Süslü Saksı Evleri
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Geçenlerde aniden aldı başını taşındı gitti Nazife Teyze.
Habersizcesine.
...Neden bilmem onu dinlemek bana başka bir keyif verirdi...
Kış geldi mi, pencerenin önüne koyduğu çiçeklerini içeri alır, poşetlere sarıp, soğuktan korurdu. Sonra bir iki öksürür, kendince cigara dediği birbiri ardına yaktığı sigarasından bir fırt çekip, yine kendince, masal gibi üstü kapalı bir şeyler anlatmaya çalışırdı...
Tam o sırada, sanki biri geçer gibiydi aşağıdan.
O soğukta, onun da cigarasından aşağıdan yukarıya doğru eski bir sobanın dumanı tütermişçesine bir duman tüterdi. O da öksürürdü. Çiçeklerle dolu pencereye bakar gibiydi, çiçeksiz pencerenin. Bazen eğilir bakardım, ne gelen olurdu, ne de giden. Tek gördüğüm evin boyaları dökülmüş mavi demir kapısından girmek için mırıldayan yaşlı bir kara kediydi.
Bekle desem olmaz, bana ne? Yaz gelecek desem olmaz, sana ne?
Sonra pötikareli masa örtüsüne iki boş çay bardağı koyardı Nazife. İki çay kaşığı, iki de çay tabağı. Bir pakette bisküvi. Taze mi taze derdi sormuşum gibi. Gözü upuzaklara dalar giderdi şimdiden, ben çayı beklerdim, o ise yazı.
Kara kedi ise kendiliğinden gelmiş, onun cigara ile beslenen ip ince bacaklarını saklayan lacivert eteklerine sinerdi. Ben bisküvileri pay ederken, gel de şimdi "yaza az kaldı de olur muydu ki? Bana ne.
En iyisi git kendi çayını kendin al.
**
Geçen de bir mektup aldım. Nazife Teyze’den. Ne sevindim ne sevindim. Daha zarfı açmadan ellerim titriyordu. Emindim gittiği yerler onu açmamıştı. Nazife Teyze bu, yapamazdı herkesle. Bir de buralara alışmış ya normaldir.
Mesela bazen öyle oluyor ki, aniden hastalanıyor. Düşünüyorum da bizler bir aile gibiyiz. Sabaha kadar hastanede başında beklediğimiz bile oluyordu. Mahallede dükkanını açmayan oluyordu. Yaşlı kedisi bile hastane kapısında kendisini bekliyordu. O gitti gideli kedinin mırıltısını bile duyan olmamış... Neyse yaa, onunda kaderiymiş işte. Nazife Teyzenin de kaderi buymuş demek ki. O gidecek, sonra da bize böyle mektuplar gönderecek. Belki de mektubunda "eve dönüyorum." yazıyordur, sahi ya. Hemen bakmalıyım.
**
"Nasılsın Emel. Beni sorarsan iyi olmaya çalışıyorum işte. Doktor, içtiğim cigaraların boğazımda yaralara sebep olduğunu söyledi. Kısacası zaten bişi yiyip içemezdim, şimdi hiç yiyemiyorum. Hani o sevdiğim bisküviler vardı ya. Senden rica etsem, bana birkaç kutu yollayabilir misin? Parasını zarfın içine koydum.
Bu arada çiçeklerimi bir görsen, öyle güzel açtılar ki. Tabi buralar hep yaz. Kış hiç gelmiyor neredeyse. Gelemeyecek de galiba. Siz nasılsınız, kedim nasıl? Arada bir yaz. Adresim de mektubun altında yazılı.
Sizleri çok seven Nazife."
Davi/ 2015.
YORUMLAR
Davidoff
Komşu komşu :)
Canom benim, can komşum.
İki Dünya'da da.
Sevgili Davi, Nazife nineyi senin kaleminden ve kendisinin yazdığı mektuptan tanıdık.
Seni ne kadar çok sevdiğine de tanık olduk. Umarım senin de ona söylemek istediğin onca söz heybende duruyordur. Sen de ona cevap yazıp hem o sevimli ihtiyarcığı hem de biz okuyucularını sevindirsen olmaz mı.
Güzel, sımsıcak bir yazıydı tebrik ederim
sevgimle
Davidoff
(Nazife) Nine değil, teyze. Yazıdaki kişi ben değilim, Emel isminde sıradan birisi. Nazife Teyze diye öykünün kahramanın yolladığı mektup da ismi yazılı.
Teşekkür ederim.
