- 685 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MEŞGULİYETİMİZ NEDİR
Elbette "meşguliyet" kavramıyla kastımız sadece iş hayatı üzerinde analizler yapmak değildir. Ama günümüzün en büyük sorunlarından biri haline gelen iş alanlarını daha çok baz alıp, kişileri gerçek meşguliyetleriyle ilişkilendirerek modern hayatın bizi nasıl bir döngünün içine koyduğunu azda olsa açıklamaya çalışacağız...
İyi iş; yararlı, üretken, topluma faydalı olan işlerdir. İşçiyi kutsal değerlerinden koparmayan ve bu değerleri yok etmeden çalışmasını sağlayan her iş iyi iştir..
Kötü iş; bir oyalanma şeklidir, ıstılahi bir iştir. Bu aynı zamanda boş bir oyalanmadır. Topluma hiçbir faydası dokunmadan saatlerce çalışır, ama kazandığı dahi bu çalışmanın karşılığı olmayan iştir. Ve bu uğurda değerlerin yok olunmasına göz yumulan iştir…
Gizli iş; bu işinde topluma hiçbir faydası yoktur. İşçi çalışır görünür, zahmet çeker ama bunun işe bile hiçbir faydası yoktur. Örnek verecek olursak; masanın arkasında tavla oynayan memurların yaptığı iş gibi…
Bizim çalışırken asıl gayemiz nedir? Neydi de mevcut hali aldı? Çalışmak sadece geçim kaynağımı yoksa geçinme (insani ilişkilerde) kaynağımı? İyi çalışmak iyi iş çıkarmak mıdır? İyi, kötü veya gizli çalışmak gerçek manada nedir? Gerçek, yararlı ve üretken işler nelerdir? Bütün bu soruların cevabını çoğu zaman kendimde bulduysam da, kendimde bulduğumu yaşamda bulamadım. Kendimde bulup ta yaşamda bulamadığım, mevcut sistemin veya çalışma araçlarının fıtrata uygun olmadığı gerçeğini gösterir. Modern hayat, insanlığa sayısız alternatiflerle iş sunmuştur, ama aynı zamanda insani ilişkileri yok etmiş kişiler üzerinde alinasyon (yabancılaşma) gibi birçok psikolojik hastalığa sebep olmuştur. İyi ve üretken olmayı veya böyle bir alanda çalışmayı, modern hayatın araç-gereklerini üretmek, üretilenle uyumlu bir hayat alanı oluşturmak ve böylece topluma faydalı olduğunu düşünen asimile olmuş bir insan modeli oluşmuştur. Huzurunu temin etmek için, huzurundan vazgeçen bir insan. Yani buna “medeniyetsiz modern bir hayat” diyebiliriz. Ne acıdır ki; bilinçli veya bilinçsiz herkes empoze edilmiş bir modernleşme yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu gün bu kadar kalabalık bir Müslüman kitleye sahip olup, İslama fayda sağlayamamakta bu empoze edilmiş zihinlerin âline olmuş halleri nedeniyledir…
Öyle görüyorum ki; çok çalışmak (dünyevi) az düşünmeyi, az düşünmek sorumsuz olmayı, sorumsuz olmak hedefe ulaşmayı engellemiştir. İşinin en iyisi olmak mümkündür, ama işinin en iyisi kişiyi topluma faydalı yapmaz. Hem işinin iyisi hem de topluma faydalı olmak; işi kendi kontrolü altında tutmakla mümkündür
Çözümlerden biri şudur; bütün Müslüman halk İslami kriterlere göre homojen olmalıdır. Tabi bütün insanlığı uygulamada aynı düşündürmek mümkün değildir. Çünkü her milletin tarihi, kültürü, eğitimi, örf ve gelenekleri ayrı-ayrıdır. Ve bunlar o milletin ahlakını ve kişiliğini oluşturan yapısal ürünlerdir. Fakat bu ancak, insanlığa bir model sunmakla mümkündür. Nasıl ki Avrupa, milletlere kendi insani modellerini sunup asimile ettiyse bizde “İslam medeniyetini” model olarak sunup insanı özüne döndürmeliyiz.
