- 363 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BAYRAM SABAHINI BEKLERKEN
Garibim kalemi eline al…
Zaman tüneline dal…
Çocukluğunun geçtiği yıllarda, 1960’larda kal…
Soluğu Adıyaman ilinin, Kâhta ilçesinde al…
Demirci Mustafa Cantekin’in kerpiçten yapılı, iki katlı, o tatlı, bahçeli müstakil evinin kapısını çal…
Aheste aheste nar ve dut ağacının gölgelerinde dolaş…
Güllerin kokusunu ciğerlerine çekerek on iki metre derinlerdeki kuyuya yanaş…
Arabaların dış tekerlerinin lastiğinden yapılmış kovanın kendirini al eline yavaş yavaş…
Kaldır kuyunun kapağını, sal kovayı aşağı arkadaş…
Onlarca kova su çek, dök ağaçların altına, suya doysun ağaçlar, toprak, taş…
Son kova suyu kendin için çek…
Yorgunluğunu, susuzluğunu gider kana kana içerek…
Elini, ayağını, yüzünü yıka sevinerek…
Bugünün sabahı bayram, tertemiz olmak gerek…
Kaldır bu mehtaplı gecede gökyüzüne başını, yıldızları say tek tek…
Şimdiden kutlamaya başla bayramı, şu tatlı tatlı esen yeli içine çekerek…
Annen, baban var, ağabeyin, ablan, kardeşlerinle bayramı kutlayacaksın gülerek…
Mutluluk bu demek…
Dünyanın en büyük nimetidir kendi memleketinde, kendi evinde, ailenle birlikte bayram etmek…
Bilmek gerek, bu günlerin kıymetini bilmek gerek…
Aylar, yıllar geçecek…
Onlarca takvim tükenecek…
Şimdiden bilir misin yarınlar ne getirecek?
Zaman senden neler alıp götürecek?
Bu güzel manzaranın yerinde hangi yeller esecek?
Taş merdivenden yavaş yavaş çık yukarı…
Sakın uyandırma anneni, babanı, uyuyan çocukları…
Bayram sevincine uykun binip kaçtı diye rahatsız etme bu canları…
Vakit daha gece yarısı…
Horozlar bile uykuda, gelmiyor hiç birinin sesi…
Ezan sesi ile telaş alacak herkesi…
Sanki çuvaldız vardı yatakta…
Söyle senden başka kim var bu saatte ayakta?
Ver kulağını dinle, bir tek ses var mı sokakta?
Sessizce uzan şu tahta divana…
Tek tek bak sana alınana…
Sanki kaçacaklarmış gibi koymuşsun yastığının yanına…
En ucuzundan da olsa kavuştun kara lastik, naylon çorap, renkli kazak, siyah pantolona…
Bak şu çilekeş dünya iyisi, iyilik perisi, Kâhta yerlisi babana…
Ucuzundan da olsa bir şeyler almış sekiz evladına…
Bak yastıklarının yanına, alınanları herkes koymuş başucuna…
Yataklar yine serilmiş sollu sağlı…
Bayram kınası yakan kız kardeşlerinin elleri hala bağlı…
Annen kalkacak birazdan, kazan kazan yemekler yapacak etli, yağlı…
Bayram namazı bitiminde baban konuklar getirecek ovalı, dağlı…
Annen kalkınca size de kalkın diyecek…
Herkes telaşla giyinecek…
Bahçeye, sokağa inecek…
Gözlerini doğuya çevirip güneşin doğmasını bekleyecek…
Dün de bu saatlerde doğan güneşe, bugün geç doğdu denecek…
Erkek evlatlar babayla bayram namazına gidecek…
Baba en az on konukla birlikte eve dönecek…
Sofralar serilecek…
Sofralara tabak tabak çeşitli yemekler, tatlılar dizilecek…
Önceden sulanmış ipek yumuşaklığındaki katlanmış yufka ekmekler, tabakların yanına indirilecek...
Kardeşlerin de senin gibi sabırsızlıkla konukların yemek yemelerini bekleyecek…
Konuklar yemeklerini yiyip kalktıktan sonra sıra size gelecek…
Herkes büyük bir heyecanla yemeklerini kısa sürede yiyip kalkacak…
Ellerini yıkayacak…
Anne baba elini öpmek için sıraya girilecek…
Alınan harçlıklar ceplere indirilecek…
Herkesin yüzü gül gibi açılıp, gülecek…
Kızlar aldıkları paranın sevinciyle bulaşıklara daha bir keyifle gömülecek…
Dağ gibi biriken bulaşıklar, her günden daha çabuk bitirilecek…
Erkek evlatlar babanın yanında mezara gidecek…
Evde ve kuran kursunda öğrendikleri dualar, mezarda tanıdık, tanımadık bütün ölülere okunacak…
Tanıdık, tanımadık herkesle yolda, sokakta bayramlaşma görevi bir güzellik olarak yerine getirilecek…
Eve dönülecek…
Baba evde gelecek konukları beklerken, erkek çocuklar en çok harçlık verecek akrabadan başlayarak bayramlaşmaya çıkacak…
Bütün akrabalar tek tek ziyaret edilip elleri öpülecek…
Şekerler, paralar ceplerde birikecek…
Komşularla bayramlaşma başlayacak…
Mutlu sonla bayramlaşma şimdilik bitmiş olacak…
Toplanan paraları harcamak için çarşıya inilecek…
Pijama çizgili kırmızı şeker alınacak…
Ağızda sağa sola çevrilerek emilecek…
Pijamalı şeker bitince şekerli leblebi alınacak…
Gazete kâğıdından yapılan külahın içinde elde gezilerek yenilecek…
Her para harcama sonrası kalan paralar sayılacak…
İlçenin alt tarafında bulunan bahçelere gidilecek…
Evden götürülen kendirlerle en sağlam ağaçlarda salıncaklar kurulacak…
Bir o yana, bir bu yana gidilirken gökyüzüne uçuyormuşsun havası yaşanacak… Kanatsız uçmanın tadına varılacak…
Salıncağa binme hevesi bitene kadar uçmaya devam edilecek…
Salıncaktan sonra bisiklet kiralanan dükkâna gidilecek…
Eski bisikletlerin pedalları büyük bir hevesle ve hırsla çevrilirken geçilmedik sokak bırakılmayacak…
Bisikletçi dükkânına dönülüp dakikalar hesaplanacak…
Ücret ödenecek…
Yeni elbisenin kirlenen kısımları temizlenmeye çalışılacak…
Arkadaşlarla gezmelere, para harcamalara devam edilecek…
Paranın hepsini de bitirmemeye dikkat edilecek…
Akşama doğru eve dönüldüğünde, kardeşlere o gün yaşananlar tek tek ve ballandırıla ballandırıla anlatılacak…
Yeter bırak düşünmeyi de biraz uyu…
Sabah bayram…
Çok güzel bir gün olacak.
Hayallerin gerçeğe dönüşmesine az kaldı…
Bayramlar güzel günlerdir…
Özel günlerdir…
Küsler barışacak…
Çocuklar yeni giysileriyle, aldıkları harçlıklarla sevincin doruğuna çıkacak…
Etli yemekler, renk renk şekerler bollaşacak…
Fakir, zengin ayrımı unutulacak…
Sevgi, saygı, şefkat, hoşgörüden herkes nasibini alacak…
Evet, sabah bayram…
Çok güzel bir gün olacak…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.