- 1208 Okunma
- 15 Yorum
- 1 Beğeni
KOL BÖREĞİ -1-
Yüzlerce senedir milyonlarca erkeğin ve kadının rüyalarına girip onlara sunduğu aşk badesi ile nice samanlıklarda nice seyranların oluşmasında bir numaralı etken olmuş olan Ak sakallı Dede şimdi üzerinde ‘’Aşnafişne İşleri Genel Merkezi’’ Yazan kapıdan içeri girerken oldukça tedirgindi. Aslında genel merkeze niçin çağrıldığını ve başına nelerin gelebileceğini üç aşağı beş yukarı çok iyi biliyordu. Çünkü özellikle Türkiye denen ülkede ‘’ Çağırırlar merkeze, öptürürler herkese’’ sözü oldukça yaygın olup merkeze çağrılmak hiç bir zaman hayra alamet bir şey değildi.
Süt dökmüş kedi misali süklüm püklüm, duvarında ‘’ Zaman kötü, kurtar g.tü’’ yazan odadan içeri girdi. Duvarın hemen önündeki kürsüde suratları mahkeme duvarı gibi olan üç hakim, yakaları yukarı kalkık cübbeleri içinde pis pis bakıyorlardı Ak sakallı Dede’ye.
Halinden ve tavırlarından mahkeme heyetinin başkanı olduğu belli olan ensesi dilenci şeyi gibi olanı ( neyiyidi unuttum ) öfkeyle gürledi.
-Seni buraya niçin çağırdığımızı biliyor musun?
Asırların anlı şanlı Ak sakallı Dedesi miyavlar gibi bir sesle cevap verdi:
-Öpeceksiniz?
Mahkeme duvarı gibi suratlarda hayrettir ki bir tebessüm oluştu bu cevap üzerine. Mahkeme heyetinin başkanı:
-Hayır. Hemen şimdi değil. Ama dediklerimizi yapmazsan, yapamazsan işte o zaman fena şekilde öpeceğiz.
Ak sakallı Dede biraz ferahlamıştı.Lakin bu dümbükler insandan öyle kolayca yerine getirilecek bir şeyler de istemezlerdi.Asırlardır milyonlarca insana aşk badesi taşımak, ‘’Dedem gurbanın olam, şarapla aram hiç iyi değildir’’ diyen insanlara. ‘’ İç bade, güzel sev, var ise akl-ı şuurun, Dünya varmış, saki yokmuş, senin ne umrun’’ diyerek cebren ya da hile ile o badeyi içirtmek az buz bir iş miydi?
Merakla sordu:
-Dediklerinizi yapmak mı? Öncelikle neyle suçlanıyorum onu bir öğrenseydim?
Heyet başkanı adeta Ramazan topu gibi patladı.
-Sen suçunun ne olduğunu bilmiyor musun? Kaç zaman var ki artık insanlara aşk badesi sunmuyorsun. Aşk olmayınca meşk de olmuyor. Meşk olmayınca insanların yuvaları çatır çatır dağılıyor.
Ak sakallı Dede:
-Valla efendim haklısınız aslında ama başta face book olmak üzere bir sürü siteler, evet evet bir sürü siteler, hatta şiir ve edebi yazı siteleri, hatta ve hatta ata sözlerinin paylaşıldığı siteler bile artık aşk meşk işleri için kullanılmaya başladı. Dolayısıyla bizim aşk badesine rağbet eden yok. Bu teknolojik gelişme karşısında ben n’aapabilirim ki?
Hakimler kafa kafaya verip aralarında fısıldaştılar.
-Biz onu bunu anlamayız. Bize de yukarıdan baskı var. ‘’ Ya işini adam gibi yapsın, ya da maaşına zam, işine son verin’’ diyorlar. Bunca asrın Ak sakallı Dedesisin. Yaratıcı zekanı kullan. Bul bir şeyler.
Ak sakallı Dede. ‘’ Yahu insanlar geceleri uyumuyorlar ki rüyalarına girip aşk badesi sunayım. ‘’ diyecek oldu lakin Mahkeme başkanı ‘’ Oturum sona ermiştir. Sana bir ay müsaade. Bu aile yuvalarını kurtarmak için bir şeyler buldun, buldun; bulamadın, bu yaştan sonra parklarda kağıt mendil satarsın. Ona göre.’’ diyerek son sözlerini söyledi.
