- 640 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
AÇILAN DAVALAR VE DEMOKRASİMİZ
1985 yılıydı. Özal’ın telekomünikasyon devriminin ilk yıllarıydı. Gümüşhane’ye tayin edildim. Evi arayacağım. Telefon kulübesine gittim. Numaraları çevirdim. Hanım karşımda. Arada santral yok. Bekleme yok. Yıldırım telefondan da –ne hikmetse adı gibi de hiç çalışmazdı ya, neyse- hızlı. Anında görüştük.
O zaman kendi kendime söylemiştim. “Türkiye artık eski Türkiye değil, değişiyor.” diye.
Gerçekten de çok şeyler değişti aradan geçen 23 senede.
Türkiye dışa açıldı. Telekomünikasyon şebekeleri büyürken dünya küçüldü. Cep telefonları artık uzakları yakın, özlemleri aşılır kıldı.
Bu değişim insanların hayatlarında böyle de, devletlerin hayatında nasıl?
Elbette oralarda da birçok yasal ve yapısal değişimler oldu.
En azından daha bundan 30-40 yıl evvelini biliyoruz. Radyoların günlük hayatımızda başrollerde olduğu yıllar.
Hergün olmasa da en azından bir iki haftada bir ihtilaller olurdu. “^Dünyanın bilmem hangi ülkesinde ordu yönetime el koydu.” gibisinden haberler duyardık. En fazla da Orta Amerika ülkelerinde olurdu bu darbeler.
Ama nasıl? Silahlı kuvvetleri elinde bulunduran subaylar, gidişatı kendilerince beğenmedikleri her dönem yönetime el koyardı. Gidenler de subaylardı, gelenler de.
O devirlerde süper güç ABD ile komşumuz Rusya’nın başını çektiği Varşova Paktı rekabeti vardı. Hangi ülke bu paktlardan birine yanaşırsa doğal olarak diğerinin hasmı olurdu ve bu bitmek tükenmek bilmeyen rekabet dönemi içerisinde ülkeler neredeyse kaynaklarının büyük bölümünü silahlanmaya ayırırlardı.
Sonra devir değişti. Varşova Paktı sahneden çekilince meydan NATO merkezindeki asıl güç ABD’ye kaldı. ABD’liler artık kendi çıkarları için eski müttefiklerini bile tanımaz oldu.
Tükenmez bir iştah ile sağa sola saldırmaya başladı. Enerji kaynakları, su ve deniz yolları, uzaydaki gezegenler ve yıldızlar bile ABD’nin malı görülmeye başladı neredeyse.
Onları elde etmek için çeşitli senaryo ve filmler tezgâhlandı. Sonuçta tek kutuplu hale gelen dünyamızda huzur ve rahat bırakmadılar.
Ülkemizde de durum dünyadan farklı sayılmaz.
Geçmişte siyasi çatışmaların yoğun yaşandığı yıllarda olduğu gibi bugün de olaylara tek taraflı bakmaya başladık.
“Benim adamım demişse doğrudur. Seninki söylemişse yalan.”
“Demokratik haklar ve ifade özgürlüğü olsun ama benim için; sana gelince bekleyeceksin.”
Bir türlü adam gibi hoşgörü ve uzlaşı toplumu olamadık gitti. Tabii huzura da eremedik.
Oysa artık devir değişti.
Başta söylediğimiz telekomünikasyon devrimi dünyayı küçülttü. İnsanlar artık her şeyin farkında. Kimse koyun gibi bir yerlere güdülmek istemiyor. Neyi, ne zaman yapacağına kendisi karar vermek istiyor.
Halkın büyük kısmının desteğiyle iktidara gelen AK Parti hakkında Anayasa Mahkemesi’nde açılmış kapatma davası var. Bu süreç devam ederken, içlerinde birçok emekli subay, işadamı, siyasetçi, üniversite hocası ve gazetecinin de sanık olarak yer aldığı “Ergenekon” adlı dava açıldı. Bu davada sorulama ve tutuklamalar devam ediyor.
Bu nedenle her ikisi hakkında da yorumda bulunmuyoruz.
Her iki dava da diğerleri gibi “bağımsız yargı”nın kararları istikametinde sonuçlanacak.
