11
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1967
Okunma
Bilen bilir. İliklerime kadar, tüm hücrelerimle Türk’üm ben. Kemalist’im. Atatürk’ün çizdiği yolda, bıraktığı mirası, kutsal emanetlerini korumaya ant içmiş neferlerden biriyim. Belki koskoca deryada tek bir kum zerresiyim. Ama o sathı oluşturan vatan evlatlarından biriyim. Elhamdülillah Müslüman’ım. Laikliğin, din işlerini devlet işlerinden ayırmanın inceliğinin inancıma gölge değil, ışık tutuğuna inananlardanım.
Öğretmenim. Sınıfımda Türklüğü de Müslümanlığı da (yaşadığım yere rağmen) en güzel şekilde aşılama çabasındayım. Dinini yaşayamayan, geçmişini bilmeyen, Türklüğün üstün vasıflarını taşıyamayan, hatta dilini doğru dürüst konuşamayan velilerin çocuklarını sevgiyle, şefkatle, yol göstererek, ışık tutarak, rol model olarak yetiştirmeye çalışıyorum. Ve yıllar geçtikçe de çocukluktan gençliğe geçen öğrencilerimde çabalarımın meyvesini görmenin tarifsiz mutluluğunu ve gururunu yaşıyorum Rabbime sınırsız şükürlerimle.
Bu girizgahın uzantısında, paylaşmak istediğim konu farklı aslında.
PKK … Bir başka deyişle Kürt sorunu!..
Yaklaşık iki yüz yıldır inişleri çıkışlarıyla, değişen yoğunluğuyla var olan bir sorun. Kürtler tarihin her döneminde içimizden oldular, Türk’e kardeş oldular. Savaşlarda silah arkadaşımız, yoklukta dert ortağımız oldular. Ailemiz, akrabalarımız, komşularımız, tertibimiz, sıra arkadaşımız, can dostumuz oldular. Bayramlarda coşkumuzu, sevincimizde mutluluğumuzu, acılarımızı paylaştılar. Empati kurduğum zaman içim acıyor arafta kalmış kimliklerine. Yaşadığım yerde tanıdıklarımın anlattıkları, internet ortamında okuduğum anekdotlar hatta kabuslar da bir gerçeği çarpıyor yüzüme. Kürtler yadsınamayacak bir çoğunluk tarafından hor görüldü. İsimleri, dilleri, kültürleri, inançları kısıtlanmaya, kontrol edilmeye çalışıldı. İlkokula yeni başlayan, Türkçe konuşamayan çocuklara tokatla öğretildi Türk olmak. ‘’Senin önderin budur!’’ denildi Atatürk’ün resmi gösterilerek. ‘’Bu marşı, bu andı okuyacaksın, bu bayrağa selam duracaksın.’’ denildi. Çoğu Kürt kardeşimiz yaptı da bunları. Zorla Müslümanlaştırılan, ama yalnızken istavroz çeken, Hz İsa’ya mum yakan yabancı gelinler gibi, içlerinde Kürtlüklerini yaşayarak devam ettiler Türk olmaya.
Kendimi onların yerine koyduğumda, empati kurduğumda içim sızlıyor yaşayamadıkları milliyetçiliklerine.
Ama… Ters köşe var bir de. PKK ve türevleri. Yıllardır hiçbir Kürt arkadaşımla tartışamadım bu konuyu. Çünkü her iki tarafın da sabrı yetmedi bir türlü konunun açılımına. PKK’nın mücadelesini asla ve kat’a haklı gösteremez hiç kimse. Onları ‘’onur savaşçıları’’ olarak görenleri insan olarak bile görmüyorum ben. Çünkü PKK’nın amacı Kürtlerin alınmış haklarını kazanmak değil, binlerce şehit vererek alınmış topraklardan şühedayla sulanmış parçalar koparmak.
Oysa ki bunca yıldır, onca insan dağa çıkacağına, onca silah, barınak, besin masrafı yapacağına, aynı mücadeleyi, aynı eziyetleri insanca bir surette gösterebilirlerdi. ‘Kolay değil’ demesin kimse. Bunca yılın vahşeti, zarar ziyan dökümü farklı çabalarla, iyi niyetlerle yapıcı çözümler getirilebilirdi. Kendi dilleriyle, kendi kültürleriyle, kendi inançlarıyla ama aynı topraklarda kardeşçe yaşamanın çözümünü bulabilirdik bunca acılı süreç içerisinde.
Ama amaç toprak almaktı. Dış güçlerin yardımı, desteği ve yönlendirmesiyle baştan tavrını koydu PKK. ‘’Öyle olmazsa böyle olur’’ dayatmasıyla ibretlik canlar aldılar bizden. Canımızdan can kopardılar koparmak istedikleri topraklara karşılık.
Hiç kimse ‘’Bizi dağa çıkmaya siz mecbur ettiniz’’ demesin şimdi. En basit bir muhasebeyle bile elde ne artılar kalırdı bugüne kadar. Bakiye insanlık olurdu hatta. Ama; yolcu, hedefe göre azık hazırlarmış. PKK’nın azığı da şehit kanı oldu yıllardır. Kendinden giden canları da umursamadı. Emir büyük yerden çünkü. Amaç toprak koparmaksa her yol mübahtır zihniyetiyle yaktı, yıktı, yok etti. Hangi onurdan bahsediyorsunuz siz?!.
O ‘’onur! Savaşçıları’’ dağa çıkmadan, silaha sarılmadan da ONUR savaşçısı olabilirdi oysa ki. Amaç aynı gök kubbede, aynı topraklarda, kendi kimliğiyle, kendi diliyle ama kardeşçe yaşamak olsaydı eğer!..
‘’Başka çare bırakmadılar!’’ demeyin.. Azıcık muhasebe dökümü.
.