- 1138 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
VAROLUŞUN ÖZÜ
Var olmak nedir? Yaşam nefes alıp vermek midir? İnsan zihni hep aynı mı kalır? Kararsız kalmak ne ifade eder? Günümüzde ne nedir, ne değildir? Yeniden irdelenmesi, sorgulanması, açıklık getirilmesi gereken konulardır artık bunlar…
Kararsız kalmak; hiçbir şey yapmamak, katılmamak, ilgilenmemek, öğrenmemek demektir. Düşünmemek ve hatta hiçlikle yokluğa yürümek...
Kararsız kalarak kaybettiklerimiz yanlış kararla kaybettiklerimizden çok daha fazladır belki de, kim bilir…
Toplum olarak çoğumuzun bu durumda olması, gerçek anlamda bir çöküş demektir. Arafta olmak gibi, dengesiz, bilinçsiz, çarpık bir yaşam! Nereye gittiğini bilmeden… Ancak kararlı olur, belli bir fikre ve bilince sahip olursak varlığımızı korumak ve sürdürebilmek için mücadele ederiz. Bu da bize başarı, insanca güzel yaşama olanağı sağlar. Unutmayalım hayat bir anlamıyla mücadeledir. Mücadeleyle var oluruz. Günümüzde yaşamın ne olduğu konusunda çok büyük yanılgılar vardır. İnsanoğlu yaşamı hala anlayamamıştır. Var olmanın anlamını değerini, doğadaki tüm varlıkları koşulsuz sevmenin yüceliğini, "doğa(evren)-toplum-insan" arasında bütünlük sorumluluğu ve bilinciyle bilgiyle aydınlanmanın ve doğaya evrene katkıda bulunmanın mucizevi insani koşulları nasıl sağladığını ve geliştirdiğini hala görememiştir. Tam olarak insan olamaması da bundandır.
Bilim ve teknolojinin yanlış kullanımının ürkütücü boyutlara gelmesi, afyon etkili inanç (gerçeğinden farklı) ve tüketim çılgınlığının, okumayan, öğrenmeyen geri kalmış toplumlara enjekte edilmesi hangi akla hizmetle, hangi mantıkla açıklanabilir?! Maddesel tutkunluğun ve beklentilerin bir virüs gibi yayılmasının; doğada evrende var olan ve sürekli kendini çoğaltan yenileyen var olma gerçeğinin (mutlak mutluluk olduğunun) çok önüne geçmesi ile akıl ve mantık saf dışı bırakılmıştır. Burada görülüyor ki, akıl ve mantıkla kendini var eden bilim ve teknolojik gelişmeler kendisiyle çelişir bir duruma gelmiştir. Bu göstermektedir ki, gün ve gün insanoğlunun akli ölümü gerçekleşmektedir. Akıl ve mantıkla sahip olduğumuz, bizi insanlaştıran tüm değerler hırs ve egomuzu tatmin etme isteğinin esiri olmuştur.
Duyguların yok olmasının ileri boyutlara ulaşması, var oluşun yok oluşa dönüştüğü gerçeğini ve tehlikesini gözler önüne sermiştir. Kişisel egonun hızla yükselmesiyle güç elde etme ve sahip olduğu gücü koruma bağlamında ağ’laşarak küresel egemenliği sürdürme çabaları; nokta atışlarla toplumları istedikleri yönde akışını sağlama ve yönetim sistemini getirmiştir. Noktaları birleştirebilmek ancak, doğruyu gösterecektir kendi zihinsel kontrol ve ufkumuzun genişlemesi kapsamında… Sahip olduğumuz bu ince yaşam çizgisi, pamuk ipliğine bağlı hale geldiğinde; evrenin ve doğanın gücünün, var oluşun kendini hatırlatır duruma gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Kendi kendini yok etmeye çalışan, düşünebilen insanoğlu, düşünmeden yaşamanın bedelini çok ağır ödeyecektir kuşkusuz… Bu nedenle yaşamı anlamak, doğaya kulak vermek, her varlığı sevmek ve doğanın öğretmenliğini kabul etmek gerekmektedir.
Yaşamı doğru anlamak; önce insanı tanımakla, insanı anlamakla başlar. Sonra da doğayı tanıyıp anlamakla ‘’yaşam özü’’ bağlantısını kurarak, kendi varlığının ve yaşamının sürdürülebilirliğini sağlamakla devam eder. Çünkü yaşam; canlı veya cansız, her varlığın gelişip, geliştirilip anlam kazanması ve doğaya katkı sunması demektir. Varoluşa saygı demektir. Öyleyse doğanın evrenin bir parçası olduğumuza göre, yaşamı sağlayacak, var olmayı sürdürecek olan sensin!
Ey insanoğlu!..
Kendini, insanı anlamamışken, doğada nasıl varlığını sürdüreceksin?! Doğada bu zamanda, bir yerin olsun istiyorsan, kendini, insanı anlamalı, gücünü sorumluluğunu görmelisin!.. Kendi mucizevi varlığını anlayamazsan, sorumluluğunu bilip gücünü gösteremezsen var olduğun, yaşadığın söylenebilir mi?!
Üstün bilinç ve duygunla var olabilirsin, varlığını koruyabilirsin ancak! Ancak üstün bilinç ve duygunla yaşama anlam katabilir, yaşadığının bilincine vararak zamana dokunabilir ve geleceğe yaşamından izler bırakabilirsin. O zaman doğa sana kucak açar. ‘’Varoluşun özü’’ budur. İşte bu nedenle yaşam; üstün bilinç ve duygu bileşenidir. Yaşamın güzelliğini ve gerçek mutluluğu, sana sunduğu zenginliği işte o zaman görebilirsin. Doğaya, kendi özümüze, gerçeğine dönmelisin!
Aksi halde evrende var olan yaşamı karanlığa boyamakla meşgulsündür, bilesin!!!..
13.07.2015
Kadriye PERVAN
YORUMLAR
çok güzel ifade etmişsiniz,insanın iyi olana ulaşmak için ilk kendinden başlaması,kendini keşfetmesi gerekir.hayat sahnesinde figüranız.Hayatı sorgulamak gerek.yüreğinize sağlık,kutlarım.