Dünya tekerimde hikayeler 18 Al sana Paris
Bisikletle Strazburg dan Paris e
5 Nisan 2014 Al Sana Paris...
Uyandik herşey gerçekti bisikletlerimizin çalinmasida gerçekti. Bayrakli bisikletlerimizle Parise gelmeyi başardik lakin bisikletlerimizin çalinmasini engelleyemedik.
Gezmek icin Panthéon, dan basladik. Panthéon’da gömülü olanlar ise söyle Voltaire (1791), (1794), Joseph-Louis Lagrange (1813), , Panthéon’un mimarı (1829), Victor Hugo (1885), Émile Zola (1908), Pierre Curie (1995), Marie Curie (1995), Alexandre Dumas (2002) dir. Paris’in Quartier Latin bölgesinde bulunan bir yapıdır. Paris’in koruyucu azizesi Geneviève’e ithaf edilen bir kilise olarak inşa edilmişse de, Fransız Devrimi sonrasında kilise fonksiyonunu kaybetmiş, önemli Fransız entelektüellerinin gömüldüğü bir anıt mezar halini almıştır. Fransizlarin yaJacques-Germain Soufflotsadigi nezih bir yerde Pantheon ve cevresi.
Temeli Kral XV. Louis’nin emriyle 1758’de atılmış olsa da, finansal güçlükler sebebiyle inşaatı 1789’a kadar bitirilememiştir. Fransız Devrimi sonrasında başa gelen hükümet, Panthéon’un kilise olarak kullanılmasına izin vermemiş, yapıyı Fransız entelektüellerinin gömüleceği bir anıt mezara dönüştürmüştür.
Fizikçi Léon Foucault, 1851’de bu yapının kubbesinden aşağıya sarkıttığı 67 metrelik bir Foucault sarkacı ile Dünya’nın kendi çevresinde döndüğünü ispatlamış, bu deneyiyle Fransa ve tüm dünyada büyük ilgi uyandırmıştır.
Alexandre Dumas aslinda hepinizin çok yakindan tanidigi bir yazar. Macera türündeki tarihi romanlarıyla ünlüdür. Eserlerinin 100 dile çevrilmesi sayesinde en çok okunan Fransız yazarlardan biri olmayı başardı. Monte Kristo Kontu, Üç Silahşörler, Yirmi Yıl Sonra veDemir Maskeli Adam gibi romanlarından bazıları dizi şeklinde yayınlanmıştı. Yirminci yüzyılın başlarından beri romanları yaklaşık 200 kadar filme uyarlandı. Dumas’ın öldüğü için bitiremediği son romanı Le Chevalier de Sainte-Hermine bir uzman tarafından tamamlandı ve 2005’te okuyuculara sunulduğunda en çok satanlara girdi. Roman Türkiye’de 2010’da Son Şövalye adıyla basıldı.
Birçok türde eserler veren Dumas yazarlık kariyerine tiyatro oyunlarıyla başlayarak ilk başarılarını elde etti. Ayrıca bir hayli dergi makalesi ve gezi kitabı yazdı; basılmış eserleri toplamda 100.000 sayfayı bulur. Dumas 1840’larda Paris’te Tarih Tiyatrosu’nu kurdu.
19. yüzyılın ortalarında, dinci fanatiklerin Voltaire’in naaşını Panthéon’dan çalıp bir çöp yığınına attıklarına dair bir söylenti ortaya çıkmış, 1897’de Voltaire’in tabutunun açılmasıyla söylentilerin doğru olmadığı anlaşılmıştır. Voltaire nin sevilmeme nedeni ise Din ve ifade özgürlüklerinin yanı sıra, insan hakları konusundaki düşünceleri ve felsefi yazıları ile ünlenen Voltaire nin sevilmeme nedeni ise . Eserlerinde Kilise dogmaları ve döneminin Fransız müesseselerini yoğun olarak hicvetmesidir.