Ak sakallı Dede şimdilik paçayı kurtarmış olmanın sevinci ama bir ay içinde nasıl bir yol bulacağının endişesi ile süklüm püklüm geldiği ‘’ Aşnafişne İşleri Genel Merkezi’’nden yine süklüm püklüm dışarı çıktı.
Aşk şarabı artık demode olduğuna göre yeni bir yol bulmalıydı. Bulmasına bulmalıydı ama nasıl? O güne kadar İlham Perisi denen hatuna hiç işi düşmemişti. Acaba şimdi arayıp ona akıl danışsa olur muydu?
El çantası içindeki cep telefonunu çıkararak Karacaahmet’te mefdun olan İlham Perisini aradı.
-Aloooo. On yedi benli Şadiye’m. Nasılsın bakalım.
Alemde ‘’On yedi benli Şadiye’’ olarak bilinen ilham perisi arayanın Ak sakallı dede olduğunu görünce hem şaşırdı hem de heyecanlandı.
-Ooooo Sami Hoca. Sen ha? Ne zamandır halimizi hatırımızı sormuyorsun. Hayrola. Hangi dağda kurtlar öldü?
Antiparantez belirtelim hemen. Ak sakallı Dede de alemde ‘’Sami Hoca’’ diye takılıyor.
-Ya sorma on yedi benlim. Aşnafişne İşleri Genel Merkezi eğer insanları yeniden birbirlerine aşık edecek yeni bir yol ve yöntem bulmazsam işime son verecekmiş. Sana bir akıl danışayım dediydim.
İlham Perisi içinden ‘’ Hınzır, beni özlediği için değil de akıl danışmak için aramış meğer’’ diye geçirse de severdi Ak sakallı Dedeyi. Az biraz düşündükten sonra cevap verdi.
-Bana kalırsa sen yeni yetmelerle ilgilenme. Ne varsa bizim gibi eskilerde var. O bakımdan eskiler üzerinde çalış.
Ak sakallı Dede merakla tekrar sordu.
-Haklısın. Yeni yetmeler bizim şaraba dönüp bakmıyorlar bile. Eskiler üzerinde çalışmak lazım ama nasıl? Ne yapmam gerekiyor?
İşte işin bu kısmını on yedi benli Şadiye de bilmiyordu. Lakin tam o anda gözüne face booktaki bir paylaşım takıldı. Sevinçle bağırdı:
-Börek
Ak sakallı Dede şaşırmıştı.
-Ne böreği?
On yedi Benli Şadiye:
-Kol böreği. Ha ha haaaaaa…
-Kol böreği ile mi insanları birbirine aşık edip mutlu yuvalar kurduracağım?
-Sadece kol böreği değil. Laz Böreği, Kürt böreği, Boşnak böreği, aklına gelen her türlü börekle.
-Hadi canım sen de. Olur mu öyle şey?
-Olurunu olmazını bilmem. Yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız öyle demiş.
-Nasıl yani? Ne demiş?
-‘’Bir Müslüman kadın börek yapmayı bilmiyorsa o aile dağılmaya mahkumdur.’’demiş.
-Yahu olur mu öyle saçma şey? Uydurma bir haberdir bu.
-Uydurma muydurma. Başka çaren var mı? Hem unutma: Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer.Şarkıda ne diyor? ‘’ Misafir ol gel bana, börekler açayım sana’’ Demek ki bu börekte bir keramet var.
-Yani diyorsun ki aşk şarabından vazgeç. Her türlüsünden böreğe odaklan.
-Evet….Madem ki yeni bir yöntem arıyorsun o halde -uydurma bir haber olsa bile- bence bu börek konusuna biraz mesai harcamakta fayda var.
-Hımmm. Bana da fena fikir gibi gelmedi. İlle velakin işe nasıl başlamalı? Yaşını başını almış, ununu eleyip eleğini asmış insanların yuvalarında öyle dağılma tehlikesi filan olmaz ki?
-Bu durumda ne yapmak gerek?
-Ne?
-Öncelikle o yuvalarda huzursuzluk çıkartacaksın. Daha sonra da yuvaları kurtaracaksın. Böylece yine eski şaşaalı günlerine döneceksin.
-Valla haklısın. Parklarda kağıt mendil satmaktan iyidir en azından. Bir denemekte fayda var. Lakin işe kimden başlamalı?
