- 405 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ANLAMSIZ KALDIĞINDA...
Anlamsız kaldığında?
…günün birinde öyle bir yere gelirsiniz ki; her şey birden anlamsızlaşır, boş boş bakarsanız olan bitene, görmek bile istemezsiniz özene bezene tüm biriktirdiklerinizi. Aman sende deyip elinizin tersiyle itiverirsiniz tüm “şey”leri... Artık daha başka şeyler önemliler listesinde bir bir alır yerini.
Yere göğe sığdıramadığınız, hırsla sahip olmak istediğiniz, olmazsa olmazlarınızın tümü bir bir hiçliğini ispat ederken, daha önceleri ilgi alanınızı teşkil etmeyen soyut şeyler birden diriliverir karşınızda, ete kemiğe bürünür “işte o benim” diye size görünür.
Gider tüm tedirginlikler, duruluk çöker çehrenize, dinginlik yağar üzerinize. Aranılan demektir işte o.
Kabuk değiştirircesine kendi beninizden bile azat olmanın en yalın halidir bu. hani dilinizin ucuna gelipte dökülemeyen kemirgen bir kelime gibi neydi neydi ? Diye aranan cevabın, en içiniz(d)e, derinlerinizde olduğunu bilmenin rahatlığıyla zafer kazanmak olduğunu.
Aranan cevap birden iniverir ellerinize.
Başkalaşmak yani bir diğer ifadeyle dönüşümü başarmak. Bir algılayış bir hissediş, bakmak/ görmek, duymak/ işitmek, anlamaya başlamak ve hayatı anlamlandırmaktır sanki.
İşte sır burada. Kişiye özel algı ve anlayışta.
Belki hiç bir şeysiz fakat her şeyli olabilme gücünü kendinde bulmakta.
O zaman " gelen amaçlı giden amaçsız" rahatlığının verdiği sükûneti yakalayarak en emin olanın kollarına bırakırsınız kendinizi.
Dingin ve duru...
Bir başkasına anlamsız gelen “şey” sizin bakışınızda olması gerektiği gibi alır vitrindeki yerini ve çokta şık durur ‘o’ olması gerektiği gibi.
***
Farkındalıklı fikir insanı, yeni keşifler için her olumlamasında kendine inşaa ettiği makamın harcını yürek teriyle karan bilge adamdır.
***
Ölçüyü neye göre belirlediğinizle alakalı durumun harikalığı sadece size aittir. Belki olanlar çok mükemmel görünmez dışarıdan ama bakmakla ve görmek arasında ki farkı fark eden için, işte odur ayrıcalıklı yaşamak. Huzurun aslında ne demek olduğunu kavramak. Mutluluk; olmayanı sayma tedirginliğinden sıyrılarak var olanın şükür sevecenliğini çoğaltabilmektir.
Ve pelesenk olan sıradan değerler ise anlamsızlaşıyordur tamda o sırada.
“bir yaz yağmuru edasında, belki bir kahve kokusunda belki de kıvamlı bir çayın buğusunda…gelir beklenen.
Sadece o’nun yasalarını ölçü almak ve sadece o’na hesap verecek olmanın onur’unu yaşamak.
-sen anladın mı ?
+evet.
-o zaman ötesini bırak!
Çok basit aslında kaygısız yaşamak. Her cevaba hazır birinin yanıtsız soru(n)lar gibi hiçbir soru(su)nu kalmaz. Mesele sadece elini taşın altına biraz uzatma cesaretini önce kendine kanıtlayabilmekte. O “gayreti görmek isteyen bil ki verilen emeği rahmetiyle destekleyecektir”de zaten " .
Tamamdır artık! Sanki sen yorulma der gibi. Aklın hazır olduğunda merhamet icabetiyle kalbine zerk eder, hedefin on ikisini gördürecek hikmeti.
İşin hülasası işte burası; “ en büyük mucize; kendini anlamak ve anladığın üzerinden hayata anlam kata(n)rak nefes al(dır)manın tadına varmak!
Zehra Asuman-Denemeler
YORUMLAR
Önerilerinizin çoğunu destekliyorum ama uygulayabildiğimi söyleyemem. Zaten doğru bildiklerimizi hayatımıza uygulayabilsek, çok şey kazanacaz ama bilmek ayrı uygulamak ayrı maalesef. Saygılar...