ŞANS MI ?..KADER Mİ?...TESADÜF MÜ?
Nereye , neden? Sağ gözünüzün üstünde kaşınız, kaşınızın rengi siyah ve kıl sayısının miktarı kadar önemsiz bir yerdi gideceğim yer. Sol gözünüzün hemen altında kirpikleriniz ve kirpiklerinizin renginin önemi olmadığı gibi ,gideceğim yerinde kimse için bir önemi olamazdı. Daha düne kadar ayna karşısında en can alıcı yerlerimizi önemsemezken, şimdilerde bedenimizde gezinen garip bir yalnızlık, yalnız bir insana dönüşüveren bulantılarımız.
Ben o nazı çekemem dedim ! Topu topu bir beste dedim ! Kimsenin umurunda olmayan şeylerin alışılmış şeyler olması ,fiilden türeyen isim gibidir ,dedim ! Annem gitme dedi. Babam gitme dedi . Oturduğum binanın en üst katında oturan, ama son 5 yıldır tek bir kez selamlaşmadığım Feride Teyze gitme dedi. Dünyanın sandığımız kadar büyük olmadığını ispatlayan, kıtaların ötesinden telefonda bana bağıran eniştem Nagi Awari gitme dedi. Babamın varlığından 30 yıl sonra haberi olduğu oğlu ve üvey kardeşim Mecit ,gitme dedi. Eski kocam, çocuklarımın babası olamadan beni terk eden adam gitme dedi. Hatta en son sesini rasgele tuşladığım bir müzik kanalında duyduğum Sezen Aksu’nun, o meşhur şarkısını söylerken ‘’git, git, git me dur !’’ sözlerini dahi duyduğumda bile, kalmanın gitmekten daha kötü olacağını anlıyordum.
Gideceğim yere daha önce bu ülkeden hiç kimsenin gitmemiş olması, hatta etraftaki ülkelerin bile tatil sepetlerine bu ülkeyi son otuz yılda koymamış olması, hatta 1 yıl önce bu ülke ile ilgili hiçbir haberin dünya ajanslarına düşmemiş olması, hatta renklerin tek, hatta günlerin hareketsizliği, hatta gecenin karanlığını sökecek tek bir ışığın olmaması, hatta şiirin, hatta roman ve masal kahramanlarının öldürülmüş olması, hatta edebiyattın yıkımından önce ayakta durmaya çalışan sanat yapılarının, hatta sanatı kendi içinde saklamaya çalışan sanatçıların ölü mezar taşlarının üzerinde uyuması …Hatta büyük ‘’Sefiller’’ romanından çıkmış kimseler gibi herkesin yaşaması !
Son gecenin bitmesini beklerken son bir kez daha ayna karşısında kendime bakmayı hiç düşünmedim. Biliyorum yine yalanlarla dolu uzun bir hayat hikayesi anlatacaktı bana. Belki dinleyecektim, belki inanacaktım, belki evetlerine evet ! Hayırlarına hayır diyecektim. Belki kendini bana acındırmak için içinde sakladığına inandığı ruhunu karşımda yırtarcasına parçalayacaktı. Belki içimden ağlayacaktım ve belki ona inandığıma o da inanacaktı… Belkilerim çoğaldıkça ,kim bilir bilmediklerim ne çok olacaktı…
Uyumak için gözlerimi kapattığımda küçük bir ölüm uykusu rolüne büründü bedenim. Gözlerimin arasından kayan bir başka hayat hikayesine tanık olmaya başlamıştı. Gözlerimi açtığımda kendimi ne bir sinagogta, ne bir kilisede, ne de bir camide bulmuştum. Adını henüz koyamadığım bu yer , bütün uyarılara rağmen ‘’gitme’’ diye telaffuz edilen yer miydi ? Gitme ! Hızlı adımlarla yürüyerek uçağın merdivenlerine doğru yürüdüm. İlk basamağı çıktığımda arkama bakmak istesem de, kendimin bana defalarca koştuğuna tanıklık yapmaktan kaçarak , yine hızlı adımlarla merdivenleri çıktım.
Henüz yerime oturmuştum ki, koridorda sağ tarafımda oturan bir bayın ‘’ İş için mi, zevk için mi ? yolculuk ? sorusuyla karşılaştım ...Lütfen bundan sonra videoyu sonuna kadar izleyin ...
www.youtube.com/watch?v=ppzwNgyrF0E&feature=youtu.be
Bazen her şey tesadüf olabilir ,Buna inanmak mümkün. Bazen tesadüflerde öcünü alabilir, işte bu daha da mümkün. Hayat bir tesadüfse ,insan sadece orada rolünü oynar ve sahneden istemeyerek ayrılır.
Tesadüfler devam edecektir...
Nurhan Doğrul ( Berşah )
YORUMLAR
"This video contains content from El Deseo SLU, who has blocked it on copyright grounds." mesajıyla video seyretme isteği reddedilmekte, fakat daha önce seyretmiş ve facebookta paylaşmıştım... Psikopat bir pilotun, hayatında negatif etkileri olan kişilerin aynı uçağa binmesini sağlayıp uçağı ebeveyninin ikametgahına düşürüşüydü konusu... Video bir yana, yazı mükemmeldi.
Paylaşmanız vesilesiyle yazınızı okumak imkanım olduğu için mutluyum...
Konuyu işleme şekliniz ve tarzınız okumaya keyif katmış.
Güzel paylaşımınıza,edebiyata verdiğiniz emeğe ve
yaşattığınız okuma keyfine teşekkürler...
Tebriklerimle... Saygıyla...
NOT::
Bir şiir veya yazı okunur ve yazarı nezaketen tebrik edilir.
Bunun için her seferinde tekrar tekrar yazmaktan kurtulmak için kopyala-yapıştır yöntemi kullanılması nezaketsizlik değil, zaman kazanmak için baş vurulan bir yöntemdir...
Yazılara ve şiirlere YORUM YAPMAK detaylı bir çalışma olup konuya vakıf olmayı ve zaman ayırabilmeyi gerektirir.
Ben o birikime ve zamana malik olmadığım için, yorum yapamıyorum...
Siz saygıdeğer yazar dost; bu notumu Yorum yapmak değil, LÜTFEN bir TEBRİK ETME ve Teşekkür etme olarak kabul ediniz...