Bizler de kararların gerekçelerini okuduktan sonra ancak bilgi sahibi olacağız ve yorumda bulunabileceğiz.
Elbette her ikisi de 85 yıllık Cumhuriyet tarihinin ender görülen vakalardandır ve önemlidir.
Sonuçta kazanan Türk halkı ve demokrasisi olacaktır diye ümit ve temenni ediyoruz. Etmek de istiyoruz.
Zira dünya tarihine göz atanlar her zaman görmüşlerdir ki, hiçbir demokrasi emekleme dönemi geçirmeden, sancısız, zahmetsiz ve sıkıntısız gelmemiştir.
YORUMLAR
Yazınızda kararlar vermekten çok tespitlerde bulunmuşsunuz..
Çoğuna katılmakla birlikte iki noktada sizden farklı düşünüyorum;
1-Varşova Paktının dağılmasından sonraki süreçte dünyanın tek kutuplu kaldığı hususu doğru değl bence. Rusyanın etkisi elbette çok azaldı ancak, pes etmiş değil.Özellikle coğrafi yakınlıkları ve geçmişte bünyesinde barındırdığı yeni bağımsız olan devletler üzerindeki hala süren etkisini kulanarak etkinliğini arttırmak istiyor..
Son yıllarda ülkemizde de etkisini gösteren ulusalcı/marksist
yakınlaşmaları, hatta askeri /sivil bazı yüksek düzeylerde seslendirilen Rusya İran Çin Eksenine yanaşmamız gerekliliği hep bu etkinliğin yansımaları bana göre.
2-Diğer husus ise gerçekten ülke gündemini ve geleceğini etkileyecek çok önemli, mevcut iki dava ile ilgili.
Kapatma davası süreci içinde Ergenekon soruşturması başlamadı, çok evveli var.
Ergenekon dava süreci, kapatma davası açılmasından çok önce başlamıştı.Yaklaşık 13 ay önce ümraniye bombalarının bulunması ile ilgili dava üzerinde çalışılmaya başlanmış(haziran 2007), çeşitli operasyonlar başlamıştı.Bu ergenekon davası ülke gündemine girdikten yaklaşık 8 ay kadar sonra da (15 Mart 2008) kapatma davası açılmış idi.
Kapatma davası süreci sürerken, ergenekon soruşturması 8 aylık bir süreci geride bırakmış idi yani.Ergenekon soruşturması için iddianamenin hazırlanıp geçen gün dava açılmış olması, bu davanın kamuoyunun 13 aydır bilgisi dahilinde olduğu gerçeğini değiştirmiyor yani bana göre.
BU bakış açılarıyla yazınızdan dolayı tebrik eder, gerçek anlamda demokrasiye nihayet geçebilme umudumuzu yeşerten bu sürecin ülkemiz hayrına sonuçlanmasını dilerim.
Saygıyla...
erolbasci tarafından 7/16/2008 3:49:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
Türedi demokrasi ya da Abd dayatması ile geçilmiş İnönü, (bir de Salazar ve Franco) modelini maskelemeci demokrasisi ise zor bence, çok beklersiniz!..
Politikin bir demişti; pazarda (piyasalarda) satılan pırasadır artık demokrasi.. Bunun gibi, yaklaşık bir şeydi söylediği..
İşte öyle birşey bu demokra(t)si.. Affedin demokrasi :)
Ben cumhuriyetçi olarak kalıyorum.
Ha, "Ilımlı İslam", "demokratik cumhuriyet" veya "ikinci cumhuriyet" filan diye sıfatlanmamış olanından, cumhuriyetçi..
Özgününden ve de kendi demokrasisine varana değin kalınmış cumhuriyetçi ve hitamında; özgün demokrat.. Yorgun demokratlardan sonra, özgün demokrat kavramını da, ben önerdim bakın :)
Farkında olmak için farkı, farketmek etmek gerekiyor derler.
İşte mühim soru budur?
Neyi farkediyoruz ki, uyanmak algıdan anlama, oradan da tanıma ulaşsın, varsın !?
Ne o farkedilecek ne ?! Ki, uyanma başlasın!!
Benden 4( dört) aldınız..
Emek verip yazdığınız, bu yazınız için teşekkürler.
Saygılar.
Göktürkmen tarafından 7/15/2008 9:57:30 PM zamanında düzenlenmiştir.