Jean-Jacques Rousseau babasi ile su anekdotu kaçiniz biliyor bilmiyorum ama Galata Kulesini ziyaret edenler orda bir duvarda yazan yaziyi okuduysa bu ayrintiyi bileceklerdir. Isaac Rousseau adı size her hangi bir çağrışımda bulunuyor mu? Aslında önemli bir zat. Bay Isaac, tarihin tozlu sayfalarına girecek her hangi bir eylemde bulunmamıştır. Ama öyle bir çocuğun doğmasına neden olmuştur ki, bu çocuk Fransa’nın geleceğini şekillendirmiştir. Fransa’nın en önemli yazarı, filozofu, düşünür ve siyaset kuramcısı Jean-Jacques Rousseau’nun babasıdır. Hayırsız bir baba olan saatçi Isaac, tutucu Cenevre hiyararşisiyle ters düşüp, hapse girme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış ve çareyi kentten kaçıp, İstanbul’a sığınmakta bulmuştur. Küçücük oğlunu akrabalarına terk edip Galata’yı mesken tutmuş ve Osmanlı Sarayı’nda saatçi olarak iş bulmuştur. Yani Fransa’nın geleceğinin biçimlenmesinde çok önemli rol oynayan adamın doğmasına neden olan Bay Isaac, yedi yıl kadar Galata sokaklarında oturmuş, yemiş, içmiş, alemlere katılmıştır. Lakin ogul Jean Jacques Rousseau biraz Türk düsmani oldugu bilinmektedir.
Marie Curie ise önemli bir fizikcidir. Radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalarla iki farklı alanda Nobel Ödülü kazandı. Uranyumla yaptığı deneyler sonucu radyoaktiviteyi keşfetti. Toryumun radyoaktif özelliğini buldu ve radyum elementini ayrıştırdı. 1903 Nobel Fizik ödülü, 1911 Nobel Kimya ödülü sahibi ve radyoloji biliminin kurucusudur. Çalışmalarıyla bir çığır açan Curie, Nobel Ödülü’nü alan ilk kadın, bu ödülü iki kere alan ilk biliminsanı olmuştur. Ve esi Pierre Curie ile burada gömülüdür.
Sonra Lüksemburg bahçesini gezmeye gittik. Lüksemburg Bahçesi, Paris’teki en popüler parktır. Sorbonne Üniversitesi yakınında bulunur. 22.45 hektar büyüklüğündeki bahçe Lüksemburg Düküne aitti ve adını buradan alıyordu. 1612 yılında Louis XIII’nın annesi Marie de’Medici tarafından satın alınmıştır. Oradan asiklar köprüsü ve lovre müzesine gidip gezdik.
Sacre Coeur, Montmartre Tepesi’nde bulunan ve Paris’in en çok turist çeken noktalarından biri olan bazilikadır. Roma Katolik kilisesi ve küçük bazilikası olan Sacre Coeur, Hz. İsa’nın kutsal kalbine adanmıştır. Şehrin en yüksek noktası olan Montmartre’de bulunan bu yapının hem politik hem de dini önemi vardır. Hem Hz. İsa’ya ithaf edilmiştir hem de İkinci İmparatorluk için de önem taşır.
Şanzelize, Paris başta olmak üzere dünyanın en ünlü caddelerinden biridir. Paris’e gelenler için mutlaka görülmesi gereken ve hali hazırda turistik noktaların sizi yönlendireceği bir yerdir. 1667 yılında Louis XIV’nin bahçıvanı Andre Le Notre tarafından Tuileries Bahçesi manzarasını genişletmek için yapılmıştır. Orijinal adı “Avenue des Champs Elysees” olan Şanzelize, 18. yüzyılın sonlarına doğru genişletilmiştir. Şimdi Concorde Meydanı’ndan Zafer Takı’na kadar gider. Ayrıca Paris’in en prestijli alışveriş mekanı olarak değerlendirilir.
Concorde Meydanı, Şanzelize Caddesi’nin doğu çıkışında yer alan Paris’in en büyük ve bilinen meydanıdır. Her açıdan güzel bir manzaraya sahiptir. Bu meydanda Fransız Kral Louis XVI, Marie Antoinette ve diğer birçok kişi giyotin ile idam edilmişlerdir.
Al Sana Paris gez gez doyamiyorsun bu şehre. Seine irmaginda tekne turu yapma imkaniniz da var. Bol yürüyüşümüz sonrasinda çok yorulduk. Yürüyerek daha iyi taniyabiliyorsunuz şehirleri. Paris te en çok dikkatimi çeken şey ise sokaklarda yaşayan insanlarin çoklugu. Kaldigimiz otelin dişinda bile bir aile yaşiyor. Her köşe başinda, bankamatiklerde, metro duraklarinda. Ve bu insanlarin yaşadigi yerler idrar kokuyor. İdrar kokan bir metropol Paris. Tren garina gidip iki gün sonraya olan tren biletimizi degiştirip ertesi gün geri dönme karari aldik. Bu şehir yetti bize yeteri kadar Al Sana Paris olduk.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.