- 559 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Uzay Geçmiş, Dünya An, Zerre Gelecek
Uzay Geçmiş, Dünya An, Zerre Gelecek
“Zaman” konusundaki tüm söylemlerin ortak noktası “İzafi” olmalarıdır. Mekan ve zamanın olmadığı durumda “İzafiyet” de olmayacaktır! İzafiyetin olduğu her durumda zaman ve mekan sınırı vardır! Görecelilik, zamandan ve mekandan münezzeh olan için yoktur!
Genel zaman yorumlarında, “Zaman” ileri doğrusal akar gibidir! Daha gelişmiş yorumlarda ise zaman akışının “Göreceli, izafi” olduğu söylenir! Zamanın izafi olduğunu bilmek de zamanı tam olarak anlamamızı sağlamaz! Zamana, başka açıdan bakmak gerekir!
Zaman, “An” dan geçmiş ve geleceğe dair izafi bir çıkarımdır! Bir “An” seçilir ve onun izafiyetinde öncesi ve sonrası çıkarılır! “Zaman, aslen yok!” diyen birisi, “An”, “Geçmiş” ve “Gelecek” konularını da açıklamak zorundadır! Zaman; seçilen, tercih edilen bir noktadan, geçmiş ve geleceğe bakmak gibidir! Yani zamanın (geçmiş ve geleceğin) oluşması için bir noktanın seçilmesi gerekir! Tercih edilen, seçilen bir “An” dan geçmiş ve gelecek oluşuyor! Bir “An” tercih edilmez ise ona göreceli “Geçmiş” ve “Gelecek” de oluşmaz! Mekan olmadan da zaman oluşmaz! Bir insanın yaşı için doğum anı seçilir ise öncesi, “Cenin” ve daha öncesi “Toprak”; daha da öncesi uzayı oluşturan “Elementler” olur! Geçmişi, uzay olur! Geleceği, tüm yaşamsal mekan ve faaliyetleri olur! Daha sonrası, yaşamsal faaliyetlerinin evrene yayılmış verileri ve sinyalleri olur! “An” ise Dünyadır!
Zaman, dinamik olarak bilinir! Bir şeyin, noktanın, zerrenin, sicimin titreşimi ya da dairesel dönüşü olarak düşünülür! “Tik-tak”, salınım, titreşim (sarkaç) ya da dairesel turlar, dönüşler! Bir “Tık”, bir saniye; bir tur, bir dakika; bir tur, 12 saat; bir tur, bir gün; bir tur, bir yıl gibi! Zaman ölçümü de titreşim ve dönüşlere izafi oluyor! Zamanın tur ve titreşim üzerinden izafi algılanması da “An” seçilerek mümkün! Bir zaman kesiti üzerinden, “Geçmiş” ve “Gelecek” oluşuyor! Bir “An” seçmeden, o ana izafi geçmiş ve gelecekten söz etmek anlamsız olur! “M.Ö-M.S” gibi bir “Milat” seçilmeden zaman belirlemek mümkün olmaz! Seçilen “An” ise “Sıfır” gibidir! Geçmiş ve gelecek, o noktaya izafidir! Zaman, mekandan ayrı düşünülmez; uzayda zaman, hangi dönüşe izafi olacak? Mekan seçilmemiş ise anlamsız olur! Dünyada bile mekan izafiyeti “Başlangıç meridyeni” izafiyetinde farklıdır! Kıtalar arası saat farkı söz konusu! Hatta bir gün fark eder!
Zamanı anlamak için başka bir açıdan bakalım. Moda tabiri ile “Kuantum” alandan bakalım! Zaman konusunda, “Tık” ve “Tur” izafiyetinden uzak bir bakış bulmaya çalışalım! Zaman, “Tık” ve “Tur” frekansının “Geçmiş” ve “Geleceğe” dair izafi görüntüsünden başka bir şey değil! Bir “An”, yani “Mekan, nokta” seçilmeden de işlemiyor! O halde zaman, aslen yok! Bir tercih yapıldığında o tercihe göreceli oluşuyor! Bunu daha kolay anlamak için “Kuantum fizikte çifte yarık deneyi” ni hatırlayalım! Kuantum alanda bir zerre, uzayın her noktasında potansiyel olarak olabilir! Zerreye hangi mekan, esas alınarak bakılır ise o noktadan zaman işlemeye başlıyor ve zerre orada gözleme göreceli olarak var oluyor! Bilimsel olarak zerre, henüz ölçülemedi! Zaten ölçmeye kalkışmak, “Belirlemek” oluyor! Nerede gözlenir ise orada beliriyor! Zerre ile kuantum parçacıkları karıştırmayalım; kuantum parçacıklar da zerrelerden oluşuyor! Yani gözlenen “Zerre” olduğunda geçerli bu teori! Maddeyi gözlemek ile zerreyi gözlemek aynı olmuyor! Bir madde, sınırlı alanda faaliyet gösterir, zaman ve mekan sınırına tabidir! Zerre ise uzayın her noktasında olabilir! Zaman ve mekana tabi olmaz! Kuantum alanda “Sicim teorisi”, zerreyi anlamaya yarayan en yakın yaklaşım! Titreşen her şey, mekan ve zamanın izafiyetinde algılanır! Yani zerre, “Sicim” gibi düşünülebilir ama zaman ve mekan izafiyetinde düşünülmemeli! Deneydeki “Elektronun”, tanecik veya dalga davranışı ve bu davranışın gözlemden etkilenmesi zerreyi anlamak açısından önemli! Zerre, her şey olabilir! Gözleyen ne olmasını isterse, o olur! Zerre “An” gibidir, gözlemi de “Kün” (Ol) gibidir! Bilim, henüz zerreyi gözlemeyi başaramadı! Gözlemden kasıt anlaşılıyor mu?