-Yahu bir sürü teyzen var. Hani benim ahretliklerim olan… Onlarla başlayabilirsin. Örneğin Nurhayat Ablan, Şenay Teyzen, Busnalı Ava, Kamil Oğuz Mangırcıkoğlu’nun eşi Nurteeen Koooşşşş…Hele bir onlarla başla gerisi Allah kerim.
-Çok teşekkür ederim on yedi benlim. Işıklar içinde uyuyasın…Üzerine yıldızlar yağsın.
-Var olasın Ak sakallım. Ahiretliklerime benden çok çok selam söyle. Ara sıra uğrasınlar Karacaahmet’e. Buralarda yalnız komasınlar beni.
Ak sakallı Dede, dünyada arayıp da bir türlü bulamadığı huzuru Karacaahmet’te bir çam ağacının gölgesinde bulan İlham Perisine bir Fatiha okuduktan sonra hemen kolları sıvadı. İşe öncelikle yakın dostu Kamil Oğuz Mangırcıkoğlu ile başlayacak, ondan beklediği neticeyi alırsa diğer dostları üzerinde de menfur emellerini uygulamaya koyacaktı.
Usulca Balıkesir ilimizin Sarımsaklı denilen şirin tatil beldesine doğru süzülmeye başladı. Çünkü Kamil epeydir orada ikamet etmekteydi.
**********
Nurten Hanım kızgın bir şekilde söyleniyordu Kamil’e
-Yahu tutturdun bir Sarımsaklı da Sarımsaklı. Bu sene de Fethiye’ye gitseydik ne olurdu sanki? Hem bak arkadaşımız Sami Hoca da Fethiye’deymiş. Onu da görürdün bu sayede.
-Sami hoca mı? Yüzünü şeytan görsün ib…lisin.
-Aaaaa. Ne ayıp. Hani en iyi arkadaşındı?
-O mu? Ya bırak Allah’ını seversen. Herif sapığın önde gideni.
-Allah Allah. Ne sapıklığını gördün Sami Hoca’nın?
-Geçen sene Süheyla Hanım’a nasıl asıldığını görmedin mi?
-Ayol geçen sene Süheyla da bekardı, Sami Hoca da. Kadına biraz kur yaptıysa bunun neresi sapıklık? Hem dur bakayım. Süheyla denen o şıllığı müdafaa etmek sana mı kaldı? Ağzını yırtarım senin anladın mı? Ağzını yırtarım. Bu evde bir daha Süheyla’nın adı geçmeyecek demedim mi ben sana?
-Kızma karıcığım. Ben şey için ş’eeetmiştim.
-Bana bak. Yoksa sen?
Kamil iliklerine kadar titredi. Acaba Nurten işin farkına varmış mıydı?
-Buyur bir tanem. Yoksa ben?
-Yoksa sen Süheyla kokonası burada olduğu için mi Sarımsaklı’dan ayrılamıyorsun bir türlü?
Kamil buz kesti adeta. Nurten köfteyi çakmıştı demek ki. Oysa kendince gayet başarılı bir şekilde saman altından su yürüttüğünü sanıyordu. Titreyerek cevap verdi.
-Olur mu şekerim? Ben senin üzerine gül koklar mıyım hiç? ( İçinden ‘’ Karanfil koklarım ama’’ diye kih kih kihhh diye güldü.)
Nurten Hanım biraz yatışsa da yine de bu kendi ölmüş, gözü çöplükte kalmış kart horoza bir göz dağı vermesi gerekiyordu. Kış için ördüğü kazağın şişlerini göstererek gürledi.
-Sıkıyorsa kokla da göreyim. Oyarım o gözlerini.
Kamil bir şişlere, bir de kendi tamponuna baktı. Sıkmasına sıkmıyordu ya yine de muzurluktan vazgeçemiyordu işte.
**********
Gecenin ilerleyen saatlerinde Kamil göbeğini mehtabın ışıltısına sermiş, ağzı da Etna yanardağı gibi sesler çıkararaktan uyumaya başlamıştı ki Ak sakallı Dede durumdan istifade ederek onun açık ağzından dalarak beyin kıvrımları arasına girdi, omurilik soğanını gıdıklamaya başladı ve -olduğundan her zaman şüphe duyduğu- bilinç altını dürtmeye başladı.
