Biz ve Onlar...
Tarih:1989.
Yer:Londra.
Üniversite sonrası dil ve yüksek lisans dersleri için gittiğim Londra’da bizi pratik konuşmaları gelişsin diye yaklaşık 3 ay, eskiden Mudurnu Tavukçuluk satış mağazalar zinciriyle karşılaştırabileceğimiz Kentucky Fried Chicken restoranlarında çalıştırdılar. 1990 senesinde Almanya’nın Köln kentindeki adresime bir yazı aldım. “Sayın Alp, İngiltere’de devlete ödemiş olduğunuz 3 aylık bir vergi kesintisi var. Lütfen banka hesabı bildirin bu parayı size gönderelim. Zira ülkemizden ayrılmışsınız.” Yaklaşık 600 İngiliz Sterli’ni adresime geldi.
Tarih:1991.
Yer:Köln.
Her ikisi de birbirine rakip olan ALDI ve Lidl mağazalarından sırasıyla alış veriş yapıyoruz. Her iki firmanın ürünleri de birbirine çok benziyor ve fiyatları çok yakın. Her iki rakip firma da şehrin aynı semtlerinde yan yana mağaza açıyorlar. Biraz önce ALDI’dan aldığımız yiyecek ve içeceği aracımızın bağajına koymaya kalkışınca, yanımdaki arkadaşım, “Gerek yok. Bu alış veriş çantalarıyla da Lidl’a girebiliriz” dedi. ALDI çantalarıyla Lidl mağazasına girdik. Kasada ALDI çantalarının içinde ne olduğunu kasiyer sormadı. Çantaları açmamızı da istemedi. Ve bu durum son 22 senedir böyle devam ediyor. Bir ALDI çalışanı, “İnsan onuruna saygıdan dolayı bunu yapmıyoruz” dedi. Biz hırsızlık veya başka bir şeyden şüphelendiğimizde insanları rencide etmeden bir çözüm buluruz. Bulamaz isek de bu bizim sorunumuz” diye ekledi.
Tarih:2013.
Yer:Frankfurt
Frankfurt tren garına yakın bir yerdeki habere bu defa kendi aracımla gidiyordum. Biraz geç kaldığım için acele ediyordum. Tam Le Meridien Park otelin parkına girişte, durakta gelen bir taksi arka arkaya gelirken bana çarptı. Şok oldum. Zira görünüşte taksiye arkadan vuran ben görünüyordum. Taksiden car car bağıran bir Pakistanlı şoför indi. Benim zor durumda kaldığımı gören başka bir taksici 300 metreden koşarak geldi ve, taksiciye dönüp, “Meslektaşız. Ancak sen haksızsın. Geri geri geldiğini ben de gördüm” dedi. Olay yerine gelen polis rapor tutarken bu defa otelin restoran kısmında çalışan 40’lı yaşlardaki bir kadın geldi ve polise, “Olayı gördüm, taksici geri geri gelirken vurdu” dedi.
Tarih:Haziran 2013.
Yer:Ankara.
GECE uçağıyla Frankfurt’tan Ankara Esenboğa Havalimanı’na indim. Araç kiralamalıydım. Karşıma çok kibar bir genç çıktı. Bütün işlemleri dikkatli bir biçimde halletti. İçimden, “Evet, işte bu diye” bir çığlık attım. Kendisine teşekkür ettim. Bolu ve Türkiye programım bitişinde aracı teslim için havalimanına geldim. Yine aynı gençle karşılaştım. Bana, “Aracın deposu yarıya kadar doluydu, boş vermişsiniz. Ayrıca OGS geçişlerinden geçmişsiniz” diyerek, 40 TL depo yakıtı için, 30 TL de OGS geçişleri için toplam 70 TL para talep etti. Oysa aracı bana verirken, “Havalimanından çıkarken bir sonraki benzinciden depoyu doldurunuz. Araç fazla gitmez” diyenin kendisi olduğunu hatırlamazlıktan geldi. OGS ücretiyle ilgili de aracı teslim ederken bana bilgi vermedi. Ve beni bir kez daha, “Ülkem değişmedi, değişmiyor, acaba uzun süre daha değişmeyecek mi?” karamsarlığına itti.
Mübarek ay Ramazan’da işyerimin terasından Frankfurt Havalimanı’na dünyanın dört bir yanına peş peşe kalkan uçaklara bakarken bu düşünceler aklıma geldi.
Yazan:Seyfi ALP.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.