“Gözlem” tercih gibi! Zerreyi 3. Boyutta gözlemeye çalışanlar, maddi alanda; zaman ve mekan göreceliliğinde algılayamıyor ya da algılandığında madde oluyor, zaman ve mekana tabi oluyor, yaratılıyor! Zerreyi gözlemek, evreni gözlemekle aynı zorlukta! Bu nedenle; kuantum fizikteki gözlemler, sadece konuyu akla yaklaştırmak için! Zaman açısından zerre için zaman ve mekan söz konusu değil; gözlendiğinde yani tercih edildiğinde, madde olarak görünüyor ve zaman ve mekan izafiyetinde göreceli algılanıyor! Aslında gözlem ile zerre, mekana çıkıyor! Titreştiğinde, mekana ve zamana da çıkmış oluyor! “Tık” ve “Tur”, ile zaman izafiyeti ile anılıyor! “Entropi” konusu da burada başlıyor! Yani bir şey, gözlenmek istenildiğinde “Tercih” var ve bu tercihe izafi “Gözlem” var! Zaman ve mekan var! Gözlendiğinde açığa çıkıyor izafi olan her şey! O halde evren, bir “Gözlem” sonucudur!
Dünya için “Zaman” düşünüldüğünde, “An” gözlem yani Dünya; geçmiş, uzay; gelecek ise “Zerre”! Geçmişin izleri evrende, “An” Dünya’da, Dünya’dan kasıt maddi alan, tercihe göreceli bir oluş var! Gelecek ise zerrede, henüz gözlenmemiş sonsuz potansiyel var! Tercih “An” izafiyetinde, zaman ve mekan başlıyor! Geçmiş, uzayda seyrediliyor! Gelecek ise sınırsız potansiyelde zerrede, zaman ve mekandan münezzeh olarak var!
Toparlarsam; zaman, bir noktanın esas alınması ile o noktaya izafi geçmiş ve geleceğin belirlenmesidir! Yani gözlemin bir sonucudur! O nokta “An” dır ve “Dünya” dediğimiz maddi alandır! “M.Ö-M.S” gibi “An” seçimlerinin ne kadar sönük kaldığını görüyoruz değil mi? Ayrıca “Tık ve tur, dönüş” gibi zamana dair izafi çıkarımların da sönük kaldığını görüyoruz! Boyutları düşünelim; her şey, hiçlikten var oluyor, boyutsuzluk, zaman ve mekandan münezzeh! 1. Boyutta, tercih ediliyor, zaman ve mekandan ayrı! 2. Boyutta tasarlanıyor, zaman söz konusu değil mekan da ama “Levha” gibi bir “Data” söz konusu! 3. Boyutta gözleniyor; gözlendiğinde zaten maddi alana da çıkıyor, zaman ve mekan göreceliliği ve “Entropi” başlıyor! “Ete, kemiğe büründüm; Yunus diye göründüm!”
Hiçlikte, potansiyelde ve 1 ve 2. Boyutlarda, titreşim “Tur ve tık” olmadığından zaman-mekan da yok! 3. Boyutta “Sicim” titreşiyor, zaman ve mekan da gözleyene izafi oluşuyor! Sicim, maddenin bilinen en küçük parçası! “Zerre” ise “Büyük ve küçük” izafiyetinden uzak! Gözlenene dek, potansiyel olarak her yerde olabilir; evren kadar da olabilir! Evrene bir de bu açıdan bakabiliriz! Bir zerre, evreni taşıyor! Tüm zaman ve mekanları da taşıyor! Zaman ve mekandan münezzeh bakılınca “Büyük-küçük” izafiyeti de kalkıyor!
Son tahlilde; demek ki gözlenen her şey, potansiyelde var ve gözlem ile yaratılıyor! Yani gözleyebilen yaratıyor! “Kün” (Ol), konusu! Zerreyi gözlemek, zaman ve mekan ve büyük-küçük göreceliliğini aşmakla olabilir; potansiyelde bu mümkün! Zerre konusunda “Sicim teorisi” fikir verebilir ama madde ile maddenin var oluş gözlemini karıştırmayalım; ikisi aynı boyutta değil! 3. Boyutta gözlenenlerin tamamı, zaten zaman ve mekan göreceliliğine girmiştir! “Öncesi-sonrası” göreceliliği zamana, “Büyük-küçük” göreceliliği de mekana dairdir! Uzay, geçmiş; Dünya, “An”; zerre ise gelecek!
Gözlenen her şey, gözlendiği anda, gözleme göreceli olarak, zamanı ve mekanı (Büyük-küçük; iyi-kötü; güzel-çirkin vb.) izafiyetinde belirlenir! Zerreyi, izafi dar kalıplara sıkıştırmaz, zaman ve mekan dahilinde sınırlamaz isek “Gelecek” elimizde! Nasıl gözlem yapar isek onu bulacağız!
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.