Oldum olası dürtülmekten çok hoşlanan Kamil, bir kedi gibi gerinerek doğruldu yataktan. Doğrulur doğrulmaz da bağırdı.
-Nurteeeen Koooşşşş.
Nurten Yenge ‘’ Hah...Bu sefer garanti gidiyor. Yoksa bu kadar şiddetli bağırmazdı?’’ diyerek koştu Kamil’in yanına. Lakin Kamil turp gibiydi. ( Sağlam insanları niçin turpa benzetirler onu da anlamam ya neyse…)
-Ne oldu? Rahatsızlandın mı?
-Yok yok rahatsız değilim.
-Eee. O zaman niçin poposuna nişadır sürülmüş gibi bağırıyorsun?
-Bana hemen börek yap.
-Börek mi? Sabahın üçünde mi? Kafayı mı yedin sen?
-Valla onu bunu bilmem. Ak sakallı Dede girdi rüyama. Bana hemen börek yapmazsan seni boşayacağım.
-Söyle o Ak Sakallı Dede’ye sapıtmasın. Hem o aşk şarabı sunmuyor muydu insanlara?
-Konsept değiştirmiş. Haydi kalk bana börek yap. Yoksa valla boşarım seni.
-Boşarmış…Çok da tınnnn.
-Bak valla gider Süheyla’ya söylerim bana börek yapsın diye.
Kamil’in ‘’Seni boşarım’’ tehditleri Nurten Yengenin umurunda değildi ama Süheyla lafını duyunca bir anda Pamuk Prensese zehirli elma sunan cadıya dönüştü.
Evet evet…Nasıl ki cadı, Pamuk Prensese zehirli elma yedirdiyse o da Kamil mendeburuna zehirli börek yedirecekti. Çok fazla ileri gitmişti çünkü.
Sabahın köründe kolları sıvadı…
Aslında böyle olmamalıydı. Çünkü Ak sakallı Dede her ne kadar ufak bir huzursuzluğu müteakip hemen peşinden derûni bir aşk sağlayacağını düşünmüş ise de Nurten Yenge bu sefer Kamil’i topyekun imha etmeyi düşünmekteydi. Sarımsaklı’da rahat durmayacağına göre Kamil’i artık Tahtalı Köy’e göndermenin zamanı gelmişti.
Önce bol miktarda sönmemiş kireç alarak bunu incir yapraklarının sütü ve şap ile(Tuz yerine) bir güzel yoğurdu. Kulak memesi kıvamında bir hamur elde ettikten sonra bu hamuru tahta sofra üzerinde bıçakla ceviz büyüklüğünde bezeler
haline getirdi. Bezelerin üzerini nemli bir bezle örtüp dinlenmeye bırakırken yapacağı böreğin içini hazırlamaya başladı. Bunun için öncelikle bol miktarda siyanür, arsenik, fare zehiri kullandığı gibi davul tozu, minare gölgesi, sinameki, ziftin peki, artık aklınıza ne gelirse bir güzel karıştırıp nefis bir harç elde etti.
Hamur bezelerini oklava ile ipince yufkalar haline getirdikten sonra genişçe bir tepsinin içini gres yağı ile bir güzel yağladı.Bir sıra yufkayı tepsiye dizip üzerine iç harcını yaydıktan sonra bir sıra daha yufka serdi ve yufkanın üzerini bu sefer bezir yağı ile yağladı.
Tüm yufkaları tepsiye dizdikten sonra üzerine bir kaç tane Karetta Karetta kaplumbağası yumurtası kırdı nar gibi kızarsın diye. Tepsiyi fırına sürdü. Sabahın o saatinde çok yorulmuştu. Birden aklına bir şey geldi. ‘’ Bir kazan da irmik helvası yapayım. Rahmetlinin arkasından dağıtırım. Şimdiden yapayım ki millet akın akın taziyeye geldiğinde bir de o işle uğraşmayayım’’ dedi.
Börek fırında nar gibi kızarırken Nurten yenge müstakbel rahmetli eşi için bir kazan da irmik helvası yapmıştı ki işte sırf bu sebepten Ak sakallı Dede börek olayına müdahale etmedi. Çünkü irmik helvasını çok severdi. Kamil’in de canı cenneteydi. İrmik helvası yapmıştı Nurten yenge… Kim takardı Kamil’i…
Biliyorum kızacaksınız ama arkası yarın…( Unutmadan…Teyzelere de sıra gelecek elbette.)
