- 409 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Grup
Grup
Grup: “1. isim Küme; 2. Ortak özellikleri olan varlıklar, nesneler bütünü; 3. Görüşleri, çıkarları bir olan kimseler bütünü, ekip.”
Tanımdan da anlaşıldığı gibi grup, tüm özellikleri değil belirli özellikleri içeriyor!
Bir tek insan, teoride potansiyel olarak insanlığı temsil edebilir! İnsan grupları ise bir tek insanı, potansiyel olarak tam manasıyla temsil edemez! Bu şu demektir; insan, potansiyel açısından tüm insanlığın özelliklerini içerir, potansiyelin kullanılıp-kullanılmaması konusu ayrı! Grup ise bir ayrışmaya dairdir! Yani grup, potansiyel tüm özellikleri barındıramaz! Zaten öyle olsa grubun bir gereği de olmazdı!
“Uyumsuz” adında bir film izlemiştim; insanları, fedakarlar, zekiler, cesurlar, barışçıl, dürüst, olarak gruplara ayırmışlar ve “Çip” takıyorlar, merkezden yönetiyorlar! Herkes, bir gruba dahil olmak ve grubun şartları ne ise öyle davranmak zorunda! Gruplara ayırma işini de simülasyon ile yapılan test sonucuna göre yapıyorlar! “Uyumsuz” olanlar ise bu gruplara girse bile “Çip” uzaktan kontrolle kontrol edilemeyenler; onları öldürüyorlar. Gruplar arası egemenlik mücadelesi de var! Cesurları, zekiler egemenlik mücadelelerinde kullanmak istiyor! Sonra uyumsuz olan bir kız ve oğlan işi bozuyor. Binlerce uzaktan kumanda edilen çoğunluktan daha önemli oluyor kontrol edilemeyen uyumsuz kişi!
Bunun üzerine; bir zerrenin, evreni kapsaması konusunu düşündüm! “Nokta” yazımda bahsettiğim konu; “Büyük” ne kadar büyük; “Küçük” neden küçük?” Bunlar göreceli, izafi; yani demem o ki zerre, bölünmeyen bir şey ama bildik manada küçük ya da büyük değil! “Big bang teorisi” büyük patlama, bir noktadan yani zerreden evrenin açıldığına dair! Demek ki zerre, aslen küçük veya büyük değil! Zerre 3. Boyutta izafi algılandığı için “Küçük” sanılır! Kıyas göreceli olduğundan öyle görünür! Zerre, “Ben” algısının tüm varlık sahasına kaynaklık eder! Küçük ya da büyüklük kıyas ile izafi olduğundan zerre için geçerli olmaz! Bir zerre evreni nasıl kapsar ise bir kişide insanlığı potansiyel olarak kapsar! Buna inanmak, ilk adım!
İnsanlar, neden gruplaşıyor?
Kadim dönemde gruplaşmalar, filmdeki gibi; fedakarlar, zekiler, cesurlar, barışçıl, dürüst, olanlar şeklinde olabilir! Soylular, hanedanlar, askerler, köylüler ve köleler! Modern zamanlarda ise ırk grupları, dini inanç grupları ve ideolojik gruplaşmalar gözlendi! Savaş, en önemli egemenlik aracı olarak görüldü! Son dönemde ise egemenlik araçları, daha ziyade ekonomi, teknoloji, kültür ve askeri güç olarak düşünülebilir! Gruplaşmada ana hedef, egemenlik! Gerekçe, ırk, din, ideoloji; araçlar ise güç kullanımı! Araçlar değişse de amaç değişmiyor! İnsanlar, Egemenlik kurmak için gruplaşıyor, gruplaştırılıyor!
İnsanlar arasında “Grup” olarak ayrışma nasıl oluyor?
Irk grubu; bir ırktan olanlar, başka ırktan olanlara egemen olmak için ya da aynı ırktan olanlar arasında, gruba egemen olmak isteyenler bu grubun elemanı oluyor! Teorik olarak aynı ırktan olanların, ideolojik ve dinsel çekişmeleri, aşması gerekir diye düşünülebilir ama pratikte öyle olmuyor!
Din grubu; bir dine mensup olanlar, diğer dinlere mensup olanlara ve dinsiz olanlara egemen olmak ya da aynı dinden olanlar arasında egemen olmak isteyenler bu grubun elemanı oluyor! Teorik olarak “Mezhep” ayrışmaları veya ideolojik ve ırksal çekişmeleri aşması umulur ama pratikte o görünmüyor! “İnsanlara doğru yolu gösterme” maksadını bu kapsamda düşünmedim çünkü insanlara doğruyu gösterme idealinde “Egemenlik” hedef olmamalı! Zaten o maksadın yolcuları, teorik olarak kapsamı daraltmaz! “Gel, kim olursan ol!” der!
