- 1559 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Eski değil eskimeyen dostluk
Yıl 1997, Nisan ayında yeni bir hayata adım atarken yıllarca konuşulacak dostluklar kuracağımdan bir haber ufacık kutu gibi bir apartman dairesine yerleştim. Çok genç ve çok cahildim. 17 yaşında, yeni evli ve bir bebek bekliyordum.
Haliyle korkularım vardı. Daha tek başıma bir hayat kurmaya alışamadan evde yalnız başıma depreme yakalandım. Ne yapacağımı bilemez bir halde daireden dışarı attım kendimi. Hafif bir sarsıntı olsa da benim aklımı almaya yetti. İzmir’in sokaklarında biraz dolaşıp mecburen istemeye istemeye evime çıkmak üzere apartmana girdim. Apartman sakinleri merdiven boşluğunda telaşla konuşuyordu. Benimle konuşmazlar diyerek başımı eğmiştim ki içlerinden biri selam verdi. Benim hikayemin başrolü bu selam oldu.
Selamlaşıp biraz sohbet ettikten sonra korktuğumu anlamış olacaklar ki içlerinden biri bizleri kahve içmeye evine davet etti. Zaten sığınacak bir ses arıyordum kabul ettim kahve içmeyi. Üçüncü katta oturan Gönül Abla’nın kahvesi tanışma sebebimiz olmuştu. Yine üçüncü katta oturan Saniye, dördüncü katta yani aynı katta oturduğumuz Bingül Abla ve karşı dairemde oturan Nilgün ile. Nilgün hariç hepsinin ikişer çocuğu vardı. Nilgün de ben gibi bebek bekliyordu.
Günler geçtikçe samimiyetimiz arttı.Gidip gelmelerimiz çoğaldı.Nilgün ile benim beklediğimiz kuzucuklarımız da doğdu. Her geçen gün farketmeden büyüttük bu dostluğu. Öyle bir hal aldı ki sabah yatağımda uyurken Gönül abla pencereden seslenerek uyandırırdı:
-Kahvaltı hazır hadi çabuk boyozla yumurtan soğumadan geell.
Tabi ben her zaman ki gibi tamam deyip geri uyurdum. O yumurta ve boyoz soğuyunca anca inerdim. Kahvaltı sonrası kahvemiz Bingül Abla’da içilirdi. Biz kahveyi içerken çocuklar da Bingül Abla’nın eşinin legolardan yaptığı oyuncak kepçenin başında kavgaya tutuşurdu. Çocuklardan Armağan, Efe ve Merve 6 yaşlarında, Ozan ve Gökçe de 4 civarındalardı. Ha bir de Bingül Abla’nın erkek kardeşi Bircan vardı. Apartmanın dayısı olmuştu. Bütün çocuklar hâlâ dayı diye hitap ediyor. Kahvenin ardından çocuklar acıkır soluğu Saniye’de alırdık. Bir makarna yapardı ki dillere destan. Yahu insan her gün makarna yer mi. Biz yerdik ve o makarna dünyanın en lezzetli yemeği olurdu. 5 çayı da ya bende olurdu ya da Nilgün’de. Gece oldu mu beyler de evde olmadı mı deymeyin keyfimize. Okey masası ya Nilgün’de kurulmuştur ya da bende. Ve en güzeli de art niyet yok. Beklenti yok. Çıkar gütmek yok. Dedikodu yok. Birimizin evladı hasta olsa hep birlikte koşuyorduk. Birimizin evinde tartışma, huzursuzluk olsa bütün bir günü nasıl yardımcı oluruz diyerek geçiriyorduk. Ağlarken de birlikteydik, gülerken de. Birinin doğum günü olsa apartman yıkılır geçerdi şenlikten.Saat kavramımız yoktu bir birimizin kapısını çalabilmek için.
İzmir’e pek kar yağmaz İzmir’liler bilir. Kar yağdığında bayram havası yaşanır. Bir sene dolu dolu kar yağdı. Gece saat 01,00 eşlerimizle birlikte çocukları uyutup koca koca insanlar saatlerce sokakta kar topu oynadık.
