- 575 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HAMDIM, PİŞTİM, YANDIM
7.5.2012
Bir vardık, çoğunlukla yoktuk diyerek başlıyorum cümlelerimin ağıtlarına sevgili...
Bir estik ki, değmedi bile birbirimize o anılarımızın piyesleri.
Ben on altımdaki o cahil, o sulu gözlü kız
Sen ise dürüstlüğü ile örnekleşen, ruhu olgun adam!
Anlatarak bitiremediğim gibi, yaşayarak da bitiremedim ben seni.
Gün gelecek, birbirimizin küllerine batıracağız ruhlarımızı nereden bilebilirdik...
O masumluğumuz, o çocuk kalbimizde biz kavramını taşıyamayacak nereden bilebilirdik.
İlk aşk kazası ile beynimize mıhladığımız yerde yeller estirecek şimdi, nereden bilebilirdik...
Çocukluğumuz masumiyetini kayıplara taşıdı zaman ile.
Ne on altılı çocuklarız şimdi, ne de dürüstlüğümüz ile ilerleyenlerdeniz değil mi?
O maziinin, en dibine çöken hoyrat cahilliğimizi özledim ben ömrümün nazarı...
Bizden sonrasını hiç memnuniyetle karşılamadımki.
Seninleyken acı dahi tatlı oluveriyordu hani, eksikliklerimse tamam...
Ne diyordu Mevlana : ’ Zehr i şeker, şeker i zehr ediyorsun etme! ’ ...
Ben ona da razıydım sevgili, et!
Meylin, müddetin, gönlün benden yana oldukça ben razıyım.
Şeker i zehr et bana, hamdan pişmiş olalım yanıp durulalım da dönelim birbirimize...
Naile Arslandoğdu.
HAMDIM, PİŞTİM, YANDIM Yazısına Yorum Yap
"HAMDIM, PİŞTİM, YANDIM" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Al
28 Ağustos 2015 Cuma 15:45:10
Çok anlamlı bir yazıydı . okurken keyif aldım başarılar