- 993 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
RENKLİ MASKELER
Güzel günleri hatırlamak..Her seferinde yüzüm anlayamadığım bir gülümsemeyle doluyor.Bahçeye,sokaklara hatta bazen bir kaleme baktığımda bile birşeyler gülümsetebiliyor beni..Belki de hayatı anlamadıran şeylerin varlığıdır bana bunu yaşatan;ama sadece güzel anlar değil,zamanında acı duyduğum şeyler bile bugün gülünç geliyor.İçimden "ne aptalmışım" diye geçirdiğim anlar özellikle..
İşte "hayatı yaşamak" denen şey bu benim için..Yaşadığım anın mutluluğuyla mutlu olmaktan çok,ileride düşünüp hatırlamak daha bir anlam katıyor mutluluğuma...Çünkü yaşadığımz anda küçük sandığımız şeyler ileride daha büyük ifadelere dönüşebiliyor ya da tam tersi..O an çok kötü diye şartlandırıyoruz kendimizi ve başka şeyleri anlayamıyoruz bence.Zaman geçip düşünme fırsatımız olduğunda güzelleşiyor olaylar..Hatıraların en güzel yanı işte..
Evet,şu an hayatı yaşıyorum.Öğretmenim ders anlatırken ben içimden geçen bu cümleleri;kağıda,bitmek bilmeyen su damlaları gibi akıtıyorum.Belki de saygısızlık ediyorum ama şu an düşündüğüm şeyleri görmek,görüyormuş gibi yazmak istiyorum.Ki içimden gelen bu samimi kelimeleri kağıda aktarmak gibi güzel bir görevden beni alıkoymak isteyeceğini sanmıyorum.
Etrafımda o kadar yapay insanalr var ki..Yapay olmanın güzel olduğunu düşünenler hatta..!Yapmacık gülümsemeler,üfürükten gözyaşları..Tuhaf geliyor bana.Bazı tiyatrocular vardır;kendilerini rollerine öyle konsantre ederler ki oyun bittiğinde selam verirken bile rolündeki insan gibi olmaya deam ederler.İşte bahsettiğim insanlarda böyle..Rollerine öyle kapılıyorlarki hayat boyu çıkaramıyorlar içinden.Teknolojinin ileri derecede gelişmesi ve insanların bunu yanlış ve aşırı kullanması etrafımızın böyleleriyle dolmasına neden oluyor.Öyle ki insanlar klavye kullanmaktan neredeyse kalem tutmayı bile unutacaklar.Nerede kaldı karşılıklı konuşmak..Böyle bir ortamda bu yapay insanları bulmak doğal olsa gerek.Bu yüzden gerçek mutluluğu yaşamaya çalışarak büyüyen gençler yalnızlıklarının onurunu yaşıyorlar.
Siz hangileriyle bir arada olmak istersiniz?Bence cevap vermekte acele etmeyin.Önce aynayı kendinize doğru çevirin ve oynadığınız role bakın..Emin olun bir yerlerde yanıldığınızı anlayacaksınız.
Sevim GüzeL...
YORUMLAR
İnsanlar yaşadıkları anı hayatın tüm anı gibi gibi algılarlar.
O an içinde bulundukları zaman dilimini hiç bitmeyecek gibi düşünürler.
Bir zaman sonra anlarlar ki hayat bir kısır döngü ve durmadan akıyor.Ve yine başa dönüyor her şey.
Üzülür insanlar bazen.Tüm dünya başlarına yıkılır.Bitmiştir umutları o an.Sıkıntıları bitmez zannederler.Kederlidirler.Dünyanın tüm dertleri onların üstündedir onlar için.Ama anlarlar bir zaman sonra sıkıntılar gelip geçicidir.
Çok mutlu olurlar bir zaman.Zannederler ki hep böyle mutlu kalacaklar.Oysa gelip geçen hüzünler gibi sevinçlerde gelip geçer.İnsan yine kendiyle baş başa kalır.Mutluluk ve hüzün içinde harmanlanır duygular düşünceler.
Biraz da algılar irdelenmelidir aslında. Mutluluğun ve hüznün tarifi yapılmalıdır zihinde.Nedir hüzün yada mutluluk ?
Algıların bize anlattığı ya da etrafımızdaki insanların tarifini yaptığı olguların dışında aramalıdır birazda hayatı.Herkesin sevindiği yada üzüldüğü şeyler midir bu adı geçenler?
Bize lanse edilen duyguların dışında acaba bir mutluluk var mıdır? Herkesin üzüldüğü yerde mutlu olur mu insan?
Bize aktarılanların dışında bir hüzün biçimi olabilir mi ? Herkesin mutlu olduğu yerde hüzünlenebilir mi nisan ?
Biz aslında bize üzülmemiz yada mutlu olmamız hissetirildiği için mi böyleyiz ?
İşin en ilginç yanı ise aslında algıları aşmak gerekliliğidir.İnsan eğer kavramlara ondan istenildiği gibi bakabilirse biraz erer ince sırlara.Başımıza gelen sıradan bir sıkıntı eğer imtihan sırrıyla kavranılırsa bir hediyedir denebilir.
Ve eğer bu sır iyice yerleşirse içimize.O zaman başımıza gelen mutlulukların bir tuzak olduğunu anlarız.
Hayat bir akış bir süreç bir dönüşler bütünü.Bir zamanlar bir damla su olan insanın ilginç yaşama serüveni hayat.Ve her şey gelip geçici.Gerçekten gelip geçici.Aslı toprak olan ve vücudunda toprak ta olan her türlü element bulunan insan garip bir yolcu ve muhteşem bir mekanizmadır.
Bu açıdan kendisi gelip geçici olan dünya da insan kendini irdelemelidir .
Ne olduğunu ve misyonunu iyice anlamalıdır.Hayata geliş amacını anlamaya çalışana basit olgular adı üstünde basit gelir.Ve insan o zaman duyguların dışına hatta mantığı çok ötesine geçer.O zaman beş duyu organı bile basit kalır bir bakıma.İşte o zaman yani hayatın sırrını kavradığı zaman anlar ki her şey gelir geçer.Tıpkı kendisi gibi.
Bu pencereden bakabilene felaketler ya da mutluluklar aynı tesiri yapar.Zira bilir kavramın ardındakini ve fiilin failini.
Kendi fiilimizin faili olabilmek ve faili mutlak ı anlayabilmek ümidiyle.
[email protected]
www.haber50.com
Öğretmenim ders anlatırken ben içimden geçen bu cümleleri;kağıda,bitmek bilmeyen su damlaları gibi akıtıyorum.Belki de saygısızlık ediyorum ama şu an düşündüğüm şeyleri görmek,görüyormuş gibi yazmak istiyorum.Ki içimden gelen bu samimi kelimeleri kağıda aktarmak gibi güzel bir görevden beni alıkoymak isteyeceğini sanmıyorum.
Yeri ve zamanı yok yazmanın ve o an işte o an yazılmalı.
Kutluyorum paylaşımı ve güzel yazıyı.