30
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1844
Okunma
Geceleri soğuk hâlâ İstanbul . Sen yoksun , hayalin yok , uykularım yarım sensiz. Yaşanmıyor haklısın , yaşamayı beceremiyorum .Öpüşmelerim kısa ve hissiz . Bedenim kanıyor , yalnız ellerim değil. Merakta kalmasın beyaz gülüm.
Mutluluk kayıp bir ülke bana …
Sabahları uyanıyorum. Sol yanımda aradığım suret benden çalınmış. Utanıyor erkekliğim gözyaşlarını saklıyor çoğu zaman. Sonrası bir sigara yakıyorum. İlaçlarım yutulmayı bekliyor. Prospektüslerinde “ aşk için ölecekseniz “ yazıyor. Yokluğunun acısı içtiğim suya yansımış …Kan yutuyorum… Merakta kalmasın beyaz gülüm…
Mutluluk kayıp bir ülke bana …
Gün geceyi alıyor sırtına… Beklemede şafaklar sensiz çığlıklarımı. Uykularım bir cehennem sıcağında yanıyor. Saatler yine vuruyor on ikiyi , dilime derin bir kesik yerleşiyor. İki hecelik bir kelime ve hayır bu sen olmamalı derken. Yüzüm kayıp gençliğimi arıyor. Sende kalan hüznüm acınmalarım oluyor. Merakta kalmasın beyaz gülüm…
Mutluluk kayıp bir ülke bana …
Beyoğlun’ da bir bankta buluyorum kendimi her akşamüzeri. Di ‘ li geçmiş zamanlardan kopup geliyorsun yanıma. Martılar seni vuruyor dalgalara. Bir resim çizdiriyorum o sokak ressamına. Anlattım öykümüzü o ‘ na ve ellerimde bir portre … Yeşile çalan kimsesiz gözlerin avuçlarımda. İşte o an yeniden ilaçlarım içilmeyi bekliyor. Prospektüslerinde “ aşk için ölecekseniz “ yazıyor. Merakta kalmasın beyaz gülüm…
Mutluluk kayıp bir ülke bana …
Şarkılar … Beynimden vuruyor sensiz nameleri… Masum bir çocuğun yüzüne dokunmayalı ne kadar uzun zaman oldu. Sen yine bana şarkılar söyle … Gir yanlış notadan ne biliyorsun ki ben biliyorum doğrusunu… Dokunayım suretine … O da mı çalındı avuçlarımdan. Şimdi anladım ; avuçlarımın kanaması ondan. Merakta kalmasın beyaz gülüm…
Mutluluk kayıp bir ülke bana …
Kütüphanedeki kırmızı koltukta kimseler oturmadı senden başka. Yalnızca ben arada yaslıyorum omzumu ona . O da hala seni özlüyor . Duymasın diyorum. Çektiğin eziyetleri unutma. Elinde bir sigara gelir konar yanına. Izdırâbı sendeymiş , utanıyorum. Vurdukça kalbime inceden sızın ilaçlarımın saati çalınıyor yeniden. Prospektüslerinde “ aşk için ölecekseniz “ yazıyor. Ölümüne içiyorum.
Merakta kalmasın beyaz gülüm…
Mutluluk kayıp bir ülke bana …
Biliyorum şimdi sen Atilla İlhan ‘ ın yorgun sesinden Üçüncü Şahsın Şiiri ‘ ni dinliyorsun.
“Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
*
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım “
O mu …
Seviyor beni…
Ruhu kimsesizliklere açık olarak…
Biliyor seni yeri asla dolmayacak kadın olarak…
Ben mi …
Delice bir tutkuyla yaptığım işkencelerimi
Asıyorum bir seher vakti …
Özlüyorum asi küheylanımı …
Yalnız değil belki ama anlamsızım…
Sen mi …
Sen hâlâ cehennem meleğim benim…
“ Eski bir kadınsın sen,
aşkı öğretmek için tekrar tekrar dirilen...
Ölümünü bekletiyor şimdi seninle
sevdası yarım kalmış ömürler.
Boğulmuş ve kanla karışmış yüzü denizin
sevginle duruluyor...
Aşk, unutulmuş bir sanat gibi,
ağırbaşlı bir çileyle öğreniliyor şimdi
Eski bir kadınsın sen,
aşkı öğretmek için celladını tekrar tekrar
dirilten...”
Şimdi artık yeter ! Mutlu musun deme bu adama ;
Mutluluk kayıp bir şehir bana…
TAKVİM TUTMAYAN BİR ZAMANDAN...