- 498 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gerekçe
Gerekçe
“Bir söz ki, söylemesen de olur; söyleme! Bir iş ki, yapmasan da olur; yapma!” Tagore
Evrende boşluk da israf da yok! Her şey, bir gerekçeye dair yaratılır! “Tercih”, gerekçenin ta kendisidir! “Uzay Geçmiş, Dünya An, Zerre Gelecek” yazımda, yaratışın “Tercih” ve “Gözlem” bağlantısını yazmıştım. Yani 3. Boyuta çıkan her şey, tercih edildiği noktadan “An” madde sahasına çıkar! Bu da “Gözlem” ile oluyor! “Kün” (Ol), bir tercihe dair!
“Yemek için mi yaşarız, yoksa yaşamak için mi yeriz?” Aristo
Bu sorunun cevabı açık! Yeme-içme, bir ihtiyaçtır; gerekçesi, hayatın devamı! Hayatı devam ettirmek için yani yaşamak için yemek-içmek gerek! Hayatın 3. Boyutta devamı beslenmeyi gerekli kılar!
Yaşamak için yemek-içmek, doğal ama bu doğal ihtiyacı zevkli hale getirmek mümkün. Bu durumda “Zevk” de ayrıca bir gerekçe haline gelecektir! Romalılar gibi, yaşamak için yer-içerken zevkini çıkarmak da gerekçe olmuş!
“Bir söz ki, söylemesen de olur; söyleme!” Bir şeyin gerekçesi yok ise o şeye gerek de yoktur! Bu yazıyı yazmamı gerekli kılan nedir? En önemli gerekçe, “Düşüncelerimi paylaşmak!” bu gerekçe tek başına yeterlidir benim için! Sait Faik; “Yazmasaydım, ölecektim!” diyor bu konuda! Yani gerekçe var! Bir yazı ki okumasanız da olur; bence okumayın!” Ama okumadan da içerik bilinmeyecek! Yazmakta da okumakta da gerekçe, kişisel! Fayda başlı başına bir gerekçedir! Fayda da kişiye izafi; biri faydalanır, aynı şeyden başkası faydalanmaz!
“Bir iş ki, yapmasan da olur; yapma!”; gereksiz bir işi yapmak, aslen mümkün değil; anlamlıda değil! Birisi, bir şeyi yapmış ise kendince gerekçesi vardır! Bu gerekçeyi, gereksiz bulanlar olabilir! Neyin gerekli, neyin gereksiz olduğuna kişi, bizzat kendisi karar vermek durumunda! Yani gereksiz olduğu kanaatine vardığımız bir şeyi kendimiz yapmasak yeterlidir! Bu kişisel kanaati, başkalarına dayatmak yeni bir gerekçe (Direniş)doğuracaktır! Gereksiz olduğu dayatılan bir şeyin, zaman içerisinde gereksizliği anlaşılacak iken sırf dayatılması yüzünden “Yapılması” söz konusu!
Neden yapıyorsun?
Bu soruya “İnadına” cevabını sık duyarsınız! Gerekçeye bakın; “İnat” bir gerekçe midir? Evet, hem de sağlam bir gerekçedir! Bir şeyi inadına yapan bir toplumda yaptırılmak istenen asıl şeyin zıddı dayatılırsa ne olur? Maksat hasıl olur! Demek ki inadına yapmak, bazı gereksiz şeylere gerekçe olabiliyor!
“Babam söyledi, yapıyorum”; burada yapılan şeyin gerekçesi kişisel değil, babası söylemiş, yapıyor! Babasının dediğini yapmaya hakkı elbet var!
Genişletelim; “Atalarım yapmış, yapıyorum!” burada da gerekçe kişisel değil! Ataların yaptığını yapmaya, herkesin hakkı elbet var!
Yapılan öyle şeyler vardır ki; “Neden yapıyorsun?” sorusuna cevap vermekte bile zorlanıyor, yapanlar! Biraz zorladıktan sonra bir şeyler bulabilir; ne bulursa bulsun, inanın o onun gerekçesi olarak yeterlidir! Asıl sorun bu değil; asıl sorun, “Neden yapıyorum?” sorusunu, kişi kendisine sorma gereği bile duymadan yapması! Bu durumda kendince bir gerekçe bile üretmeden ezbere bir şeyler yapmış oluyor! Sorgulamadığı için de yaptığından kendince bir rahatsızlık da duymuyor! Ta ki biri ona “Neden yapıyorsun?” diye sorduğunda, düşünmeye başlıyor! Kendini ikna edecek makul bir gerekçe ürettiğinde yine sorun yok! Yaptığı şeyin gerekçesini anlamlı bulmadığında, sorun başlıyor! Bu sorunun sorulmasından hoşlanmıyor! O halde soruyu soran, kötü niyetli olmalı! Ya da soruyu soranın “Kötü” olarak bir vasfını aramaya başlıyor! Nereden, nereye geldi bakın durum! Alt tarafı “Bunu neden yapıyorsun?” gibi basit bir soru; nerelere getiriyor, gerekçe bulamayanı! Soran kişinin ırkı, dini, ideolojisi, hayat felsefesinden bir gerekçe üretmeye çalışıyor! Yaptığı ancak gerekçesini bulamadığı şeyi sorgulamak yerine; “Neden yapıyorsun?” diyeni sorgulamaya başlıyor! Diyelim ki soranın ırkı, dini, ideolojisi ve hayat felsefesinden bir açık yakalayamadı bu sefer de; “Seni desin diye, inadına yapıyorum!” deyiveriyor! Gerekçe var ise sorun yok! “İnat” da gerekçe olarak kabul edilir! Misal vermek için bu soruyu yazdım yoksa kimse, kimseyi sorgulamaya memur değil! Bu “Neden yapıyorsun?” sorusu bazı doğal akışta da söz olarak değil, davranış olarak da göze çarpar! O ortamdan kaçmak ister, neden yaptığını araştırmayanlar! Yazısız bir karikatürde de bu soru olabilir! O karikatürden bile kaçmak gereği duyar, neden yaptığını sorgulamayanlar!
Son tahlilde; konuyu fazlaca uzatmanın gereği yok! “Bir söz ki, söylemesen de olur; söyleme! Bir iş ki, yapmasan da olur; yapma!” kişi bir sözü söylüyor ise kendince bir gerekçe bulmalı! Bir işi yapıyor ise kendini ikna edecek gerekçeyi de kendince bulmalı! “Neden yaptığını” sorguladığında, bazı söylediği sözlerin, yaptığı şeylerin “Gereksiz” olduğunu da görecek! Ne söylediğini, ne yaptığını bilen insan huzurlu olur! Gerekçelerini de bizzat kendisi üretir! Ne söylediği ya da ne yaptığının başkalarınca anlamlı olup olmaması da önemsizdir; yeter ki kendince gerekçesi olsun. Bu gerekçeyi kendisi bilsin, inansın! O zaman kendine de saygı duyar!
Saygılarımla;
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.