- 519 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Sana Ne Desem
Sana ne desem:
Söylediklerimin çok daha fazlasını söyleyebileceğimi bildiğimden.
Sana ne desem diyemediklerim boğazımda düğüm düğüm olurken.
Sana yalnız AŞK diyebiliyorum. Kâğıda ve kaleme bu kadar yakınken.
Sana ne desem, ucu bucağı olmayan bir çölde kavruluyor dilim damağım. Heybem boş ceplerimden dökülmüş, sözcüklerim adım adım.
Musa’ya sunulan ATEŞle aydınlanırken alnım, İbrahim’in KORuna tutuşuyorum.
Sana ne desem dilsiz bir çocuk oluyorum; duâsı makbul, benliği masum ama hep aciz.
Sana ne desem, hep eksikliği alfabenin dökülüyor mısralarımın uykusuz yüzüne. Bir balığın karnında mırıldanıyorum ismini dinlendirsin diye, beni senin gölgende.
Büyüyorum bir kır çiçeği gibi yol kenarlarında ve bir o kadar yalnızken içim, içimi seninle şenlendiriyor kaderim
Düşecek olsa yapraklarım, kuruyacak olsa dallarım ya da koparılıp atılacak olsa köklerim bedeninden. Ben biliyorum ki seninle yeşereceğim yeniden...
Sana ne desem, lâl bir çocuk gibi kekeliyorum tümcelerimi. Adın yok, adın ben, ADIN AŞK.
Ey sevgili, sana ne desem hep biliyorum ki diyemediklerim eksiltecek bir yanımı...
Sana ne desem hiçbir şey tamamlamayacak dile gelmez, söze sığmaz sıfatlarını.
Sana ne desem yağmurlu bir seherde uykulu gözlerimin duâya açılan eli olacaksın...
Sana ne desem kırkikindi yağmurlarında, gökkuşağı RENKlerinde ve ağlayan bir bebek çığlığında sesim olacaksın...
Ben sana ne diyemesem, tutuklu kalmış kelimelerimle yeniden yazma hevesim olacaksın.
Sana ne desem, aşkla tutuşan bir GÖNÜLDEN AKAR gibi akmayacak sözcüklerim. Bazen virgüllere bazen üç noktalara takılacak kelimelerim...
Aşkın Mim Hali kitabı sayfa 41-42 Berrin İncisu