6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1331
Okunma
Bir adamın bostanına hırsızlar dadanmış. Her sabah kenardan kenardan eksiliyormuş karpuzlar, kavunlar. Korkuluk koymuş olmamış. Telle çevirmiş, olmamış. Köpek bağlamış, olmamış. Mahsul sürekli eksiliyor. Bir sabah fark etmiş ki tarlanın sınırı da daralıyor giderek. Kenarlardaki karpuzlar eksildikçe sınır telini de sürekli daraltıyormuş meğer hırsızlar. Kim olduklarını bildiği halde, sesini çıkaramıyormuş adam. Çünkü oğlu onların kızına kara sevdalıymış.
Her şeyi uzaktan uzağa takip eden yan tarlanın sahibi, adamın zararını gördükçe dört köşe olmuş. Yıllardır tek hayali; o tarlayı da alıp topraklarını genişletmek ve adamın tarlasından geçen derenin önünü kesip diğer tarlaları susuz bırakmakmış çünkü. Böylece o susuz kalıp çoraklaşan tarlaları da bedavaya getirip topraklarına katabilirmiş. Zaten hırsız aileyi de fitneleyen, akıl veren, tarlaya musallat eden de oymuş. Bir yandan yol yordam gösterip tarlayı ne zaman ve ne şekilde talan edeceklerini söylüyor, diğer yandan da tarlanın sahibine ispiyonlayıp birbirine düşürüyormuş adamları.
Adam tarlasını kurtarmaya çalışsa oğlundan olacak. Oğlunun hatırına göz yumsa geçimliği yok olacak. Ne yapacağını şaşırmış adam. Son çare olarak tarlanın içine bir baraka yapmış ve ailesini taşımış oraya. Hem bakımını, bekçiliğini yapıyormuş tarlanın hem de göz önünde tutuyormuş oğlunu. Sık sık misafirliğe davet ediyormuş hırsız aileyi bilmezlikten gelerek. Hırsız aileyle yakınlaşmaya başladıklarından beri eksilmiyormuş karpuzlar. Adam mutlu, mesut.
Gel zaman git zaman hırsız aile anlamış bu yakınlığın, bu eli mahkumluğun sebebini. O evin oğlu güzel kızlarına sevdalıymış çünkü. Fırsatı kaçırırlar mı?.. İsteklerini sıralamaya başlamışlar. Ev, eşya, altın, bankada özel hesap… Kızın ailesine de tarlasından bir parça verilecek üstelik. Tarla sahibinde bu kadar varlık ne gezer. Ama yine de kabul etmiş bütün istekleri. ‘’Hele kıza nişanı bir takalım, gerisi kolay’’ demiş içinden. Ne istedilerse he deyip oyalamış onları. Maksat kızı almak.
Lakin evdeki hesap çarşıya uymamış. Kız son anda fikir değiştirmiş. ‘’Bu oğlan çok haşin. Dediğim dedik. Yarın bir gün evde padişahlığını kurar, ezer beni.’’ demiş ve vazgeçmiş.
Afallamış adam. Onca plan, onca hazırlık boşa gitmiş. Esmiş, gürlemiş daha insanlar orada misafirken. ‘’ Çıkın gidin evimden de tarlamdan da’’ demiş. ‘’Bir bardak su bile yok size.’’
Hırsız aile daha da hırslanmış onca yakınlıktan, muhabbetten sonra öylece kovulmanın öfkesiyle.
Adam kurtuldum diye derin bir oh çekerken, her sabah mahsullerini parçalanmış bulmaya başlamış tarlada.
…
İşine gelince verdiği sözleri, işi olmayınca geri çekerse insan, sonrasında ödeyeceği bedeli de göze almalıdır.
Ya da hırsızla anlaşma yapılmayacağını bilmeli baştan.
.