İdeoloji grubu; insanlar arasında bir “Fikir” akımıyla egemenlik kurmak için ya da aynı ideolojide olanlar arasında egemenlik kurmak isteyenler, bu grubun elemanı oluyor! Teorik olarak aynı ideolojide birleşmeleri umulurken pratikte ayrıntılar işi bozuyor! Irk ve din grupları, bazı ideolojik gruplar gibi şekillenebiliyor! Yani ideolojik davranış gösterebiliyor!
Bir de bu gruplara uyum gösteremeyen, “Grupsuzlar” var! Yani her grubun özelliklerini kapsayanlar ile tüm grupları reddedenler! “Uyumsuzlar” Onlar, bu gruplarca dışlanır! “Anarşi” grup davranışı göstermeyi reddetmek olunca sakıncası da şu; insanlar arasındaki üretim, iş hayatı, adalet ve sosyal hayatın yürütülmesi sekteye uğruyor!
O halde soru şu; grup davranışına mahkum olmadan, sosyal hayatı da sekteye uğratmadan insanca yaşamak mümkün değil mi?
İnsanlar, insanca yaşamayı öğrenene dek bu gruplaşmalar kaçınılmaz olarak evrensel işlevini görecek! Ne zaman ki insanlar, insanca yaşamayı hak eder, o zaman grup davranışlarına da mahkum olmaz! Süreç işliyor! İnsanlık, bu en kapsamlı “İnsan grubunu” evrende gösterdiğinde, gruplaşma sona erer ve “Cennet” gibi bir “Altın çağ” yaşanır!
Global olarak Dünyada “Egemenlik” maksadına dair oluşan, oluşturulan gruplaşmanın, yerel olarak “Devlet” yapılanmasına da girmesi kaçınılmaz olsa da egemenlik araçları (Ekonomi, teknoloji, kültür ve askeri güç) bu gruplaşmada en önemli rolü kapmış durumda! Egemenlik araçlarını kontrol edenler, ayrı bir grup kurmuş gibi! Filmdeki egemenlik savaşında zekilerin, cesurları kullanmak istemesi gibi egemenlik araçlarına sahip olanların da tüm gruplara tesir etmesi ve egemenliği bu şekilde kurması söz konusu! Parayı, teknolojiyi, kültür ve askeri gücü kontrol eden bazı çok uluslu şirketlerin, devletlerden daha “Egemen” olması da gözlenebilir! Hatta devletlere bile egemen olmaları söz konusu! Gruplar arası çekişmeler ve mücadele de egemenlere yarar!
Son tahlilde; insanlık zaten varlık sahasında en geniş grup “İnsan grubu” içerisinde iken, insanlar arasında egemenlik kurmak için oluşturulan tüm gruplaşmalar, “Grup içinde ayrı bir grup” olacaktır! İnsanların, kendi özellikleriyle (Fedakar, zeki, cesur, barışçıl, dürüst ve uyumsuz olarak) var olduğu, “İnsanlık” grubu içerisinde, egemen olmak için ayrıca bir “Grup” oluşturmaya ihtiyaç var mı? Yukarıda saydığım, egemenlik araçları kullanılarak yapılan gruplaşmalar, insanların doğal davranmasını önlüyor ve kargaşaya sebep oluyor! İnsan, her haliyle var olmalı, bir grubun standart davranışlarına mahkum olmamalı! Yukarıda bahsettiğim kısmı tekrarlıyorum; insanlar, insanca yaşamayı öğrenene dek bu gruplaşmalar kaçınılmaz olarak evrensel işlevini görecek! Ne zaman ki insanlar, insanca yaşamayı hak eder, o zaman grup davranışlarına da mahkum olmaz! Süreç işliyor! İnsanlık, bu en kapsamlı “İnsan grubunu” evrende gösterdiğinde, gruplaşma sona erer ve “Cennet” gibi bir “Altın çağ” yaşanır!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Bir grubun "uyumsuz" olarak nitelendirdiği kişi veya kişilerin, sadece o gruba göre uyumsuz olup, olmadığına bakılırken, grubun kendine ayna tutma, kendi uyumluluk potansiyelini doğru olarak tespit ve tayin etme imkanı olarak görülmesi gerek...
Tespit ve tayin noktası, grubun insanlık değerlerine uyum potansiyelidir...
Yoksa, bunun ötesi kaostur...
Kızlarını okutmama, kadınlarını üretkenlikten uzak tutma potansiyeli taşıyan grubun, bu bağlamda kendisi uyumsuzluk halindedir ve onun 'değerleri' insanlık değerleri nazarında uyumsuzluk potansiyeli ile yüklüdür...
İçinde bulunduğumuz gerilime bu açıdan da bakılabilir...
İnsanlık değerlerini nitelik ve nicelik olarak üretip, yaymaya çalışan gruba, terör gibi uyumsuzluğun şiddete dönüştürüldüğü biçimle karşılık veren grup, insanlık değerlerinin hiçbir noktasında tespit ve tayin hakkına sahip olamaz...
Öyleyse, belirleyici olan insanlık değerlerinin tayin edici niteliğinin gruplarca temel alınması şartı zorunludur...
"Altın Çağ" bu bağlamda mümkündür...
Selam ve saygılarımla.