- 510 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
YALANDAN KİM ÖLMÜŞ...
Sarmalın kıvraklığı olsa da yanıltan her daim o çizelgede yer almak belki de en şaşırtıcı olan.
Her kim ise pay sahibi belki de yitirmiştir farkındalığını müsebbibi olmaktan geri duramazken.
Kör kütük sarhoş mu yoksa tüm âlem? İçmeden sarhoş belki de alaycı varoluşu sorgularken alamamaktalar bencil nefislerini bir adım geri.
Kraldan kralcı tüm zihniyetler yoksa müteşekkir mi herkes bir diğerine?
Bir varmış ve bir kez daha varmış asla da yok olmamış.
Kim bilir kimin nesiymiş Ferhunde Hanım. Tırnaklarında kırmızı ojesi, farlı ve simli ruju nasıl da pervasızmış süzülürken bin bir endamla.
O da çok müteşekkirmiş doğrusu kendini adamdan sayanlara. Üzerlerinde pahalı esvapları ile fink atan nice insandan nice kadın ve adamdan nasıl da muzdaripmiş.
Hikâye bu ya bir çırpıda mest edermiş karşısındaki ağzından dökülen o kırmızı rujlu cümleleri ile. Gerçi iki lafı bir araya getiremezmiş lakin kıyım kıyım kıyarmış da karşısında el pençe divan duranlara.
Bir garip anacığı varmış bizim Ferhunde’nin. Duymazmış kulakları fazlaca ve bir o kadar flu görürmüş karşı tarafa baktığında bu yüzden pek oralı olmazmış oynak Ferhunde ile. Yine de geri durmazmış nasihat vermekten:
‘’Aman kızım sen, sen ol kimseye uyma. Başın önünde git gel. Halden anlamazlar sonra adın çıkar Maazallah.’’
Kulak asmasa da onaylarmış başıyla:
‘’Sen merak etme annem. Bilmez misin sen kızını.’’dermiş demesine de sürer sürüştürür takar takıştırır atarmış kendini sokaklara. Nerde eğlence nerde çalgı illa ki bulurmuş kendine göre bir mekân vakit geçireceği gönlünü hoş edeceği hangi ortama denk gelirse artık.
Gel zaman git zaman bizimki gönlünü kaptırmış en yakın arkadaşının erkek kardeşine. Lakin çocukcağız pek bir toymuş pek de gözü yüksekte. Denk değilmiş anlayacağınız bizim oynak Ferhunde’ye. Üstüne üstük kaç yaş da küçükmüş. Gönül ferman dinler mi. Ferhunde her Allah’ın günü atarmış kendini kankisi Nazlı’nın evine. Nazım pek evde durmasa de bir kez bile görme bahanesiyle bir sebep yaratırmış illa ki.
‘’Nazlı, kız var ya. Dün bir düş gördüm. Anlatayım da anla bakalım neymiş derdim?’’
Nazlı bilmezmiş kara sevdaya düştüğünü Ferhunde’nin. Zaten kardeşine layık da görmezmiş mahalleden bir kızı. Boylu poslu, okullu kardeşine layık bulmazmış çevresindekileri.
Ferhunde bu, boş durur mu. Bir gün allem etmiş kallem etmiş almış karşısına Nazlı’yı ve kalbini ona açmaya karar vermiş.
‘’Dur hele sen.’’demiş Nazlı.
‘’Önce ben anlatayım sen sonra açıl bana.’’
‘’Tamam, dinliyorum seni.’’deyip geçiştirmeye karar vermiş duyduklarını Ferhunde. Az aklı evvel değilmiş hani bilmiş Ferhunde.’’Aman ne anlatabilir ki bizim sümüklü Nazlı. Kesin aldığı yeni esvaplarını gösterip hava atacaktır.’’demesine kalmamış ki Nazlı çıkarmış ağzındaki baklayı.
‘’Kız Ferhunde bil bakalım yaz başı ne olacak?’’
‘’Memlekete gidersiniz herhalde. Başka ne olur ki? Hem bana ne ki bundan. Ben burada bir başıma kalacağım siz gittiğinizde.’’
‘’Gideceğiz gitmesine de öncesinde bir törene davetliyiz hatta onur konuğuyuz bile denebilir.’’
‘’Kız, ne o öyle? Yaza merhaba partisi mi?’’
‘’Yok, yok. Aç kulaklarını. Nazım’ı baş göz ediyoruz.’’der demez yüreğine bir ağrı saplanmış bizimkinin.