Hatta bir ara içlerinden biri ile gece geç saatlere kadar evde oturduk. Canımız sıkıldı ne yapalım ne yapalım derken şeytan bu ya aklımıza düştü. Beşinci katta oturanların kapıda duran terlik, ayakkabı vs. ne varsa alıp zemin kattaki dairenin önüne, zemin kattaki dairenin önündeki terlik ayakkabı vs. dördüncü kattaki dairenin önüne bıraktık. Saat gecenin bir yarısı. Sıra bizim Gönül Abla’nın kapısına gelince yapsak mı yapmasak mı derken Gönül Abla kapıyı açıp bizi o halde gördüğü anda ki yüz ifadesini hala aklımda. Gerçi hoş o günlerin her saniyesi aklımda, unutmak mümkün değil. Bu terlik ayakkabı şakamızın üzerinden biraz zaman geçti. Arkadaşla birlikte olanları Nilgün’e anlattık. Bir hafta geçmemişti ki Nilgün’ün misafirleri geldi. Ev kalabalık. Lakin misafirler giderken ayakkabılarının çalındığını anlamışlar. Nilgün geldi bizim kapıya dayandı. Misafirlerin ayakkabılarını siz mi sakladınız diye. Masum olduğumuzu anlatana kadar resmen göbeğimiz çatlamıştı.
Aynı bina içinde bu şekilde yaklaşık on sene geçirdik. İlk aramızdan ayrılan Bingül Abla oldu. İş güç derken hepimiz birer birer o binadan ayrıldık. Şimdi sadece Gönül Abla aynı dairede oturuyor. Bingül’den sonra Saniye, sonrasında ben ve en son Nilgün ayrıldı. Hepimiz farklı şehirlerde, farklı ilçelerdeyiz şu an. Bingül Abla Antalya’da. Saniye İzmir/Torbalı’da. Nilgün İzmir/Cumaovası’nda. Ben Manisa’da. Aradan yıllar geçti.
Ara ara görüşüyoruz. 20 gün önce kadar o oyuncak kepçenin başında kavgaya tutuşan Armağan’ı evlendirdik. Düğün vesilesi ile yine bir araya geldik. Kuzucuklar büyümüş. Kızlarımız birer genç kız, oğullarımız birer delikanlı olmuş. Hepimizin yüzüne yıllar birer çizgi bırakmış. Bir çok şey değişmiş. Telaşlarımız, korkularımız, hayatlarımız değişmiş evet. Bir tek yüreklerimiz ve bilmeden bir bebek şefkati ile büyüttüğümüz dostluğumuz, arkadaşlığımız değişmemiş. O gece anladım ki en güzel, en değerli, en anlamlı duyguların, yanı başımızdayken kıymetini bilememişiz. Biz beş kişiydik bilmeden anlamadan dostluğun en güzelini yaşamış, hayatın belki de en güzel anlarını paylaşmışız. O küçücük çocuklarla birlikte büyütmüşüz bu dostluğu. Her birimiz farklı yollardayız şimdi. Uzak ta olsak o kocaman yüreklerimiz hâlâ bir arada.
O tertemiz, tekrarı yaşanılamayacak günleri çok özledim.
YORUMLAR
HEYYY GİDİ GÜNLER HEYY..HANGİMİZ UYANABİLDİK Kİ O RÜYADAN..HAYAT HEP ÖYLE OLUR SANDIK..SEN HENÜZ GENÇSİN..YA BİRDE BİZE SORSANA..NE KEŞKELERE TUTSAK VERDİK ZAMANI..HARİKAYDI ANILARA CAN VERİŞİBN VE GÖNÜL SESİN..KUTLUYORUM SADE VE YALIN ANLATIŞINI..SENİN GİBİ SAMİMİ OLMUŞ..
Yasemin Şatoğlu
Değerlendiren yetkin yüreğinize sağlık.Teşekkür ederim.
Saygı ve selamlar yüreğinize.
KNİSK
Eskiden insanlar evlenir çoluk çocuğa karışır haliyle arkadaşlar kopar birbirinden
Yıllar geçer ve birgün karşılaşırsınız aynı kaldığımız yerden devam ederiz
bende aynı muzdaribim bu yönden canım.bir birinizi bulmuşken kopmayın ablam sakın
biz senede iki kere buluşuyoruz.engin yüreğin var olsun sevgiler Yaseminim.
Yasemin Şatoğlu
Okuyan, değerlendiren nadide yüreğine sağlık.
Sevgiler güzel yüreğine ablaların sultanı.
Eskiden deyip atıyoruz hep kurulamaz mı yeniden o dostluklar menfaat beklemeden.,tebrik ederim saygılarımla.
Yasemin Şatoğlu
Değerlendirmeniz için teşekkür ederim.Saygılarımla.