- 716 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
AÇILMAMIŞ MEKTUP
Şafak sökmek üzereydi.
Ağır adımlarla bahçeye bakan pencereye doğru ilerledi. Camı açtı. İçeriye dolan yoğun ıhlamur kokusunu aldığı derin bir solukla içine çekti.
“Biliyor musun sevgilim? Bütün ağaçlar çok kutsaldır benim için. Fakat ıhlamur ve ceviz ağaçları bir adım daha öndeler sanki.
Ihlamur kokusuna bayılırım. Bir gün seninle birlikte bir ıhlamur ağacının altında oturmayı ve senin bana ıhlamur kokulu şiirler okumanı düşlüyorum..
Ceviz ağacı ise büsbütün gizem ve güzellik içerir benim için. Sen hiç ceviz ağaçlarının istedikleri şeylerin gizlice fotoğrafını çektiklerini biliyor muydun? Bizdeki ceviz masa bunun kanıtı. Masada kocaman kapkara gözlü bir çocuğun fotoğrafı var. Küçük erkek kardeşimin gözleri gibi tıpkı. Onu nasıl özlüyorum bilemezsin..Ah şu gurbetlik..
Ölüm Allah’ın emri ayrılık olmasaydı diye boşuna dememiş ozan.
Hem sonra biz küçükken annem banyomuzu yaptırdığı son suya ceviz yaprakları atardı. Öyle güzel kokardı ki su. Biz de tabii.
Şimdi ona bile dil uzatıyorlar. Neymiş efendim Ceviz ağacı sülfür gazı salgılıyormuş bu havadaki diğer gazlardan daha ağır olduğu için dibe çöker ve cevizin altında oturanı sersemletimiş. Oysa sülfür gazının ozon tabakasını tamir etme özelliği var. Sırf bu nedenden dolayı bile dünyadaki ceviz ağacının sayısının artırılması gerekmiyor mu sence de ey alim kişi sevdiceğim benim."
Böylesine derinden seven kadının ıhlamur kokusuna karışan bu sözleri her ıhlamur mevsiminde daha da derinlere işlerdi adamın yüreğinde. Bu sabah da olan buydu.
Şafak olanca mucizevi görkemiyle söktü.
Bu kutsal seremoni bir kez daha yineleniyordu.
Adam uzun yıllar çok büyük emek, özveri, titiz ve ciddi araştırmalar sonucu ortaya çıkardığı çok değerli sayısız eserlerinin yanı sıra kendine has dili ve üslubuyla kaleme aldığı ciltler dolusu şiir/ destanların yer aldığı ve tüm dünyası addettiği kütüphanesine doğru yöneldi.
Kütüphanenin gizli bölmesinde muhafaza ettiği küçük sandığı aldı. İnce nakış süslemelerle bezeli bu ceviz sandığı özel olarak yaptırmıştı.
Neredeyse yürümeye başladığı çocukluk günlerinde kalem tutan cefakar ellerinin sıcacık şefkatiyle okşadı onu usul usul.
Bir tek bu mektupları okuduğunda oturduğu koltuğa oturdu yine.
Kutuyu açtı.
Ve…
Yalnızca delice sevildiği bu kadının görebildiği kirpiklerinden süzülen o nurani bakışların gizli hüznüyle sarıp sarmaladı onları.
Yıllar önce özel bir ulakla kendisine teslim edilen özenle ambalajlanmış torbayı açtığında sayısız mektup zarflarıyla karşılaşmış ve o güne kadar yaşamadığı bir şaşkınlık yaşamıştı.
Bu gün o mektupları tarih sıralarına göre gözü kapalı bulabilirdi.
Sıkça tekrarladığı bu özel merasim sırasında onları aynı huşuyla okurdu yeni baştan.
Ne var ki her defasında son tarihli mektubu açmaz kutsal bir emaneti seyreder gibi seyreder sonra da tekrar yerine bırakırdı.
Son mektubu açtığında onu işte o zaman kaybedeceğini biliyordu.
Dilinden düşen her sözü bir ant kabul eden bu kadının kendisinin sözlerine verdiği karşılığın gereğini de yerine getireceğinden emindi çünkü.
“İlişkimizin şekli ne olursa olsun hep yanımda olmanı isterim. Sen bana Allah’ın bir lutfusun. Allah seni kaderimden eksik etmesin.”
Kadın bu sözleri okuduğunda gökyüzüne kanatsız uçabileceğine inandı.
Şekli ne olursa olsun diyordu.
Arkadaşlık..
Dostluk..
İş ortaklığı
Yazın arkadaşlığı..
Ahbaplık..
Hepsi birbirinden değerli kavramlar bunlar diye geçirdi içinden coşkuyla.
Ya da hepsini içinde barındıran Sevgili olabilmek..
Kadın delice bir heyecanla adamın sözlerini yanıtladı hemen.
“ Şekli ne olursa olsun ben son nefesimi senin yanında vermek isterim. Gözlerindeki o kutsal ışığı görmek kalbinin yalnızca benim için çarptığını hissetmek ve seni yeryüzünün en büyük aşkıyla sevdiğimi söyleyerek ölmek isterim.”
Ardından bu yazdıklarından dolayı çok utandığını fark etti ancak ok yaydan çoktan çıkmıştı bir defa.
Daha sonra karşılıklı yazışmaları sürüp gitmişti iki sevgilinin..
Yıllar sonra adama ulaşan mektupların ilkinde kadın:
Canım Sevgilim;
Sen beni üç ay boyunca bir masal dünyasında yaşattın hiç uyanmak istemediğim. Üç ay değil üç bin yıl yaşadım seninle bu zamanı ben. Bizim aşkımız masallara sığmayacak kadar saf güzel ve inanılmazdı.
