KÖTÜ ve ZOR ZAMANLARDAN GEÇMEK
Kafamda bin bir soru var. Bir değil, beş değil, bin beş yüz soru değil. Ben diyeyim zilyonlarca siz deyin binlerce soru. Birini halletmeden, diğeri karşıma çıkıyor. Biriyle yeni yüz yüze gelmişken, bir tanesi daha belirliyor yanı başımda. Kurtulamıyorum adetlerinden bıktığım soruların.
Sahi sorular niçin sorulur? Bazı soruların cevapları neden zor yahut hiç yok? Görüldüğü gibi hayat kolay değil. Yaşamak kolay değil. Etkisinde kalıyorsun her şeyin ve herkesin sorular varken.
Sen boş dursan da, birileri kuyunu kazmakla meşgul. Sen etliye sütlüye karışmasan da, birileri yollarını tıkamak ister. Önüne geçemiyorsun kötülerin. Kötülük yapanlar oysa kendilerine kötülük yapıyorlar. Bunu geç de olsa anlıyorlar ya da anlayacaklar. Anlamayanlar için zaten söylenilecek lafa gerek yok. Onların kalbi taş ve kör. Onlarda vicdan tamamen ölmüş ve rafa kaldırılmış.
Kafamda bin bir düşünce de var.
Düşüncelerimi tam aktaramıyorum muhataplarıma. Oto sansür uyguluyorum güzel sandığım fikirlerime. Söyleyeceklerimi yarım bir ağızla konuşuyorum. Gerek yokken, sebep ortada hiç yokken konuşacaklarımın çoğunu es geçiyorum. Aklıma takılanları her ortamda dile getiremiyorum. Sanırım kendime karşı korkularım var. Sanırım ’Birileri ne der?’ sualine fena takılıyorum.
Oysa ben böyle biri değilim. İçim böyle monoton değil. Kalbimdeki atış böyle korkak atmaz. Damarlarımdaki kan yavaş değil. Kafama takılanları bir çırpıda kusmam gerekirken, susuyorum çoğu zaman. Çoğu zaman sessizliğin kollarında kendime yer ayarlıyorum. Bunu kabul etmiyorum. Bu halimi onaylamıyorum. Bu durumumu normal görmüyorum. Suskunluğumu ve olaylara bakışımı cesur bulmuyorum. Tırs var içimde. Ya da yıl yıl büyüyen tırs, üzerimde fil ağırlığına ulaşmış. Ezildikçe eziliyorum bu ağırlığın altında. Yardımıma gelen de yok. Şimdiki insanlar yardımdan ne anlar ki.
Vaziyetim yaman ve karışık. Vaziyetim sürekli ve ardışık.
Bilemiyorum. Kendimi tam iyi bilemiyorum. Hangi insanın iyi, hangi insanoğlunun kötü olduğunu idrak edemiyorum. Hangi rengin hangi renge yakışacağını ve hangi rengin hangi rengi sevmediğini anlayamıyorum. Hangi şiirin aşka seslendiğini veya hangi şiirin bir şey olduğunda duyarlığa hizmet ettiğini kestiremiyorum.
Ya boşuna kitap okuyorum, ya da okuduklarım beni cehalete sürüklüyor.
Belki de bende anlama kıtlığı var. Belki de her şey ve herkes gelişirken, ileriye doğru adımlar atarken; bendeniz yerimde efendi efendi saymaya devam ediyorum.
Belki de üzerimde yılların büyüsü var. Ne yapsam bu büyü peşimden gelecek. Nereye kapak atsam bu büyü benimle olacak.
Belki de yaşadığım çağ kötü. Belki de yudumladığım hava çok kötü.
Kötü zamanlardan geçiyorum, geçiyoruz belki. Gerçi tarih ve iyi insanlar uyuyor hâlâ.
Ez cümle sorularım, ve düşüncelerim ve de acizliğim hep devam edecek bir insan olarak.
Kuşlar uçacak, ben seyretmekle bakakalacağım kanat çırpınışlarını.
Gemiler gidecek, ben martıların çığlıklarını duymakla sevineceğim.
Ve dünya dönecek, ben günleri dünlere eklemekle yetineceğim.
Ne acı,
ne zor bir hal benim için ve dünya denilen gezegen için.
MESELCİ
08.09.2015, Mardin
KÖTÜ ve ZOR ZAMANLARDAN GEÇMEK Yazısına Yorum Yap
"KÖTÜ ve ZOR ZAMANLARDAN GEÇMEK" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.