- 471 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Seni Tanımak
Hayatın cemresi düşüyor zemheride yüreğime. Paslı zincirleri kırıyor dilimden dökülen cümleler. Uzadıkça kısalan bir hasretin daha ilk günleri, dalları kırılmış ömrümün yeniden çiçek olma gayreti.
Kurumuş kekik kokusu topraklarımda, avucumda kına lekesi. Yaratana seslenen bir duâyla ÇAĞIR beni, bin fersah ötende olsam duyarım, duyarım seni.
Ağıtlarımı susturdu yüreğime akan sözlerin. Kaç zılgıt koparmıştı bu yürek senden evvel, kaç kez kapandı gözüm, kaç kez öldüm. Soğuk bir demirin ağırlığı bedenimde kaç kez ölmeden öldüm.
Ne bir ana ne bir tek anıya yazılmadı adın. Uykusuna hüzün kaçmış bir çocuk gibi yastığın yüzüne bırakarak gözyaşlarımı gecelerce seni aradım. Söğüt dalı, gelincik bakışı, rüzgâra savurdum acılarımı. Bu karmaşa bu keşmekeşin içinde, durgun bir göl kamışı gibi sen boy veriyorsun içimde.
Düşüncelerimi kundaklamış akşamın gölgesi, ne vakit yalnızlığımı toplayıp sana gelmek istesem gelincik gibi bükülür boynum. Şarkılar sorar nerde diye? Yok adresi.
Seni SEVmek bilinmeyen kıtalarda KEŞFE ÇIKmak.
Hüzne bile razıyken hazine bulmanın coşkusudur yorgun ayaklarımda.
Seni sevmek cennetten firar eden bir meleğin yazgısal tezahürü toprak üzerinde...
Seni sevmek bir zeytin çekirdeği, bir incir tanesi ve geceye ant içmek kadar kutsaldır yüreğimde.
Seni tanımak tesadüften tevafuka giden yolda yalınayak koşturan çocuk sevinci.
El değmemiş yüreklerde aralanan perdelerin huzura çekilen şefkati.
Seni tanımak coşkulu, hüzünlü, hasretli bir aşka kucak açmak.
Seni tanımak sana koşarken senden kaçmak.
Seni tanımak ilk defa AŞKA İNANmak.
Usulca fısıldanan bir duânın gücüyle selâm yollamak uzak bir kentte. İsimsiz bir bebek çığlığıyla emzirmek düşlerini. Kimliksiz mülteciler gibi sığınmak iklimine. Aşkın her hâli değerken her hâlime al duâna kat beni....
Aşkın Mim Hali kitabı sayfa 46-47 Berrin İncisu