- 1570 Okunma
- 10 Yorum
- 3 Beğeni
'80 Çocukları
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
80 öncesiydi, çocuktuk; kısıtlandık her şeyden. Okul önlerinde bekledi babalar, sağlı sollu taş yağmurları altıda evin yolunu tuttuk. Sokağın sağ tarafı başka telden çalıyordu, sol tarafı başka telden... Kara haberlere uyanırdık her sabah ama çocuktuk işte! Şimdi nostalji köşemde duran radyoda dinlerdi annem babam haberleri, tüh vahlar içinde. Ne şatafatlı kurslara gönderildik, ne sokağa oynamaya çıkabildik. Kısıtlandık her şeyden, korkutulduk, evle okul arasına sıkışmıştı hayatımız. Okul da bir garipti hayat da... Birden ders kesilir, içeriye bir grup girer, ders boykot edilir, gün biterdi. Böyle geçti ilk gençlik, çocuktuk işte!
Çocuktuk, bir şeyler olup bitiyor ama hayat devam ediyordu yine de... Abi kardeş sessizce büyüyorduk işte, anne babamızın yürek çarpıntıları arasında okulluyduk birer yıl arayla. Allah’a emanet, büyüyorduk öylesine, çocuk olamadan, koşup oynayamadan, şımaramadan, her akşam baba kontrolünde, güya okuyorduk işte!.. Bize dokunmayan yılan bin yaşıyordu belki de... Meğer yılanın zehri damarlarımıza işlemiş de biz bilmezmişiz o günlerde, yine de çocuktuk işte!
O günlerden aklımda kalan, sloganlar eşliğinde kalabalık gruplar halinde yürünen okul yoluydu. Tek başıma yürüyemedim hiç o yolda, hülyalar içinde. Guruplar halinde yürümek zaruriydi zira. Bir de unutmak mümkün olmayan bir acı var bellek defterimde. Aile dostlarımızın müdavim olduğu taranan bir kahvehane ve çocuk yüreğimize kazınan tarifsiz bir acı... En yakın arkadaşımın amcası iki sokak ötemizdeki kahvehanede kurşunların ortasında kalıp ölmüş, feryatlar, isyanlar... Pek çok ailede katmer katmer yaşanan acıyı biz komşu acısı olarak yaşamıştık, o kurşunlanan amcayı ne çok severdik, günlerce konuşuldu o olay. Şimdi kitaplara geçen bir sağ sol çatışmasının bir örneği sadece. Babam kahveye gitmezdi, belki böyle bir alışkanlığı olsa, o da aynı yerde vurulmuş olacaktı. İşten eve evden işe, mazbut bir baba işte. Devlet memuru olmanın verdiği terbiyeyle sağda solda siyaset konuşmayan bir aile reisi, tek derdi ekmek parası kazanıp çocuklarını okutmak olan bir veznedar... Apolitik bir aile o dönem için şanstı belki de, hiç zayiat yoktu ailede. Birbirine düşman akraba çocuklarını saymazsak... Böyle içler acısı teselliler yaşanıyordu o günlerde. Sonra bir gün bir ses yükseldi eski radyodan, darbe olmuş dedi babam. Şimdi ne olacaktı, daha ne bedeller ödenecekti?
Büyüdüm üniversiteli oldum, ailenin gururu... Siyasetten uzak tutulan bir ara nesil üyesi... Hükümetler kuruldu, seçimler oldu, seneler akıp gitti, durgundu ortalık bir süre, gençtik işte, bize toz pembeydi hayat. Ama hiç de öyle değilmiş meğer, okudukça öğrendik, öğrendikçe daha çok okuduk. Uzak tutulmuşuz sadece ülkede olup bitenden. Sayısız göz altılar, işkenceler, seneler süren faili meçhuller... Ne çok zaiyat vermişiz meğer ülkece, ne de çok bedel ödemişiz ülkede, biz büyürken, bilmeden, gençtik işte!.. Ya şimdi, neler olacaktı, daha ne bedeller ödenecekti?
Büyüdükçe öğrendik, öğrendikçe daha çok okuduk, uyutulmayalım, sindirilmeyelim diye. Gün geldi öğretmen oldum ben, anne oldum ama bir şeyler ters gidiyordu yine ülkede. Terör başladı bu kez de. Anne olduğum günden bugüne, değişmedi, bitmedi, bitmiyor. Şans mı saymalıydık şimdi bilmem ama batıda olmanın huzurunu yaşayıp devam ettirdik hayatı. Haber aldıkça kahrolduk, gelen her şehitle. Pek çok arkadaşımız doğuda terör kurbanıyken, hayat devam ediyordu işte. Kara haberlerle, şehit yavrularını okuttuk senelerce, boğazımız düğümlenerek... Ne değişmişti ki, her şey daha mı iyiydi? Terörle mücadele ediyorduk, bir yandan yaşamaya çalışırken, yaratılmış bir orta sınıfın üyeleri olarak üç kuruş parayla yaşamaya...
Şimdi yine bir eylül akşamında, düşünüyorum, ne değişti çocukluğumdan bu yana?Çocuktum genç oldum, büyüdüm anne oldum, öğretmen oldum, yaşlandım emekli oldum. Ne değişti? Yarım asrı devirdim, ülkemde ne değişti? Hâlâ ağlıyor analar, hâlâ şehit veriyor ülkem, hâlâ sen ben kavgası, biz ve öteki savaşı, hâlâ terör... Neler oldu bu süre içinde, ne değişti? Ve hâlâ hayat devam ediyor etmesine de, nereye gidiyor bu ülke?
YORUMLAR
79’un ÇOCUKLARI
Bizde 79’un çocuklarıyız;
Hani çocukluğu çalınıp,
Gençliği harcananlardan.