Yorumun ve yorum yazmanın ne denli önemli ciddi ve ustalık isteyen bir değer olduğunu yazılarından önce yorumlarından tanıdığım ve 'yorum sihirbazı' yakıştırmasını yaptığım çok sevgili DAVİDOFF ' sayesinde öğrenmiştim daha çok. Onun yorumlarını okumak demek gerçek edebiyatı ve yazara saygıyı bilmek demektir. Seni oturttuğum gök yüzündeki salıncaktan seyreyle yeryüzünü ve oralardan yap yorumlarını ey sihirbaz.
Seni çok seven Devrim&Tülin
Davidoff
Seni çok seven ''yorum sihirbazı.''
:)
Teşekkür ederim bu güzel düşüncelerin için.
Nazife Teyze'ye yanıt olarak yazılacak sıcak bir mektupla uzamalı bu sıcaklık biraz daha diye düşündüm. Tadı dimağımızda kaldı..
Tebrikler..
Davidoff
Siz benim içimi mi okudunuz ?
:)
Eğer okurlar bu yazıyı beğenirlerse diye Aynur Engindeniz'e az önce cevap yazıyordum, vazgeçtim.
Tante Rosa
:)
Davidoff
Beğeni ve güzel yorumunuz için Teşekkür ederim Kemnur Abi.
Sağ olun.
ONDAN SONRA
Davidoff
Başını yasladığın yumuşak bir yastık gibi olmalı elinize aldığın o sert kitap.
Teşekkür ederim Nar- Çiçek.
Devam edecek mi? Öyle gibi duruyor. Tam sevdiğim gibi bizden sımsıcak bir kesit. Anlatımı olsun tanıdık gelen kişiler ve evler olsun çok güzel. İnşallah devamı gelir.
Seni okumayı seviyorum.
Sevgilerimle güzel yazarım.
Davidoff
Bir öykünün devamı okurlarına bağlıdır.
Beğeni alırsa neden olmasın.
Güzel yorumun ve her zamanki desteğin için Teşekkür ederim sevgili arkadaşım.
Sağ ol.
Aynur Engindeniz
Anlatımı olsun hele ki karakter tahlili...
Evet, gerçek manada etkileyici bir yazı daha okudum değerli kaleminizden.
Yüreğinize sağlık değerli yazarım. Etkilenmemek mümkün mü...
Sevgi ve selamlarımla usta kalem...
Davidoff
Yorumlarının öykülerimle buluşması ne güzel bir denklem Gülüm.
Teşekkür ederim.
Davidoff
Usta olmak çok önemli değil Hocam.
Önemli olan, usta gözüyle okumaktır...
Teşekkür ederim.
Sevgili Davidoff
Bu güzel yazıyı okurken bir taraftan da Neşet Ertaş'ın ‘’Anla garip halimden’’adlı türküsünü dinliyordum. Neden bilmem türkü öykünün içeriğine denk düştü gibi geldi bana Nafize teyzeyi de anlamak lazım vardır onunda aniden alıp başını gitmesi için haklı bir sebebi
Keyifle okudum kaleminize sağlık hocam
Saygı selamlarımla
Davidoff
Teşekkür ederim Sn. BİNGÖL.
Neşet Ertaş Hocam, benim de sevdiğim çok değerli bir insandı.
Beğeniniz için sağ olun. Okurların beğenileri, cümlelere anlam kazandırır.
Saygılarımla.
1969 senesinde, memur stajı için İstanbul'a gelecekti babam.
Orada yaşayan bir akrabamız, Florya'ya yazlığa gitmişti ve bir kaç aylığına evini bizlere emanet vermişti.
Ege vapuruna bindik Trabzon'dan,
ailece İstanbul'a taşındık o yaz.
Unkapanı ile Vefa arasında bir sokaktaydı evimiz.
Vefa Bozacısı az yukarıda bir yerdeydi evimizden.
İlginç bir mahalle idi.
Tipik eski İstanbul semtleri işte.
Sıcacık, sevimli bir havası vardı.
Bu hikaye ve fotoğraf,
o güzel günleri getirdi aklıma.
Sonuçta,
hikayenin kahramanlarının hayatı da,
bizimkinden farklı değildi.
Nazife Hanım'ın, alıştığı ve sevdiği bir ortamdan taşınmak zorunda kalmasına üzüldük.
Yaşlılar,
her zaman alıştıkları ortamlarda yaşamalılar diye düşünenlerdenim.
Yoksa,
ölüm gerçeği daha çabuk çalıyor kapılarını.
Bizden ve sıcacık bir hikaye.
İlgi ile okudum.
Davidoff
Yorum da bizden bir hikaye, çok güzeldi... Teşekkür ederim BTH.
Sağ olun.