Hoşgeldin Gözüm...
(Bu yazı Kasım 2008’de kaleme alınmıştır)
Dün sabah televizyon haberlerine bakıyorum. Önce Genelkurmay Başkanımız Sayın İlker Başbuğ’un Diyarbakır’da 30 gencimize meslek öğretme haberi. Sayın Başbuğ’un girişimleri ile 30 Diyarbakırlı gencimiz meslek öğrendi. Bunun anlamı en az 30 Diyarbakırlı ailenin evine şimdi para giriyor. Bu gençlerin Türkiye’ye olan sevgileri arttı. Askerlerin de sevebileceklerini öğrendiler.
İkinci ve biraz daha duygulu görüntüler ise Tokat’tan. Türkiye düşmanları ile mücadele için 6 aydır arazide olan askerlerin kışlalarına dönüşü. Bu dönüş harika bir programla süslenmiş. Sivil halk altı aydır dağda bayırda gezen evlatlarıyla buluşuyor. Teyzeler, anneler daha önce hiç tanımadıkları asker evlatlarını kucaklıyor. Tıpkı kendi öz evlatları gibi.
Terörün son 25 yılda Türkiye’ye verdiği zararı bizim kuşak iyi biliyor. Benim doğduğun köyün de Üzümlü Karakolu’nda şehit olan evladı var. Köylüm, kardeşim Sami Akbıyık şimdi Çeltikdere mezarlığında, ay yıldızlı bayrağın altında yatıyor.
Dün sabah ATV ve Show TV haberlerinde ekrana gelen İlker Başbuğ haberi ve ardından Tokat’taki görüntüler beni 2005 Nisan ayına götürdü. Geçtiğimiz sezon Galatasaray’ı çalıştıran Karl-Heinz Feldkamp, Türkiye’nin güneyini de tanımak isteyince birlikte Mardin’e gittik. Kalli o günlerde Mardinspor’u çalıştıran Ahmet Akcan’ı da ziyaret etmek istiyordu.
Önce Almanya’dan uçakla İstanbul’a uçtuk. Ardından İstanbul’dan Diyarbakır’a THY uçağı ile vardık. Yerel saat ile 22.00 sıralarında indiğimiz Diyarbakır Havalimanı’nda bizi karşılayan Mardinsporlu yöneticilerden birinin sevgi dolu gözleri hala hafızamda. O gözlerde Kürt kökenli güzel insanların sıcak yüreği vardı.
Bu yönetici beni, “Hoşgeldin Gözüm.”diye karşıladı.
Ve Mardin’de kaldığımız 4 gün boyunca Mardinliler Alman antrenör Karl-Heinz Feldkamp ve bana gözleri gibi baktı.
Bu gezide Kürt kökenli, doğu insanının sıcak yüzüyle çok daha yakından tanıştım.
Şunu söylemek istiyorum.
Türkler ile Kürtler’in birbirlerini anlayabilmeleri için araya üçüncü bir kimsenin girmesine gerek yok.
Son bin yılda biz birbirimizin bazen gözü, bazen kulağı olmuşuz.
Kız alıp, kız verilmiş. İki toplum et ile tırnak olmuş.
Yine Doğu’dan şehit haberlerinin arttığı şu günlerde birbirimize göz-kulak olmamız gerekiyor.
Almanya’da yaşayan Bolulu bir gazeteci olarak milletim üzerine oynanmak istenen kirli oyunları yaşıyorum.
Bu iğrenç oyunları fark ettikçe tiksiniyor, ürküyor ve bazen de korkuyorum.
Bugünden tezi yok Bolu’da olan Doğu kökenliler ile daha yakından tanışmalıyız.
Bolu’ya gelen Mardinli bir kardeşimize de biz, “Hoşgeldin Gözüm.”demeliyiz.
Resimaltı:Karl Heinz Feldkamp-Seyfi Alp. 1999, Bad Kreuznach, Almanya.
YORUMLAR
Tebrik ederim, güzel yazmışsınız; akıcı kaleminizi gönülden kutluyorum.
Bir Trabzonlu olarak bu vatanı bölmek isteyenlerin Kürt kardeşlerimizin olmadığını çok iyi biliyor, onları kardeşim gibi görüyorum. Ne de olsa Kurtuluş savaşında 1. 2. dünya savaşında Çanakkale savaşında ve birçok savaşlarda dedelerimiz aynı cephede düşmana karşı çarpışmıştır. Şehitliklerde onların ve bizim dedelerimiz beraber uyumaktadır (Ruhları Şad olsun)
Bizde ve onlarda bu bilinç, bu vatan sevgisi, bu kardeşlik sevgisi, bu iman durdukça hiçbir kuvvet bizi parçalayamaz. diyorum bu nacizane yorumumu burada noktalıyorum.
saygı ve selam ile,
Ayşegül AKTAĞ tarafından 8/31/2015 11:05:31 AM zamanında düzenlenmiştir.