‘’Yok daha neler. Ayol daha okuyor Nazım. Bu ne acele?’’demiş demesine de.
‘’Sorma kız Ferhunde. Öyle gerekti işte.’’
‘’Ne demek ki bu? Mecburiyetten nikâh mı kıyılır?’’
‘’Anla işte. Müstakbel gelin yüklü.’’
Gözleri fal taşı gibi açılmış bizimkinin.
‘’Olacak iş mi? Ben bunca zaman kendimi ağırdan sattım. Elime erkek eli değmese de adım çıkmış. Ne yani, boşuna mı korudum ben namusumu?’’diye içinden tam geçiriyormuş ki:
‘’Niye daldın ki? Sevinmedin mi yoksa ne de olsa sen de onun bir ablası sayılırsın. Gelirsin değil mi o gün?’’
‘’Gelirim ya da gelmem da lakin bu kız hiç mi hiç size uygun değil Nazlı.’’
‘’Nereden çıkarıyorsun. Öyle zengin bir ailesi var ki kızın. Fena mı kurtulup gidecek Nazım bu kenar mahalleden. Ne o öyle, ağzında çak çak sakız mahalle kızlarına mı varsaydı benim asil kardeşim?’’
‘’Lafını bil de öyle konuş. Bir şey mi ima ediyorsun?’’
‘’Yalan mı söylüyorum? Ne çok var onlardan varsın namuslu olsun. Kurtulacak kardeşim bu mahalleden. Bizim gözümüz açılmadı bunca yıl da ne oldu, kim bildi kıymetimizi. Hem sana bir haberim daha var. Sahi sen ne diyecektin ki bana?’’
‘’Boş ver, önemli değildi. E, diğer haberin ne?’’
‘’Apo’yu bilirsin. Hani bakkal dükkânını devreden bizim aksak Apo.’’
‘’Ne alaka şimdi?’’
‘’Kız, bil bakalım.’’
‘’Nerden bileyim?’’
‘’Seni pek beğenirmiş de daha yeni açıldı bana.’’
‘’O adam babam yaşımda benim.’’
‘’Aman sen de. Duyan da üç otuzunda sanır adamı. Hem malı mülkü de var. Rahat dersin, düşün bence bunu.’’
‘’Ne düşüneceğim ki? Olacak iş mi?’’
‘’Aklını kullan Ferhunde. Aşk meşk dediğin ne ki? Bu gün var yarın yok. Hem yaşın da geçmek üzere. Var sen Apo’ya, kur düzenini.’’
‘’İstemem. Çok meraklıysan sen var.’’
‘’Sen bilirsin. Hem sen değil miydin illa ki evleneceğim diye tutturan?’’
‘’Sevmediğim birine asla varmam ben.’’
‘’Komik olma. Sen sanıyor musun ki Nazım severek evleniyor?’’
‘’Nasıl yani?’’
‘’Hadi, kalk. Gidelim sahilde yürüyelim. Birazdan gelir bizimki.’’
‘’Sahiden sevmiyor mu kızı?’’
‘’Ne sevgisi. Nikâhı basacak sonra ver elini Amerika. Ferhunde’cim yalandan kim ölmüş ki?’’
‘’Şu Apo, neyin nesi? İyice anlat bakayım.’’
‘’Sen iste yeter ki. Aklın başına geldi, değil mi? Evinin hanımı olursun fena mı? Bir elin yağda bir elin balda. İki gün sonra da nalları dikti mi…’’
‘’Haklısın kız Nazlı. Yalandan kim ölmüş?’’
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
güzel yüreğiniz dert görmesin.
yürek dolusu sevgilerimle...
Gülüm Çamlısoy
Eksik olmayın.
Sevgi ve selamlarımla...
Gülüm Çamlısoy
Yüreğin dert görmesin canım.
Sevgilerimle...
Ah şu çıkar mecburiyetleri dik durmak zor gerçekleri haykırmak zor öykü güzeldi tebrikler
Gülüm Çamlısoy
Her daim yanlış anlaşılmak nasıl da olası hele ki gerçekleri savunmak.
Hep bedel ödemekle yükümlü ne çok insan bu yüzden uzak kalmak belki de bir çözüm gibi sunulabilmekte insanın önüne.
Duyguların gizlendiği ya da değerlerin göz ardı edildiği.
Çok çok teşekkür ederim. Var olun.
Selam ve saygılarımla...