- 837 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
sayın görgülü (3)
hayat çizgisini şerefle bitirmeyi amaçlayan bu garibin yaşantı tarzının ölçüsüdür. Onun savunduğu ilkeleridir. Hayat görüşüdür. Benim Sayın Muzaffer Zengin’in yazılarını okuyamadığımı kendisine ilettiğim vakidir. Hayat Üniversitesinde okuyan bu ağabeyin(benden yaşça büyük olduğunu yeni öğrendim.) yazdıklarından bir şey çıkarmakta bazen zorlandığımı da dile getirmiştim. Bunu kendisi de biliyor. Sizler zannediyorsunuz ki; ”anlamak işine gelmiyor ”hayır hiç de öyle değil. Ben gerçekten yazılar arasında ki kopukluktan olsa gerek getirdiği yorumları farklı boyutta algılıyorum. Yalnız şuda bir gerçek ki; Sayın Zengin zaman zaman öyle yorumlar yapıyor ki; bana göre uç noktalarda tehlikeli virajlarda turluyor. Öyleyse bu durumda yapılması gereken bildiğimiz ve anladığımız kadarıyla konuyu anlatmak ve birbirimize yardımcı olmaktır. Zaten kendisi de cevabi yazısında işlemek istediği konunun “Dinde zorlama yoktur ”şeklinde olduğu beyanıdır. Ancak sizin bununla ilgili ki varsa yüksek görüşünüz o konuya ait ve o konuyu asli amacından uzaklaştırmadan bunu belge ve delilleriyle ortaya koyar kendi ifadelerinizle yorumlar ve katkıda bulunurdunuz. Ben bunu beklerdim sizden. Çünkü akıl akıldan üstündür demiş atalarımız. Bak ben Kur’an’ı Kerimi baştan sona mealinden hiç okumamıştım. Eşimin gayretleri dolayısıyla onun sayesinde yüzünden okumayı öğrendim, sizin vasıtanızla da bende hemen meal okumaya başlayacağım. Siz benden daha azimliymişsiniz. Sizi kutlarım. Bu bana bir ders olsun. Ancak şunu da ifade edeyim ki; bir Müslüman bir inanç sahibi kendi dini inancının inceliklerini öğrenmek ve onunla amel etmek zorundadır. Samimiyet ve ihlas buradadır. Yapamadığın ya da yaşayamadığın bir şeyi kendi nefsine kabul ettiremiyorsan o zaman iki ruhlu ve iki kişilikli olursun. Ben kendi nefsime söz geçiremediğim hiçbir şeyi kimseye şirinlik olsun diye anlatmadım, söylemedim. Madem iki defa Kur’an’ı okumayı baştan sona hatmettin, ne diye o konu başlığı hakkında belge delil sunmuyorsun da konu dışına çıkıp insanın kişiliğine yönelik mesnetsiz suçlamalarda bulunuyorsun. Hiç yakışık alıyor mu, bu bir eğitimciye yakışıyor mu? Daha önce hatırlıyorum da köşe yazılarım da sunduğum belge ve delillere gayet ön yargılı bir şekilde “iftira ve komplo teorileri” diye yaklaşmıştın. Yani sizin söyledikleriniz hep gerçek oluyor bizim söylediklerimiz hep iftira komplo oluyor. Böyle bir mantık kuramı olur mu? Siz her şeye bu açıdan bakarsanız biz neyi nasıl konuşacağız ki? Ben doğru ve güzel bulduğum bir şeyi kim söylerse söylesin fark etmez,dikkate alır ve onu değerlendiririm.Hatta bu söyleyen hiç okumam dediğim ve isimlerini belirttiğim şahıslar olsa bile.Hiç ummadığın bir şekilde güzel bir sözüyle karşılaşabilirsin belki hiç sevemediklerinin.Fakat okuma konusuna gelince o konuda zıtlık görünse de bu ifadelerle çelişki olsa da mümkün mertebe zaman ayırıp da onları okumam.Bir insanı sevememek yazdıklarını beğenmemek başka,ona insan olarak yaklaşımda bulunmak başka.Benim hayat tarzımda inançlarım hep önde gelir ve davranışlarımın ilham kaynağıdır.Hayat tarzım iki ruhlu iki kişilikli olmadı ve olmayacak inşallah.Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki;dünyalarımız sizin dünyanızla tamamen farklı.Düşüncelerim sizinkiyle uyuşmaz.Öyle olsa da bir hemşeri olarak birbirimizin yüzüne bakamayacağımız laflar etmek yakışık almaz,ben öyle düşünüyorum.Ben isterdim ki,bu mesele de konuyu saptırmak değil ,maksada uygun aydınlatıcı bilgiler sunmak daha hayırlı olurdu.konu hakkında sizin görüşlerinize uygun olmayan görüşleri sizde kendi delillerinizle getirmek zorundasınız.Bunları yapmayıp ta ,sırf hırs ve kin bağlamında nefsi tatmin edecek uluorta laflarla tahrik kar davranmak kişilik sapmasının yada duygusal olgunluğa ulaşamamanın oluşturduğu baskının dışa vurumudur.Oysa biz düşüncelerimize sevgi ve gül’ü almışız.Biz dostuna da bize düşmanlık besleyene de insan gözüyle bakar, Yaratandan ötürü bütün canlıları seven bir ruh iklimi taşırız.Siyasi anlayışımız örtüşmese de fikirler ayrı olsa da insan olduğumuzu unutmayalım.
Necip Fazıl bir gün ziyarete gider, Nazım Hikmeti. Hapishane ziyaretine. Hapishanede kendisine der ki;” Benim rejimim olsaydı seni asardım… Fakat hiçliğin rejiminden gördüğün mesnetsiz zulmü asla kabul edemeyeceğim için, seni görmeye geldim! ”… Der. Nazım hürmetle karşılar bu ziyareti.Hatta……Yaş dolar çivit rengi gözleri……ve Necip Fazıl’a der ki;”Benim rejimim de olsa bende seni asardım.Ama inanmış olmanın haysiyetini ve sanat ta “eski”nin en yükseği olmanda ki değeri inkar etmezdim ”…….
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.