Tıpkı Can Yücel’in dediği gibi Aşktı bizimkisi gerisi hikayeydi.
Ben seninle doğdum. Seninle var oldum. Ne senden öncesi vardı ne senden sonrası..
Sen ki bir papatyayı görüntülemek için Toroslara tırmanan. Sen ki sezilmeyeni sezen ve kör düğümleri çözebilen bir bilgesin benim gözümde.
Hayatın rengi aklın görmek istediği renktir deseler de..
Sen karşılaştığın renkleri her tonuyla hem aklının hem yüreğinin gözüyle yaşama geçirmiş bir dehasın.
Ve sen benim yere göğe sığdıramadığım eşsiz sevgilimsin.
Bir başkasında:
Bir Tanem;
Sevgisi yüreğime sığmayan. Gözümden dilimden sakınıp sakladığım gizli mabedimin yegane aşkı..
Nasılsın?
Bana yazdığın o olağanüstü şiirleri arşivliyorum biliyor musun canımın içi canım.
Ama içimden bir ses bunca ödüller almış bir gezgin şairin kalbini kim bilir kaç kadın çalmıştır diyor bana nedense.
Öyle olmadığını umuyor ve diliyorum.
Gerçek sevgi ve aşkın karşılıksız koşulsuz ve ödünsüz olduğuna inansam da senin gibi çok özel ve ayrıcalıklı biri tarafından sevilmeyi en değerli ödül sayarım kendime ben.
Oysa biliyorum ki ben ne kadar duygu insanı isem sen o denli realist birisin. Ben ne kadar yaşadıklarımı ciddiye alıyorsam sen anı yaşamayı seviyorsun. Senin için sevmek de çok kolay unutmakta..
Benim içinse sevmek hayata yeni doğmak. Unutmaksa ölüm demek..
Her gece gökteki yıldızları örtüyorum yorgan diye üstüne gizlice..
Kuruttuğum güllerden yapıyorum yatağını gül kokulu sabahlara uyanasın diye..
Yazdığın kitabın basım aşamasına geldiğinden söz ediyorsun. Bu hızlı huzurlu çalışma şevkini aşkımızın inanılmaz gücünden aldığını söylemen beni mutluluğun doruklarına taşıdı bil ki. Kitabı ve senin yüzünü görmeden kalbim durmaz umarım. Ben görmesem de inanıyorum ki sen yapıtlarınla o muhteşem çalışmalarınla başarının bayrağını gök yüzüne dikeceksin.
Senden ricam hiçbir şeyi yarınlara erteleme bundan böyle. Zamana bırakma. Hayallerde yaşatma. Gerçekten yaşa. Hayatına girecek sevgiliye onu sevdiğini hissettir. Onu buna inandır. Aranızda uzun mesafeler olsa da her şeyi bırak ona koş. Her şeye bir şekilde sahip olabilir insan ama gerçek aşka...
Sana her gün yazdıklarımın dışında yine her gün hatta bazen günde iki kez mektuplar yazıyorum. Bundan sana söz etmediğim için bana kırılma ne olur..
Bu benim senden sakladığım tek sırrımdı sevgilim.
Gün olur da adam son tarihli bu mektubu açar mıydı bilinmez..
Onun bütün korkusu bu son mektubu açıp okuduğunda masal perisinin son sözleriyle birlikte ömrünün de son bulacağına inanıyor olmasıydı.
Bunu kabullenmek hayatının en derin acısı olurdu belki de..
Kim bilir..
Üst katta oturan konservatuvar öğrencisinin gitar eşliğinde söylediği şarkının sözleri bir yürek yangını gibi düştü sabah serinliğine..
Elini son defa yanağıma koy
İstemiyorsan giderim
Serin bir sonbahar akşamında söz
İsmini unutur silerim
Tuttuğun kalem olsa yüreğinin elleri
Bir defa daha yazsa bebeğim bebeğim
Eğer bir masal perisi girerse rüyalarına
Öldü dersin gül güzeli tılsımını kaybetti
Uğruna döktüğüm gözyaşlarım için
Yağmurdan özür dilerim
Kuruttuğum kızıl gülleri alıp
Senin için senden geçerim
YORUMLAR
İşte bu...
İşte öykü böyle olmalı, böyle yazılmalı. Nasıl mı? Okurlarına küçük bir şeyler katmalı. Mesela buradaki ceviz ağacının insanlara yaptığını yazarın anlatması gibi. Yazarın kalemini eline bu sebeplerden aldığı bile olmalı. Sonra sepete başka cevizler koymalı.
Diyelim ki yazarın ceviz veya ıhlamur bilgileri yok. Hatta başka bilgiler edinecek ortamı, imkânı da yok. O zaman ne yapacak? Yazmış olduğu yazının imlâlarına, duraklamalarına dikkât edecek.
Onu da mı yapamıyor? O zaman yazı yazmak neyime diyecek, yan gelip yatacak.
Tebriklerimle Devrim Denizeri.
DEVRİM DENİZERİ
Sensiz ben ne yapardım bilmem ki..
Sevgilerimle birlikte iletiyorum Teşekkürlerimi de..
Davidoff
Sezar'ın hakkı Sezar'a verilmeli.
Doğrusu da budur.
Tekrar tebrik ederim.
Ne yazmalı?
Aşk temalı yazıları pek okumuyorum aslında.
Ama güzel cümlelerin art arda sıralandığı bu güzel çalışmayı okumadan geçmek mümkün olmazdı elbette.
İlginç ve güzeldi.
Sevgi,
gerçekten güzel resmedilmiş.
DEVRİM DENİZERİ
CAN DOST. GELECEK YAZIMDA. BEKLE..
KÜÇÜK PRENS BAŞTA OLMAK ÜZERE BÜTÜN AİLEYE SELAM OLSUN..