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
NOT:Bu yazının Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşe Gürcan’ın söylediği iddia edilen sözü dalgaya almak gibi bir amacı kesinlikle yoktur. Nitekim CHP’li milletvekili Aylin Nazlıaka Bakan Gürcan’a ulaşarak börek açıklamasının doğru olup olmadığını sordu. Bakanı Gürcan ise “Böyle birşey söylediğimi düşünmüyorum. Arkadaşlarım araştırıyor” dedi.” CHP’li Milletvekili Nazlıaka, Bakan’ın bu yanıtını twitterda paylaştı..
YORUMLAR
Herkesin diline doladığı hoşgörü ve kaynaşmayı sıradan bir söylemle samimiyetsizce tekrar etmektense, bunu dostlara takılarak, kendisini de kayırmadan sıcak, seviyeli, aynı zamanda edebiyatın seçkin bir örneği formunda göstermek, her kalem erbabının harcı olmadığı gibi, toplumun gergin fay hatlarına sağlam ve yaşanabilir yapıların nasıl inşa edileceğini örneklemek, sıkıcı diskurlardan çok daha insanca ve etkili olsa gerek...
Değerli hocam, tanıdık kişileri hayali kahramanlar olarak kurguladığınız bu hikayeniz, söz konusu kişileri, aralarındaki muhabbeti bilmeyen bir okur için de, bir başka zamanda da, hikayeden beklenen edebi keyfi aynı yoğunlukta yaşatabilir bence...
Güldüğüm kadar imrendim...
Var olasın değerli hocam...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Sevgili dostlarımın engin hoş görülerine sığınarak yazdığım bu yazı aynı türde yazdığım ilk yazı değil. Son yazı da olmayacak sanırım. Sağ olsunlar var olsunlar.
Keşke tüm toplumunuz her türlü farklılığımıza rağmen böyle birbiri ile şakalaşabilen, latifeler yapabilen, birbirlerine hoş görü ile yaklaşan insanlardan mürekkep olsa...
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Umarım ve dilerim ki o dil altı haplarına bir zaman hiç ihtiyacın olmaz.
SELAM VE SEVGİLERİMLE.
Pizzalar yapayım dememiş ya,
Börek hepimizin sevdiği.
Ispanaklısından tut da kabaklısına kadar..
Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Pizza bizi bozar . İşin doğrusu da pizza denen şey de Osmanlı akıncılarını ve denizcilerinin İtalya seferleri sırasında onlara tanıtmış olduğu pideden başka bir şey değildir. Onlar buna pita demişler. Zamanla Türk pitası olmuş pizza. Avrupa'ya tanıttığımız pideyi yıllar sonra pizza diye tekrar ithal etmişiz onlardan. Komik ama gerçek bu .
Benim favorim tabii ki her zaman börektir. Pideye de hayır demem elbette.
Selam ve sevgilerimle
Sabaha gülümseterek başlattiniz degerli hocam :)
Devamini sabirsizlikla bekliyorum.
Tebrikler teşekkürler..
sami biberoğulları
Öykünün devamı bu gece inşallah
Selam ve sevgilerimle.
Yazılarını özlemişim Sami abi.Gündemin içinden ilham alıp kendi tarifini katarak yazdığın yazı pek bir tadında idi sabah çayının yanınada pek bir iyi gitti ve esas macera börk pişip Kamil bey yedikten sonra başlayacak der iç sesim :))) Bu arada ben börek polemiğinin yufkacılar derneğinin başının altında çıktığınıda düşünmekteyim keza hamur açan kadınmı kaldı şu devirde baklavanın bileyufkası var ki genelde her çeşit börekte yufkayla yapılıyor.Tabi işin içinde Adile Naşit ve Münir Özkul olsaydı böreğin iyisi yufkaylalı yoksa açmamı olurduyuda tartışabilirdik.Gönlüne sağlık abim.Sevgi ve saygılarımla.
athena tarafından 9/1/2015 10:40:51 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Sen benim yazılarımı, ben de senin yazı ve yorumlarını özledim. Niçin siteden bu kadar uzun ayrı kaldın? İnşallah sağlık yönünden bir rahatsılık yoktur.