Vatan kurtaran aslanlardan...
Sağda duruyordum ama,
Sol benim soluma düştüğü için soldu sanki.
Aynı mahallenin çocuklarıydık,
Sağdan hizaladılar,
Ve sağdan saymaya başladık.
Hiza bilmeyenler solumuzda kaldı
Ayrıştık.
Sonra sağda yetmedi solda.
Sağın sağları, solun solları çıktı.
Seçtik.
Bir bit yeniği vardı biliyordum.
Ne sağ, ne sağın sağı,
Ne sol, ne solun solu mutlu ediyordu bizi.
Ama,vatan sağ olacaktı
Vuruştuk.
Bir düdük çalındı sonra.
Yeniden hizaya dediler,
Sağdakiler sağ koğuşlara,
Soldakiler sol koğuşlara...
Tutuştuk.
Vatan sağ olmuştu olmasına da,
Yine de bir bit yeniği vardı.
Bi sağdan saydılar bir soldan saydılar
İplere dizdiler.
Bizse savuştuk.
Selahattin Cansız.
azizeilknur
Tebrik ederim,
hepimizin yaşantısından benzeş yanlar bulduğu, anlamlı bir yazıydı. Dünden bugüne eğitim yerine; siyaset, zorbalık ve işkenceyle zayi edilmiş genç neslin, tekrar aynı kaderi yaşamaları ihtimali bile çok ürkütücü. İnşallah düşündüğümüz gibi olmaz.
Sevgilerimle..
bu arada, benim de babam veznedardı :))
"Duman ışığı saklayamaz,
Acılar sürekli olamaz,
Kör bir kuş bile ümitsiz yaşayamaz."
Ersan Erdura'nın 1970'lerin sonlarında seslendirdiği meşhur parçasının nakarat bölümü o dönemde ki anarşi ve terör olayları karşısında yaşadığımız ümitsizlik atmosferi ve bu durum karşısında beslediğimiz umudu sanırım özetler. Hatta bugünün terör hadiseleri karşısında bile ümit verebilir bizlere.
Güne düşen yüreğe, emeğe, kaleme, kelama selam olsun.
Kıymetli Hocam
Günün seçkisi olan anlamlı yazınızı gönülden kutlarım
Farklılıklarımız kültürel zenginliğimiz iken birileri on yıllarca bunu hep çatışma sebebi olarak kulandılar. Siyonizm’in ve emperyalizmin maaşlı ve gönüllü işbirlikçileri bu toplumu çatıştıracak ortamı hep hazırladılar. Çünkü!!!
Çünkü çatışma ortamı demek, silah satmak demek!?
Çünkü çatışma ortamı demek, ekonomisi bozulmuş kalkınmasını tamamlayamamış sürekli yüksek faizle borç alan ülke demek,!?
Çünkü çatışma ortamı demek, hep bir düşman olgusu yaratıp insanların şoven duygularını taze tutmak demokrasi kültürünü geliştirmesini engellemek demokratik taleplerini bastırmak demek.!?
Çünkü çatışma ortamı demek, sindirilmiş susturulmuş korkutulmuş sömürülmeye müsait halk yığınları demek.!?
Çünkü çatışma ortamı demek, ……….
Ülkemizin sahip olduğu imkanlarının yarısına bile sahip olmayan adı sanı duyulmamış ülkeler. Son elli yılda demokratik ve ekonomik anlamda dünyanın güçlü ülkeleri konumuna gelmişlerse, toplumsal barışını sağlamış ve bizim ülkemizden en az iki buçuk kat seviyesinde, gelişmişlik ve kalkınmışlık düzeyine ulaşmışlarsa, buna karşılık. Biz onlarca yıldır çatışma ortamından şiddet sarmalından çıkmamışsak, yukarıda BOŞ bırakılan noktalı yerleri isteyen istediği gibi doldura bilir.
Kaleminize emeğinize sağlık
Saygı selamlarımla
80 li yıllarda lise talebesiydim. O günlerin acısını bir çok genç ve ailesi kara eylül olarak yaşadı.
"Barış, savaştan her zaman daha iyidir; çünkü barışta oğullar babalarını, savaşta babalar oğullarını gömerler." H. Van Dyke
Maalesef şimdi babalar oğullarını gömüyor. Ne acı , ne vahim bir durum barışı savaşarak , öldürerek sağlamaya çalışmak cehaleti tasdiklenmiş bir toplumda olur ancak. Bizlere evrensel barışı getirecek olan kendi öfke ve nefretimizi yok etmekle yani sevgiyle olur ancak . Kutlarım bu anlamlı yazınızı . Sevgilerimle .
Yazının sonundaki soru doğru ama gerçeğe biraz farklı açıdan bakar nitelikte...80 öncesi gençtim ve sokaklarda bulundum epeyce.Çok yakın tanıdıklarım da bir kör kurşuna gittiler.
Şiddet sağ-sol arasında dizayn edilirken,bugünlerde de Türk_Kürt kavgasına niye "evrildi" doğrultusunda soru sormak ve herkesin sorumluluk alarak kendisiyle bir yüzleşmesi gerekir...
Sorumluluğumuzu kısaca iki kelimelik bir cümleyle ifade edebiliriz:
-Bana ne diyemeyiz hiçbirimiz!
Yüreğine sağlık kardeşim. Paylaştığınız yazıda anlatılanlar gerçeğin ta kendisi. 80 li yıllarda bende gençtim çalışma hayatındaydım işten eve evden işe gidemezdik. Çok canlar gitti . O yılların geri gelmemesi umuduyla diyorum. Siyasetten canlara kıyılıyordu. şimdide terör belasından . kutluyorum . Nice güzel yazılara diyorum.