- 1305 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
UMUT VE AYDINLANMAYA GİDEN YOL
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Umut; çözümsüzlük süresince süregelen kişisel ve toplumsal beklentilerdir. Umut güzeldir. Ama kördür. Çok fazla umutlu olmak, bizim en güzel yıllarımızın katline, belki de geleceğimizin çiçekleri çocuklarımızın yeşermesine engeldir. Umut; beklentilerimiz azalıncaya kadar bizi süründürür, acılara, kendi içimizde çelişmeye, kendimizi kandırmaya liderlik eder. Fazla umudun yaptığı tek şey, yaşanan acıları arttırmak ve süresini uzatmaktır. Çünkü işlevsiz, ‘’kör bir umut’’tur bu…
Beklentilerimiz ne zaman kırılma noktasına gelir, ne zaman ki umut emekle kucaklaşır, işte o zaman umut ‘’kor bir umut’a dönüşmeye başlar. Beklentiler azaldıkça, öğrendikçe, ancak bireysel gelişimle insan, kendini tanımaya başlar ve kendinden özgürleşerek birey olur. Birey olma süreci tamamlandığı an kendi potansiyelini, toplum içindeki etkisini, gücünü fark eder ve umudunun ancak emekle kuş kanadı takıp uçtuğunu ve işe yaradığını görür. İşte bu fark ediş bilinçtir. O kuşun konduğu yer onun başarısı olacaktır. Zamanla diğer potansiyel güçlerle birleşme, toplumsal başarı ve zaferi getirecektir.
Aslında cahil cesareti dediğimiz; ‘’kör umut’un, ‘’kor umut’’a dönüşmeden uçup konma girişimidir. Yani ‘’cahil cesareti’’ işlenmemiş bir umudun pişmeden donanımsız harekete geçişidir. Bilgi yüksüz, ışıksız, ufuksuz… Bu nedenle o boşluğu olumsuz yönde duygu, düşünce ve işlevler doldurur. Kor bir umut ise; acıları tat eyleyen geçiş süresince çaresizliği üzerinden atıp, tecrübelerini kendi içinde yararına kullanıp, ‘’birey olma’’ yönünde gücünü kanıtlar bilgiye ulaşabilmişse aydınlanma yolunu açmış, insanca yaşamanın haklarını elde etmenin önemini ve onurunu anlamış olarak varlığını ortaya koyar. Aslında bütün çözümsüzlüklerin derinlerinde; kişisel gücümüzün farkına varamama ve ‘’birey olma’’, ‘’insan olma’’ gelişimimizi yaşadığımız süreç’e uygulamadaki yoksunluğumuz yatar. Çok iyi bilinmelidir ki; bu nedenle aydınlanma çok önemli ve o kadar da değerlidir. İnsan ve tüm canlıların yaşamı ve doğa için…
Şimdi size haddim olmayarak küçük bir soru yöneltmek isterim: Siz bu yaşamın, bu çözümsüzlüğün neresindesiniz?!
Arkasından bir başka soru daha… Eğer, doğru yerinde isek, neden sonuç hep olumsuz?!
Şimdi de bir öz eleştiri;
Demek ki biz yeterince okumuyor, sorgulamıyor, araştırmıyor, düşünmüyoruz halâ… Halâ bekliyoruz, kör bir umutla! Veya bize sunulana, gösterilene inanıyoruz doğru niyetine, araştırmadan, doğru bağlantıları kurmadan!..
Tıkanılmışlığı bizden başka kim çözebilir ki!.. Geç kalınmışlığı kim telafi edebilir bizden başka!..
Çözümü kendimizde göremezsek, ben değil biz olamazsak, tarihte yinelenenleri göremezsek neyi, nasıl çözeriz? Sanmayınız ki bunu bizden başkası bilmez! Hiç şüphe yoktur ki, bunu bizden başka, kullanıma sunmuş herkes biliyor. Setlerle örtülen görünmeyen bilmediklerimiz, gün ışığı gibi durmakta yüzün astarında… Ben, siz, onlar değil, biz isek; umut yeşerir, gönül coşar, yol donatılır bilgiyle, taşar… Enginlerden kor bir umutla var eder yarınlarını aydınlanmaya giden yol…
Güzel bir geleceğe; sevgi, umut, emekle…
16.07.2015
Kadriye PERVAN
YORUMLAR
kimseyi incitmeden gayet güzel bir yazı yazmışsınız`;öncelikle bu hakkınızı teslim etmeliyim.
ama genel bir yazı, yani hadi bakalım umutlarımızı kor haline getirelim deyince işler karışıyor. yani ayrıntılarımız maalesef bizi karşı karşıya getiriyor. bu yüzden el ele tutuşamıyoruz..
'en uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir' galiba Can Yücel..
ama hiç olmazsa bilgiyi çıplak olarak kabul eden bir toplum olalım. yani dezanfarmosyon yapmadan, manipüle etmeden, çarpıtmadan. bunu bile başaramıyoruz. en başta basınımız yapıyor bunu. sözleri kendi bağlamından koparmak....
Kadriye Pervan
Ne çözüm kaldı artık ne de kardeşlik... Pim çekildi.
İnsanlık paramparça!..
Kadriye Pervan
Kadriye Pervan
Güncel siyasetteki çözümsüzlüğünü bir tarafa bırakarak, ihanetin çözümü peşinde koşturduğunu görmeliyiz. Umut! Ne umduymuş o? Hiç bir umudum yok, çünkü Türkiye'yi antiemperyalist tepkimelere taşıyacak siyasetçiler meclistekiler değil... Güncele dair yazınız güzel ve itinalı yazılmış olması itibariyle kendini keyifle okuttu.Saygılar