Evet. Günümüzde hazır yufka var. Lakin biliyor musun bu gün hâla pek az yerde yufka, makine ile yapılıyor. Mesela benim hanım Korkuteli'de bir yufkacıda çalışmak istedi. Günde bir çuval undan yufka yapacak olsa yevmiye 75 lira alacaktı. Bir çuval un 50 kilo. Su da katınca yaklaşık seksen kiloluk bir hamur oluyor.
Bir günde seksen kilo hamurdan yufkalar yapmak için insan üstü bir varlık olmak gerekiyor. haliyle çalışamadı.
Yani diyorum ki: hazır yufkadan börek yapıp yiyenler onu yerken o yufkaların nasıl yapıldığını bir kez daha düşünsünler.
Bu arada...İşin içinde emek ve sevgi varsa hazır yufkadan da elde açmadan da çok güzel börek olabilir.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Haydi şimdi bul da ye )))))))))))))
Allah gülmelerden ayırmasın değerli bacım.
Selam ve sevgilerimle.
Sabah sabah, şeker hapımın arkasından gerçekten güzel gitti hikaye.
Bu gün hava güzel.
Gönül dostlarının bu güzel atışmalarının günümüze serpiştirdiği tebessüm esintileri gölgesinde,
sanırım günü huzurlu tamamlayacağız.
İkinci bölümü ve Kemal Hoca'mın vereceği karşılığı merakla beklerken,
devreye eşlerin girmesi ve okkalı bir kötek ziyafetinin gerçekleşmesi konusunu da göz ardı etmiyoruz.
Çok güzeldi hikaye.
Kemal Hocamın yorumu da.
Bir de eşlerin yorumunu görebilseydik.
Sami Hocamın eşi,
şüphesiz günlük işleri ve oğlu ile uğraşmakla geçiyordur.
Buralara ayıracak vakti yoktur.
Kemal Hocamın eşi ise,
''Zevzekler'' diye okuyup geçiyordur herhalde.
Ama,
biz bu zevzekleri seviyoruz yav!...
sami biberoğulları
Öncelikle çok çok teşekkür ediyorum.
Benim hatun benle evlendikten sonra okuma yazma kurslarına giderek II. Kademe okur yaza belgesi aldı. Yani anlayacağın öyle okumayla yazmayla arası pek yoktur. Ayrıca böyle uzun yazıları okuyunca başı ağrıyor ve gözleri sulanıyor. O bakımdan ben rahatım.
Kemal'e gelince.
Ona hiç gelmeyelim. O hapı yutmuş. Nurten yenge Demoklesin kılıcı gibi başında sallanıp duruyor))))))))))) Hele bir de benim tarafımda olması yok mu? Bayılıyorum valla.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Yazının ilerleyen bölümlerinde sen de olaya katılacaksın. Sanırım sana kete yaptırtacağım. Şimdiden hazırla malzemeleri ))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
Ya Nur
selam olsun yüreğine arkadaşım böylesine muhteşem bir hikayede adımı anman beni çok ama çok mutlu etti bilirsinki onyedi benli şadiye her zaman senin yanında :) sende onun yaşlı yüreğindesin canımsın dostum
inan gülmekten gözlerimden yaş geldi sen harika bir cansın sen hep yaz olurmu arkadaşım ama gecenin bir yarısında börek isteyen beyelere ancak dediğin gibi bir malzeme hazırlanır ve börek yapılır aman sen sen ol sakın sakın haaaaaaaaaaa gecenin bir yarısı böyle bir hata yapma canından da olma emi güzel dostum
iyiki varsın dediğim can dostum canım arkadaşım seni çok seviyorum
sami biberoğulları
Böyle bir yazıa seni de dahil etmeden yazmak içimden gelmedi.
Beğendiğin için. Ondan da ötesi engin hoş görün için çok çok teşekkür ederim.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Beğeniniz benim için onurdur.
Selam ve sevgilerimle.
Börek işe yaramazsa aksakalı dedeyi merkez de düşünemiyorum. Tebessümle bazen de kahkahayla okudum öhöm öhöm
Çok ciddi bir mizah yazısı olmuş Sami hocam
Tebrik ederim.
Saygı selamlarımla.
sami biberoğulları
Kalem benim elimde olduğuna göre ( Daha doğrusu klavyenin tuşları diyelim) başaramamak diye bir şey olması mümkün mü sence. Hem sen beni düşüneceğine kendi hazin sonunu düşün ))))))))))))
Selam ve sevgilerimle.