmış ve hatta köleleşmişti. 1980’li yıllardı. O dönemlerde not ortalaması 0 ile 10 arası idi. Bu kızcağız 10’dan aşağı not almazdı. 9,5 aldığı zaman ağlardı. Hatta bazı sınavlarda hocalarımız notumuzu yükseltebilmek için bize şans verir, fazladan soru sorarlardı. O zaman da tüm soruları yaptığı için, "12 aldın" derlerdi ona. Utanırdı Tülay yüzüme bakıp bakıp gülümserdi. Yine o yıllarda Televizyon dizilerinden esinlenerek arkadaşımızın adını "Biyonik zekâ" koymuştuk.
Eve dönünce uzun uzun düşündüm. Lise yıllarındaki Tülay’ı ve onun durumunda olanları… Okul döneminde, biz kızlar erkeklere göre daha başarılıydık. Bizler için o yıllar üniversite her ne kadar hayal ise de daha sonraki yıllarda takip ettiğim kadarıyla ÖSYM sınavlarında yine kızların erkeklerden daha başarılıydı puanları. Ama okul bitip de, hele bir de evlenip çoluk çocuğa karışıyorlarsa! Ne zekâ işe yarıyor ne çalışkanlık ne de yetenek. Bu her ne kadar bizim ülkemizde daha yaygınsa da, ne yazık ki dünya genelinde bu böyle. Dünyada erkeklere oranla kaç tane kadın lider, kaç tane bilim adamı var? Ne yazık ki çevremdeki kariyer sahibi olan kadınlara baktığımda birçoğu evlenmemiş olanlardır. Çok az bir kısmı ise mutlu ve çağdaş bir evlilik yürütüyor. Beni en çok şaşırtan ise; birçok konuda erkeklerden daha başarılı olan kadınlar için basit bir iş olan, taksi, ambulans şoförlüğü dahi, maymuna konuşma öğretilmişçesine abartılarak haber yapılması… Ah Tülay ah! Demek sen de oyuna geldin. O pırlanta gibi zekânı, yeteneğini ve okuduğun üniversiteyi bir kenara atıp ve sistemin kölesi oldun. Çok yazık!
YORUMLAR
Merhaba Sibel Hanım,
Ne kadar doğru, yerli yerinde bir yazı. Can-ı gönülden kutlarım önce.
Erkeklerin çoğunun okurken kızlardan tembel olduğunu yazmışsınız. Belki tembel değillerdi ama babalarının biricik oğulları oldukları için şımarık, dersleri asan öğrencilerdi.
Tabii dersler asılınca da başarı beklemek hayaldi. Bu durumda her zaman disiplini elden bırakmayan kızlar başarilı oluyordu ama nereye kadar ?
Önce okutulmayarak baba engeline takılıyordu kızlar. Es kaza okutulsa bile, sınıfını tekleye tekleye geçen bir kocaya vardı mı, bütün intikam alınır, evde oturmasına karar verilir.
Onca çaba, okuma hebadır (!)
Bu durum ülkemizdeki evlerden tutun da büyük şirketlere, hatta çok yüce meclisimize kadar aynı değil midir ? Bir şirkette kadın yönetici daha aktif ve başarılı olmasına rağmen nedense yöneticilerin çoğu erkek değil midir.
Vekillerimizin kaçta kaçı kadindır? Bir parti diğerinden bir fazla kadın adayı meclise taşısa bunu politika malzemesi yapmaya başlar (!) Bu durum malzeme değil, en kutsal haktır!
Eğer kadının özgürce çalışmasina, çalışması için gereken kolaylığın sağlanmasına, meclisimize daha fazla kadın vekil gönderilmesine olanak sağlanırsa, sıcacık yuvalarımız gibi ülkemizin de güllük gülistanlık olacağına inanıyorum.
Bayramın mübarek olsun.