Avrupa entelektüel beyinler meydana getirdi, bizse aydın beyinler oluşturmalıyız. Aydın olduğunu, aydın yetiştirdiğini düşünen insanların türemesi de ayrı bir sorun unsurudur. Oysaki modern çağ aydın değil, entelektüel insan tipi oluşturmuştur. Entelektüel insan; beyni ile çalışan kimsedir, ama bu beyin karanlığı, kötülüğü, emperyalizmi vs. yaymak içinde kullanılır. İşte o zaman aydınlığın ve medeniyetin düşmanı olur. Aydın ise; aydınlık için çalışan beyin işçisidir, çağının insanına karşı kendini sorumlu hisseden kişidir. Hem aydın hem de entelektüel olmak mümkündür, ama entelektüel bir beyin hiçbir zaman için aydın bir beyne hükmetmemelidir. Entelektüel bir beyin tahsille elde edilir, okumak bu beynin besin kaynağıdır. Ama aydın insan için bu söz konusu değildir. Okumadan aydın olunabilinir ve okumamış aydın okumuş entelektüelden daha yararlıdır…
Bütün bu söylenenler, tek bir amaç, tek bir değer ve tek bir hedef uğrunadır. Bunlar önce kişinin sonra İslam’ın selameti için hayatında yapması gereken bazı değişiklerden teknik unsurlardır. "Onlar hayırdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun bırakılmazlar. Allah, muttakileri bilendir. (Ali İmran-115)
“mesul olduğun iş ile meşgul ol” (A.K) sözünden de anlayacağımız gibi, kişi meşgul olduğu işle bir zaman sonra bir bütün olmaktadır. Bu yüzden mesul olunanla meşgul olmak gerektiği söylenmiştir. Modern hayatın kişiyi mesuliyetinden uzak tutarken kullandığı en etkili yol, meşguliyeti iş hayatına vermesidir. İşte istedikleri; düşünmeyen bir beyin, çok çalışan bir beden, müphem zihinsel meşguliyetler içinde sürülen bir yaşam… "Hayır, onların kalpleri bundan dolayı bir gaflet içindedir. Üstelik onların, bunun dışında yapmakta oldukları (birtakım şeyler) vardır; onlar bunun için çalışmaktadırlar." (mu’minun/63)
Son olarak belirtmek istiyorum ki, iyi iş yapmak çok çalışmakla ölçülemez, iyi iş; kişinin kendisine ve toplumuna, her şeyden önce Allahın davasına fayla sağlayan iştir. Çok çalışmak rızkı arttırmadığı gibi akside azaltmaz. Başta aline (yabancılaşma) olmak üzere kişide bir çok psikolojik ve bedensel rahatsızlıklara yol açanda yine bu aşırı çalışmaktır. Modern hayatın bizden istediğini değil, medeniyetimizin gerektirdiği steril bir yaşam sürmeliyiz. Selam ve dua ile
YORUMLAR
Bütün bu soruların cevabını çoğu zaman kendimde bulduysam da, kendimde bulduğumu yaşamda bulamadım. hayal gücünü yaşama yansıtacak yollar kapalı. açık olanı da tembelliklerimiz yüzünden biz kapatıyoruz.
Bizim dünyaya vereceğimiz maddi bir şeyimiz yok. ancak bahsettiğiniz gibi onlara yeni bir medeniyet verebiliriz. Entelektüel -münevver- seviyemizin çok yükselmesi gerek. ama elimizdeki bu kültürel materyallerle neredeyse imkansız.
kavramları yeniden sorgulamalıyız.
bir örnek: Adalet dediğimiz zaman, aklımıza hukuk gelir, haklı-haksız gelir. oysa bizim kadim kültürümüzde adalet; her şeyi yerli yerine koymaktır. emaneti korumaktır.Onun içine hukukta girer, yeşili korumakta girer, komşunun güneşini kesmemekte. işte bu düzeyde kavramları yeni baştan sorgulamalıyız diye düşünüyorum.
bu arada yazınız gayet güzel ve bende benzer bir yazı koyacaktım, yazınızı gördüm. biraz erteleyeyim bari.
selam ve dua ile...